"Evet memur bey bu adamdan şikayetçiyim."
Hayatım boyuca duyduğum ve duymaktanda asla bıkmadığım bu cümle başlarda beni korkutsada son zamanlarda hoşuma gitmeye başlamıştı hayatım daki suç kapasitesinin sınırını 19 yaşında kardeşimle doldurmuştum
bile en azından bir konuda yol katetmiştim.
Polisin benden beklenti dolu bakışlarını fark edince son bir kaç yıldır sarf ettiğim polisin ezberinde olan o cümleleri sarf etmeye başladım.
"Hanfendi haklı memur bey Deniz'in cok yanlıştı bir karışıklık olmuş ama çözebiliriz bence". uzun boylu emekliliği yaklaşmış bir o kadarda fit duran kendinden emin duruşuyla bana inanmayan bakışlar gönderen polis amiriyle kısa bir bakışmadan sonra kadına tekrar döndüm ve tepeden tırnağa küçümser bir bakış attım. Ve tekrar konuşmaya başladım" Çözebiliriz derken kardeşimden özür dilerseniz çözebiliriz".
Kadın bana şok içinde bakarken bende onu incelemeye başladım yeşil gözlü kısa boylu tepeden tırnağa abartılı bir kadın vardı karşımda dolgu topuklu ayakkabısı kısa boyunu gizlemeye yetmişti, dış görünüşüne küçük bir servet ödediğine emindim bide kendi ayakkabılarıma baktım tabiki onun ayakkabılarından daha güzeldi.
"Ben niye özür diliycekmişim arabama çarpıp üstüne üstlük üstüme yürüyen bana saldırmaya kalkışan oydu bide üste çıkmayamı çalışıyorsun, aslında senin gibi birine zaman harcama değmez ama sizin gibilere birinin dersini vermesi gerekiyor."
Ağzından çıkan cümleler beni sinirlendirsede kendime hakim olabilirdim öyle değilmi." Bak sen şu Allahın işine bizim gibilere siz ders verecekseniz sizin gibilerede birini bulmak lazım bilirsiniz ders almak önemli". Sarf ettiğim sözlerden sonra karşımdaki polis memurunun da kadının bu davranışına sinirlendiğini anladım ama tepki vermesibin etik olmadıgını bildiğim için tekrar kadına döndüm zaten "Bu iş fazla uzadı artık şikayetçiyim ben memur bey gerekeni yapın lütfen". Ben sana gerekeni yapardım da ortam müsait değil. Sırf bana yardımdan cok zararı bulunan hayırsız evlatlık oldugundan bile şüpelendiğim kardeşim dışarda gününü gün etsin diye bu kadınla daha fazla uğraşamayacaktım zaten iki gün nazaretanede kalır çıkardı.
"Siz bilirsiniz hanımefendi ben gidiyim o zaman siz rahat rahat şikayetinizi edin, ayrıca girdiğinden beri benden şikayetçi olduğunuzu söylüyorsunuz bana bir özür borçlusunuz bir ara özrünüzü dilerseniz sevirim". Kadınla dalga geçermiş gibi konuştugum dakikalardan sonra ordan ayrılıp kapının önünde beni bekleyen evlatlığın yanına gittim, tamda beklediğim gibi yoğun pişmanlık ve beni affet ablacım dermiş gibi değilde bidaha olsa yine yaparım der gibi bakan ve tüm koltuğa yaylana yaylana oturmuş ben gelince ayağa bile kalkmaya tenezül etmeyen kardeşime en ölümcül bakışlarından birini yolladım ne kadar etkisi oldu orası meçhul tabi "Gerzek herif ne haltlar yedin gene, peder duysa bu sefer seni dar ağacında sallandıracak inşallah farkındasındır". Ses tonumun ayarını biraz fazla kaçırmış olucamki etraftaki herkezin göz hapsine giriş yaptım, tabi evlatlık dışında hiç istifini bozmaması sinirimi bozsada birazdan gülen ben olacaktım herzaman olduğu gibi onu kurtardığımı sanıyordu sanırım bu rahatlık bundan kaynaklıydı.
Bana kısa bir bakış attıktan sonra kalıplaşmış cümlesini kurdu "Abla gidecekmiyiz artık yoksa daha fazla reklam olmak istermisin gazetecilere zate mendil satarken yeterince olmuşsun". Tam ağzımı açmış cevap verecektimki polis memurları elinde kelepçeyle belirdiler.
"Deniz Koray Akıncı" ah ablacım ah sen böyle devam edersen daha neler gelicek başına. Deniz şaşkın bakışlarla bir bana bir de polis memurlarına baktı "Evet benim". Polis memuru elindeki kelepçeyi Deniz'in kollarına geçiren bir yandan diğer polis memuru Üstünü arıyordu. Deniz ilk şoku atlatmış olacakki itiraz nidaları atmaya başlamıştı bile "Noluyo ya nereyegötürüyorsunuz beni, hayırdır kardeşim". Polislerede hayırdır demessin be kardeşim, ben bunları düşünürken gazeteciler etrafımızı sarmışlardı bile, her defasında yer, saat, nokta atışı nasıl yaptıklarını hala çözememiştim bir ara bunuda araştırmayı aklıma yazdım etramız köstebek doluydu hemde baya profesyonel. Polis memuru bu sorulardan bıkmış olacakki yüksek sesle cevap verdi. "Uyuşturu kullanmak ve ticaretini yapmaktan tutuklusunuz." Etraftaki sesler bir anda kesilmişti yada ben artık duyma yetimi kaybetmiştim kafamda yankılanan uyuşturucu kelimesi bende dahil herkezi şoka sokmuştu. Etramıma tekrar bir göz gezdirip yapmam gereken şeyleri hızlı bir sıraya soktum ilk önce gazetecileri susturmam ve bu konunun basına sızmasınu engellemem gerekiyoduki babamın kulağına gitmesin ikinci olarak ise dememe kalmadan kardeşim sert bir yumrukla ayaklarımın önüne düşmesi bir oldu."Lan noluyo". Ağzımdan istemsizce dökülen kelimeler Deniz'i yumruklayan adamın hafif bir tebessimine neden olsada kendini toparladı, Deniz hala yerde yatıyordu sanırım kısa bir uykuya dalmıştı. Hemen Polis memuruna dönüp "Memur bey bir yanlış anlaşılma oldu sanırım benim kardeşim siğara bile içmez ne Uyuşturucusu, ayrıca bu adam nasıl benim kardeşimi yumruklayabiliyor". Polis memuruda bu olanlara inanamıyormuş gibiydi nası bir saçmalıktı bu Deniz'in bir kadının arabasına çarpıp üstüne onla kavga etmesinden dolayı geldiğimiz yere uyuşturucu satıcısı damgası yerken ayrılıyorduk ve magazin haberlerine anında manşet olduğumuza emindim ki çalan telefonumda düşüncelerimi destekler nitelikteydi.
"Babam arıyo, Deniz kalk." Yumruktan bayılan kardeşimi ayılması için tokatlamama rağmen uyanmamıştı olaylar iyice karışık bir hal almışken polislerin aradığı ambulans gelmişti. Deniz'i ambulansa alırlarken bende gazetecilere kısa bir açıklama yapıp Deniz'i yumruklayan zibidinin yanına gittim. "Kardeşim sen kimsinde benim kardeşimi yumrukluyosun". Karşımda iri cüsseli ama aklı kıt gibi duran masum suratlı bir adam vardı,masum suratına aldanmamak lazım tabi daha yeni gördük naptığını. "Ben sadece bana verilen emire uydum, ha bide Asaf Zümrüt Hanzade'nin selamını getirdim bu olanlar bir başlangıç haberiniz olsun dedi". Söylediği ismi hiç bir şekilde hatırlamıyordum tam ağzımı açıp cevap verecekken babam dokuzuncu aramasınıda yaptı artık bir cevap vermessem onuncu aramada konuşmamızın yüzyüze olacağına emindim. "Ben birazdan geliyorum sakın bir yere ayrılma". Adama uyarımı yaptıktan sonra yanından biraz uzaklaştım, babamı aramayak için ezberimde olan numarasınu tuşladım niye kayıtlı olmadığı sormayın bende bilmiyorum.
Telefonu kulağama götürmemle babamın açması bir oldu ama sesi telefondan değil tam arkamdan geliyordu.
İşte şimdi yandık.Teşekürler...