Bölüm 1: Başlangıç.

26 5 5
                                    

Saat gece 23:30 sularıydı, bu anormal derecede sıradan olan Hüseyinin dışarıda olması için absürt bir saatti. Hüseyin bir coğrafya öğretmeniydi, her hafta içi saat 15:10'a kadar okulda öğrencilerine yardımcı olurdu, daha sonra tramvay ile eve gider, dinlenir, yemek yer, bir sonraki dersi için hazırlanır ve genelde 21:20de orta boy yatağının içinde uykuya dalıyor olurdu. Bu onun asla vazgeçemediği rutiniydi. O zaman Hüseyinin bu rutinini bozmasının sebebi neydi? Aslında Hüso'nun değerli rutini önemini kaybetmeye başlayali bir süre olmuştu. Bunların hepsi birisi yüzündendi. Özel birisi. Sadece Hüseyinin rutinini değil, ta kendisini kökünden sallayıp değiştiren birisi. Eşşek.... Eşşek ile hüseyin tanışalı bir kaç ay olmuştu. Yada birbirlerine aşık olup, birbirlerine kavuşalı birkaç ay olmuştu. İlişkilerinin başlangıcı çok romantikti. Eşşek, gözleri ile hüseyini öldürüp cenneten geri getirmişti. Ah, Eşşek ah... Herkesin arzuladığı havalı, soğuk kanlı ikon. İlçede onu tanımayan yoktur. Hüseyin ile essek farklı dünyalarda yaşıyorlardı, ama bir şekilde gezegenleri birbirine çarpmıştı. Aşkları bir süpernova gibiydi. Fakat maalesef yıldızlar bile bir süre sonra ışıklarını yitirirler ve yok olurlar. Ya sakim bir şekilde son kullanım tarihleri gelince ölürler yada etrafındaki herşeyi yok eden bir hiçliğe dönüşürler. Hüseyin ve eşşeğin aşkı da artık ölü bir yıldıza dönüşmüştü, bir zamanlar parlak, sımsıcak ve ümit verici bir ışık kaynağı ama artık bu aşklarından geri kalan kırıntılar kendilerini ve etraflarındaki herşeyi yok etmeye meyilli bir hiçlik, sonu olmayan bir boşluğa dönüşmüştü. Birbirlerine iyi gelmiyorlardı. Eşşeğin çevresi, nastettin hocası ve fanları vardı, Hüseyinin ise sadece bodrumuna kitledigi birkaç afgan çocuğu... Hüseyinin bir değişime ihtiyacı vardı. Tam bu yüzden de değişime önemli rutinin dışında bişey yaparak başlamıştı. Hüseyin eşşek ile herzamanki kavgalarından birinden sonra kendini sokaklara atmıştı. Kırık kalbi ile bir rotası olmadan rüzgar onu nereye götürürse oraya gidiyordu. Yolda bir dükkan Hüseyinin gözüne çarptı, "AHMED GAYA ILE AYA CLUB". Uzun zamandır bu tip yerlere girmediği için tereddüt etti, ama coğrafyacımız sonunda kendini toparladı, "Hadi bismillah...", gözleri kapalı ve sağ eli ile hızlı bir şekilde rahatsız edici dercede sesli cluba girdi. Gözlerini açtı ama hemen geri kapatıp yanıp sönen ışıklar yüzünden parlayan latte rengi gözlerini kırpıştırdı. Herkes dans ediyor, zıplıyor, içiyor ve eğleniyordu. Kapının önünde durup insanları engellememek için içeri ilerledi ve bambaşka bir dünyaya adım atmış bulundu. Elleri titreyerek kalabalığın ortasından geçmeye çalışırken nerdeyse anatomisiz duran göbüş böbüşü önündeki takım elbiseli, yakışıklı siyahi bir adama çarptı. "Ah... kusura bakmayın..." Hüseyinin utançtan kafasındaki kel bölgeler parlamaya başlamıştı. Karşısındaki adam nazik bir tavır ile "merak etmeyin, hiç sorun değil. Bu kalabalıkta yürümek elbette çok zor. Herneyse onu bunu boşverinde, sizi buralarda hiç görmemiştim. İlk kez mi bu clube geliyorsunuz?" dedi. Hüseyin adamın sevecenliliği yüzünden affalamıştı. Adam hızlı bir şekilde konuşmaya devam etti. "Ah kusuruma bakmayın. Ben Ambatukam, bu clubin sahiplerinden biriyim. Sizin gibi zarif bir meleği unutacağımu hiç düşünmüyorum. Buraya ilk kez geliyorsunuz, degil mi?" "Evet..." Hüsonun yanakları kızarmaya başlamıştı. Şükürler olsun ki bu parlak ve rengarenk ışıklar onun yanaklarının rengini saklayabiliyordu. "Gelin gelin, size bir içecek söyleyeyim. Yeni bir müşteri olduğunuz için ilk içeceğiniz benden olsun." Ambatukam hüseyini bir tezgaha doğru yönlendirdi. "Serdar oglum bu müşterimiz ne isterse hazırlayı verin. Ücret almayın." dedi bartendera. Hüseyin totişini en yakınındaki sandalyeye dikkatlice koydu. Heyecandan elleri titriyor, kendine hakim olamıyordu. "eved abi ne yapim sana" dedi bartendır. Hüseyin panikletip "b-bir limonata alabilir miyim..." dedi. "Ne. Limonata ? Gerçekten mi? Limonata?? Koskoca clube gelmişsin hüseyin ve LİMONATA mı aloyorsun?.." diye düşündü kendi kendine. Yarrtendır hüsoya hafifçe gülümsedi ve içeceği hazırlamaya başladı. Hüso sol kulağıyla yanından gelen kısık ama çekiçi sesi duydu. "Lemonade l-l-lemonade..." merakına yenik düşüp kafasını çevirdi ve keskin gözlerle ona bakan şehvetli ve baş döndürücü bir şekilde yakışıklı, sarı-kahverengi saçlı bir at gördü. "Merhabalar... Sizin gibi fevkalade bir insanı ilk kez görüyorum..." diye kişnedi. bu gizemli ve heryerinden maskülenlik akan at kimdi acaba? Ve bu atçık hüsnonun hayatını nasıl etkilecek?.... ABONE OLUP LIKE ATMAYI UNUTMAYIN OBUR BÖLÜMDE SİKİŞ VAR TAKIPTE KALIN!!!!!!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 18, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kalbim, ruhum, vücudum; hepsi senin olsun ki ben senin için yaratılmışım.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin