"Evet Hongjoong bu çıkan dedikodular da ne? Sağ kolun bir hain mi?" tür lideriyle bir mahkeme... Ne harika ama değil mi?
"Hayır efendim. O gün bölgesel liderlerle bir toplantımız vardı. Choi Jongho'da bir anlaşma mevcut. Toplantı sonrası vampir temsilcisi Park Seonghwa bir görüşme daha istedi. Bölgesine giren kurt yavruları ile ilgili. Bende bu süreçte San ve Wooyoung'a ağaç evde kalmalarını söyledim. Orada kavga edipte böyle bir dedikoduya sebebiyet vereceklerini düşünmemiştim."
"Peki yavruların duyduğu sesler?"
"Tamamı bir tartışmanın eseriydi. Wooyoung'un ne kadar hırpalanmuş bir halde olduğunu oradaki yavrular da gördü. Bunların farklı bir sebepten olmadığına sizi temin ederim." önünde birkaç not alıp tekrar bana döndü.
"Tamam Hongjoong, işbirliğin için teşekkürler. Gidebilirsin, yavruların sorgusuna başlayacağız." eğilerek selam verdim.
"İyi günler efendim."
"İyi günler Hongjoong."
Mahkemeden çıkıp hızlıca eve gittim. San'la konuşmam gerekiyordu.
"San'ı gördünüz mü?"
"Hayır ama sanırım yine dışlanmışa gitti." elime telefonu alıp aradım ama geri dönüş olmadı. Bende kurtlara güvenip dışlanmışa ilerledim.
-
"San! Choi San! Neredesin tanrı aşkına?!" hırlama sesleri duymaya başladığımda o yöne koşmaya başladım."Yalvarmam mı gerekiyor? Hah! Sürüsüz bir bok yapamayacak betalarsınız hepiniz!"
Omega?
"Sen sürün olsa da bir bok yapamazdın."
"Öyleyse öldür beni Choi San."
"Öyle yapacağım zaten?" hızımı arttırdım engel olmak için çünkü bu hikayenin sonunu çok kez okudum.
"San yapma!" hırlama sesleri bir anda yükseldi.
"Choi San!" ve bir anda kesildi...
Yanlarına birkaç saniye sonra ulaştığımda boynu parçalanmış bir Taeyong duruyordu karşımda. San hâlâ kurt formunda dişlerini sıkmaya devam ediyordu.
Ensesinden tutup geriye çekmeye çalıştım. İşe yaramadığında bende kurt formuma geçip ensesini ısırdım.
Hırlayıp geri çekildiğinde omeganın çoktan öldüğünün bilincindeydim.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" beni kenara itip omega'yı parçalamaya devam etti. Dakikalar boyunca devam ettiği işte artık kurt formunda değildi
Sadece tırnaklarıyla önündeki cesedi paramparça ediyordu."San dur artık..." sessiz çığlıklarını boşverip ormanın yankılandırmasını umursamadı sonrasında. Sesi kısılana kadar bağırıp ağladı.
Kardeşimi ilk defa böylesine aciz gördüm. Herkesi tek hamlede diz çöktürecek Choi San bir itirafı yapamadığı için ellerindeki kanla saatlerce saçlarını çekiştirip kendisine küfürler etti.
Sessiz kaldım bu manzaraya. Ne yapacağımı bende bilmez haldeydim.
"Hyung..." burnunu çekip tırnaklarını çimlere geçirdi.
"San..." kafasını kaldırıp gülerek bana döndü. Daha önce hiç bu kadar kırgın bir gülüş görmediğime alfalığım üzerine yemin edebilirim.
"Artık beni istemiyor..." kaşlarımı çatıp yanına ulaştım hemen.
"Nasıl istemiyor? Ne saçmalıyorsun!" daha çok ağlamaya başlayıp kafasını elleri arasına alarak küçüldü. Cenin pozisyonunda kafasına vurmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Dark Night | Seongjoong +18
FantasyTüm doğaüstülerin birbirinden nefret etmesinin mümkün olduğu varsayılan bu dünyada, ya türler birbirine aşık olursa? Sürüleri ve toplulukları yüzyıllardır savaş içinde olan türler ve dönem yöneticileri sahip olmamaları gereken duyguları birbirlerin...