Bölüm 3

29 10 9
                                    

Lütfen okuyan herkes oylayıp yorum yapabilir mi? Fikirlerinizi ve kitabı nasıl bulduğunuzu öğrenmek isterim. Allah’a emanetsiniz…

(Yazardan…)

Genç kız kimlik kartını çantasının arka tarafına atıp hızlı adımlarla yürümeye devam etti. Arkasında ona yetişmek için çırpınan kızdan habersiz yürürken bir el kolundan tutup onu durdurdu.

“Merve, ne olur biraz yavaş yürü pestilim çıktı sana yetişeceğim diye.”

Leyla’nın sesiyle daldığı derin düşüncelerden çıkan Merve başını ‘tamam’ manasında sallayıp az öncekine nazaran daha yavaş yürümeye devam etti.

Leyla arkadaşının bu sessiz hallerine alışkın değildi. Muhammed’e hislerini itiraf ettiğinden beri zaten dalgındı ama şimdilerde neredeyse hiç konuşmayan Merve’yle sıkıntılı bir nefes bıraktı. Merve’nin eğlenceli ruh hali yerini derin bir meçhule bırakmıştı.

İki kız için genelde konuşa konuşa geçen yol şimdi sessizlikle son bulmuştu. Leyla destek olmak istercesine sımsıkı sarıldı Merve’ye. İki dost kapılarına doğru sessizce ilerleyip evlerine geçtiler…

(Merve’den…)

Rabbine dönüp “benim büyük bir derdim var” deme.
Derdine dönüp “benim büyük bir Rabbim var” de.

Ne kadar derdiniz olursa olsun secdeye alnınızın vardığı o an dünyalık dertler uçup gider. Secde benim için dünyadan bir kaçıştı. İnsanlar dertlenince uzaklaşır yanlız kalmaya çalışırdı fakat benim dertlenince vardığım yer Rabbimin huzuruydu. Derdi verene koşmak lazımdı, alıp başını gitmek değil.

Son secdede bir süre kalıp dua ettim. Namazlıklarımı katlayıp yerine kaldırdıktan sonra yatağıma uzandım. Eve döndükten sonra ev işlerini yapmış namaz vakti gelince abdest alıp namazımı kılmıştım.

Uykum yoktu ama kalkıp yapacak işim de yoktu. Okulla da aram pek iyi olmadığından üniversite hayallerim yoktu. Leyla ve ben hayalimiz olan çiçekçi işine girecektik. Lisedeyken beraber kararlaştırmıştık.

Yatağımın kenarındaki telefonu alıp internet sitelerinden dükkan fotoğraflarına bakmaya başladım. Birkaç sitede tam istediğimiz gibi bir dükkan vardı fakat yer olarak çok uzaktı ve bizim dükkana gitmek için 2 otobüs değiştirmemiz gerekecekti. Yarım saat sonra buraya 20 dakika uzaklıkta bir dükkan buldum. Biraz eskiydi fakat boya ve birkaç tamir işiyle istediğimiz gibi olabilirdi. Dükkanın fiyatının da uygun olduğunu görünce fotoğraflarını Leyla'ya yolladım.

BEN: (gönderildi)
Yarın bu dükkana bakalım.

BROCUK: Tamam, ikindi vakti uğrarız olur mu?

BEN: Olur.

Telefonu yatağın diğer köşesine atıp gözlerimi kapattım. Sıkılınca zaman geçsin diye yapılacak en güzel şey uykuydu. Ben de kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

***

"Ya nerde bu şey!"

Gözlerim kapalı yataktaki telefonu arıyordum. Alarm sesi rahatsız edici bir şekilde çalmaya devam ederken bu şekilde bulamayacağımı anlayıp gözlerimi açtım. Kirpiklerimin arasından gözüme ulaşan güneşin sinir bozucu derecede aydınlık olmasına takılmamış gibi yapıp telefonu aramaya başladım.

Telefon yataktan düşmüş ve yerde bıkmadan çalıyorken alıp, fazlasıyla sinir bozucu olan alarmı kapattım. Telefonu yatağın üzerine bırakırken hala beynimde çalan alarmı susturmak için yüzümü yıkamaya gittim.

Banyo aynasıyla bakışırken birbirine dolanmış saçlarımı gördüm. Hemen tarağımı alıp ne kadar sevmesem de saçlarımı taramaya başladım. Tarayıp ördükten sonra abdest alıp banyodan çıktım.

ZAMANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin