EXTRA
-Hong'un görevlendirmesinden sonra San-"Alo. Evet Chan benim, bu gecelik sürüye sen göz kulak olur musun? Alfanın işi var. Bana devretti ama benimde acil bir işim çıktı. Sorun olmaz değil mi?"
"Hayır seve seve bakarım."
"Sağol."
"Rica ederim." telefonu kapatıp Woo'ya döndüm.
"Hallettim."
"Tamam ben zaten rahatım. Seni de hallettiğimize göre..." cilveli cilveli boynuma sarıldı. Gülüp belini kavrayıp kendime çektim.
"Ee hallettiğimize göre?" boğazını temizliyormuş gibi yapıp gözlerime döndü.
"Gecemizi rahat geçireceğimiz bir yer bulmalıyız öyle değil mi?" elimi kalçasına atıp kendime bastırdım.
"Woo bugün yapmak istiyorum emin misin?"
"Aylardır bunun fırsatını bekliyoruz San. Tabiiki eminim." gülümseyip belini ve kalçasını bıraktım. Elini tutup normalde sadece Hong ve benim bildiğim ağaç eve ilerlemeye başladım.
"San orası ortak ormanın dışlanmış bölümü, nereye gidiyoruz." bahsettiği dışlanmışlar vampirlerde başka bir vampiri öldürmüş asiler yada yarı vampir olup benliğini reddedenler, kurtlarda ise omegalardı. Açıkçası omegalar bu ormandan kaçmayı bir şekilde başarıyordu.
"Endişelenme hiçbiri o eve gelmez." güven vermek için elini sıktım.
"Hatta bak gözüküyor." kafasını kaldırıp aydınlatılmış ama saçma bir şekilde kimsenin bulmadığı bulsa bile önemsemediği ağaç eve baktı.
"Güzelmiş."
"İçerisi daha güzel. Romantizm yapmamı mı istersin kendin çıkar mısın?" güldüğümde o da gülmüş ve tek hamleyle ağaç eve zıplamıştı. Bende ağaçlardan yardım alarak 3 hamlede balkonundaydım.
"Senden daha hızlıyım Choi San." sırıtıp tek hamlede kucağıma aldım.
"Hızımı test etmek istiyorsan içeri geçmeliyiz." o da sırıtmaya başladı ve dudağıma yapışması çokta uzun sürmedi.
Kucağımda Woo ile beraber içeriye girdim. Sağ çaprazımızda kalan ve kürk dolu yatağa ilerledim.
Woo'yu yatırdığımda bacaklarını belime sıkıca sarıp beni üstüne çekti. Tekrar dudaklarıma uzanıp üstümdeki ceketi ve tişörtü hızlı bir şekilde çıkarttı.
Dudakları boynuma ve göğsüme indiğinde ne kadar aç olduğunu fark ettim. Uzun zamandır yapmıyorduk ama bu denli olduğundan habersizdim.
"Woo sakin ol." gözlerini açıp yüzüme odaklandığında harelerinin kırmızı olduğunu fark ettim. Kaşlarım çatıldığında inleyip beni kendisine tekrar çekti.
"San sus ve soy beni, dayanamıyorum!" dişlerimi sıkıp gömleği ve pantolonundan kurtardım onu. Sadece iç çamaşırı kalmıştı.
Hırlayıp boynunu emmeye ve olabilecek en koyu izleri bırakmaya başladım.
"San! Hazırla beni." işimi bölmeden parmaklarımı iç çamaşırından içeri yollayıp deliğini buldum.
"Ne kadar istediğini göster bana." harelerimin sarı parladığını tahmin edebiliyordum. İçimde oluşan hükmetme isteği, sürüme duyduğumdan kat kat fazlasıydı.
Bileğimi tuttu ve deliğinde gezdirdiğim parmağımı birden içine itmemi sağladı.
"Ah- San devam et." neredeyse altımda ağlayacak kadar beni istiyor olması o kadar hoşuma gidiyor ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Dark Night | Seongjoong +18
FantasyTüm doğaüstülerin birbirinden nefret etmesinin mümkün olduğu varsayılan bu dünyada, ya türler birbirine aşık olursa? Sürüleri ve toplulukları yüzyıllardır savaş içinde olan türler ve dönem yöneticileri sahip olmamaları gereken duyguları birbirlerin...