***4 ay önce***
Parkta bir ağacın altında oturmuş kitabımı okuyordum. Ama şu adam niye bu kadar saf canım!
“ kandırıyorlar seni be. 2 defadır saf saf kanıyorsun yetti artık!” kitabı arasına ayraç yerleştirmeden sinirle kapattım.20 dakikadır kapının önünde oturmuş Leyla’nın hazırlanmasını bekliyordum. Lisenin son haftasındayız bari son günlerde geç kalmaz insan değil mi?!
Bazen fazla agresif oluyordum ve bugün de o günlerimden birindeyiz. Başımı arkamdaki ağaca yaslayıp gözümü kapattım.
“Günaydın.”
Bu ses?
Muhammet burdaydı. Gözlerimi açıp biraz doğruldum.
“Günaydın.”
“Hayırdır ya sen geç mi kaldın?”
Neden onu görünce bu kadar heyecanlanıyordum ki. Resmen şimdi kalbim yerinden çıkacak!
“Evet biraz geç oldu. Arkadaşımı bekliyorum.”
Başını salladı ‘anladım’ der gibi.“ İnanmıyorum ya Leyla son haftamızda bile geç kalıyor!” Sınıf arkadaşımız ayrıca komşumuzun oğlu çocukluk arkadaşım Emir yanımıza doğru gelirken de Leyla’ya söyleniyordu.
Bir an Muhammed’in burada olduğunu unutup rahat davrandım.
“Neyse Emir sen de gördün geç kalanın o olduğunu, görgü tanığımda var. Merve de geç kalmıştı ama demez artık.” Dedim göz devirip.
Emir büyük bir kahkaha patlattı. Bende geçen günü hatırlayınca gülmeye başlamıştım.
Muhammed boğazını temizleyip bana uyarıcı bakışlar atarken Emir’e dönüp, “ Hadi kardeş sende geç kalma bari.” Dedi.
Emir “görüşürüz.” Deyip ilerledi.
Muhammed bana dönüp, “Bir erkekle bu kadar samimi olman iyi değil.” Dedi.
Sinirlendim ve 2 ayın acısını çıkarırcasına konuştum.
“Bunu bana bir başkası söylese eyvallah da, başka bir memleket de sevgili yapıp Allah bilir neler yaşamış sen söyleyince ciddiye almam kusura bakma.”
Damarına basmıştım. Ama umrumda mıydı? Hayır.
“Ben senin abinim. Nasıl böyle saygısızca konuşursun?”“ Sen benim abim değilsin! Ben seni hiçbir zaman bir abi olarak görmedim, Muhammet.”
İlk defa ona ismiyle hitap ediyordum. Ve buna ben de şaşkındım. Eskiden abi derdim ama uzun zamandır terketmiştim de, ismiyle ilk defa hitap ediyordum.
“ Bu ne demek Merve?”
Evet Merve, ne demek bu? Ne diyeceğimi düşünürken karşıdaki ağacın köşesinde bizi izleyen Leyla’yı gördüm. Uzun zamandır bana hislerimi geç olmadan Muhammed’e itiraf etmem gerektiğini söylüyordu. Ağzını hareket ettirerek, ‘söyle’ dedi.
Söylersem bir şey değişir miydi? Bir kere olsun önünü arkasını düşünmeden kendim için bir adım atmak istedim,“Ben, bunu söylediğime pişman olacağımı biliyorum ama söyleyeceğim. Çünkü artık canımı yakıyor…”
“Merve, ne demek istiyorsun?”
“ Seni seviyorum.”
“ne?”
“Bir daha tekrar ettirme Muhammed. Çünkü söyleyemem bir daha. B- ben başkasıyla evleneceğini duyduğumdan beri kendime gelemiyorum. Bize bir şans ver Muhammet. Uzun zamandır böyle hissediyorum ama eğer sen evlenmesen söylemezdim biliyorum.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ
RomanceBaktı. Baktım. Ruhu çekilmiş bir insan nasıl bakarsa öyle baktım. Önüme dönmeden önce sol gözümden bir yaş indi yanağıma doğru. Görsün istemezdim. Canımın ne kadar yandığını bilsin istemezdim ama gördü. Arkamı döndüm. Ben o salonda hayallerimi bırak...