0.1

79 7 0
                                    

"Lideriniz nerede?"

"İçeriye giremezsiniz." gözlerimin kırmızı parlamasını sağladım.

"Lideriniz. Nerede?" kaşlarını çatsa da cevap vermedi.

"Kim Hong Joong!" bağırdığımda birkaç kurt daha etrafıma toplanmıştı.

Tanıdık ama aradığım kişi olmayan bir yüz yaklaştı.

"Neler oluyor?"

"Liderinizi görmem gerekiyor."

"Alfa burada değil."

"Choi San~ burnu iyi koku alan tek tür siz değilsiniz. Sürünüzün büyük köpeğine söyle de gelsin." birkaç yeni yetme hırlamaya başladığında onları önemsemedim. Korku auralarını görebiliyorum ve bu renkler çok canlı, tıpkı sevdiğim gibi.

Tam gözüm kararmaya başlamışken yukarıdan tanıdık bir ses daha geldi.

"Dişlerini bilemeyi kes ve yanıma gel. Müşterilerimi huzursuz ediyorsun." işte yılların lideri, huyumu biliyor.

Kendi ofisinin balkon kapısını açtığında balkona zıplayıp ulaştım. İçeri geçtiğimde o da kafasını balkon kapısından çıkarttı.

"Kulaklarınızı kapayın ve o gidene kadar odama kimseyi göndermeyin yada gelmeyin. Anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı Sunbae-nim!" balkon kapısını kapayıp içeri geldi ve kapıyı da kilitledi.

"Ne istiyorsun?"

"Birkaç yavru köpeğin ormanımıza girmiş. Bununla kalmayıp diyetteki vampirlerin sincaplarını avlamışlar. Hanımlar çok kızgın."

"2 3 çocuk için mi geldin?"

"2 3 çocuk dediklerin kurt! Öldürünce bizleri suçluyorsunuz. Artık yavrularınıza eğitim verin, yada kendi orman sınırlarını öğrenmelerini sağlayın. Bu yıl içinde 4.oldu, vampirleri zapdetmek gittikçe zorlaşıyor Joong."

"Biliyorum ama bir sürü dağıldı. Bildiri yapmadan doğan kurtları insan olarak kaydediyorlar. Ergenliğe giren kurtlarda içgüdüyle ormana koşuyor birkaç avcı bizde yakaladık."

"O zaman bir çözüm bul Joong."

"Kendi türümü mü katledeyim?!" bulunduğum köşeden yanına gittim.

"O zaman izin ver biz yapalım!"

"Saçmalıyorsun. Sen kendi türünü öldürmezdin."  histerik bir gülüş kaçtı dudaklarımdan.

"Vampirlerin neden hep tek çocuk olduklarını biliyorsun değil mi?"

"Bu da normal değil ki?!"

"Kime göre neye göre? Kardeşlerimin etleri yediğim en lezzetli etlerdi."

"Tanrı aşkına iğrençsin! Bebek oldukları için kanları mayalanmamış mıydı o yüzden mi etlerini seçtin? Hah!"

"Ah hayır hayır." yaklaşıp boynuna dişlerimi değdirdim.

"İçtiğim en lezzetli kan hâlâ senin damarlarında mayalanmaya devam ediyor." hızla benden uzaklaştı. Ha hayır öyle "ne yapıyosun pis sapık" bakışı atmıyor. Daha çok şey gibi... "Adi birisin ve senden iğreniyorum" alt metinli bir bakış.

"Konuşacağımızı konuştuk. Ben icabına bakarım, git."

"Hadi ama Joong. Buraya 3 4 velet için geldiğimi düşünmedin herhalde?" yaklaşıp ellerimin birini boynuna dolarken diğerini de beline sardım.

"Öyle olmasını dilerdim Seonghwa."

"Hâlâ o ihtiyar babandan mı korkuyorsun?"

"Sizi bilmem ama biz sürüsüz yaşayamayız." önce burnumu sonra da köpek dişlerimi boynundaki kan akışı artan damara sürttüm.

The Dark Night | Seongjoong +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin