Yine okul çıkışıydı. Taehyung ile ders çalışıyorduk. Ama bu sefer bir farklılık vardı. Yanımda Jennie'yide getirmiştim.Jennie benim tek arkadaşımdı.
"Hey! Ben Jennie tanıştığıma memnun oldum."
"Sende beni tanıyorsundur zaten."
Zaten sonrasında çalışmaya geçtik.
Bir süre sonra konu benim aşkıma geldi.
"Lisa, unuttun değil mi?-"
Omzuna vurdum. Jennie olayları bilmiyordu. Bilmemeside gerekkiydi.
"Anladım..."
Jennie biraz tuhaf bakıyordu. Sanırım birşeyler sezmiş olmalıydı.
"Her neyse ben gidiyorum. Size iyi eğlenceler."
"Hey neden bu kadar erken gisiyordun ki"
"Taehyung sanırım unuttun. Hatırlatayım o zaman, bugün ülkece çok önem taşıyan Katman savaşının 19. Yıldönüm yani bu demek oluyor ki bu akşam 3 kralliyet toplanacak, ilk kraliyet aileleri yemek yiyecek sonra halkla birlikte kutlama yapacağız."
"O bugün müydü? Şaka yapıyorum de.Yetiştirmem gereken ödevler var hemde yarına. Napıcam ki ben?! "
"Evet bugündü canım artık geri kalanını sen düşün, her neyse ben gidiyorum"
Sonrasında zaten malikane gittim.
***
Akşam toplandık kraliyet aileleriyle. Bu sefer sıra bizim mailkanede yenilicekti yemek . Her sene farklı bir kraliyet ailesinin malikanesinde kutlama yemeği yenir.
Evet Ateş krallığıyla barış içinde olmasakta bu gün ülkece büyük bir önem arz ettiği için bu gün barış içinde olunur.
Hatta bugün bayram olarak kabul edilir, bu yüzdende eğer savaş halindeysek bile savaşlar bir günlüğüne durur.
***
Yemekleri yedikten sonra prens ve prensesler yani ben Jisoo ve Taehyung ormanda yürüyüşe çıktık.
Sonrasında Taehyung işi olduğunu, gidip geleceğini söyledi. Sonrasındada dediğini yaptı ve gitti.
Biraz ilerledikten sonra yorulduk ve gördüğümüz ilk çeşmenin yanında durduk. Ve oradaki banka oturduk kimseler yoktu.
Jisoo konuşmaya başladı.
"Lisa, duyduklarım doğru mu?..."
Şaşırdım, anlamadım. Ne duyduğundan bahsediyordu?
"Anlamadım..."
İçimi bir korku kapladı. Ya ondan hoşlandığımı öğrendiyse? Ya beni garip bulursa ya da ailemize söylerse?
Ben bunları düşünürken dalıp gitmişim ayıktığımda ise Jisoo dudaklarıma yöneldi.
Şaşırdım, ne yapacağımı bilmemedim. Karşılık vermek ya da vermemek arasında takılı kalmıştım.
O dolgun dudaklar beni yoldan çıkardı. Karşılık verdim.
Sonrasında ayrıldık.
"Bende seni seviyorum, ne kadar sevdiğim hakkında bir fikrin yok. Aylardır belkide yıllardır seni düşünüyorum. Günahlarımız birleşsin istiyorum, hemde şu anda. Evet, istiyorum."
Ağzım açık kaldı. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ağzından dökülen o son sözler ve aklımdaki kirli düşünceler kötüydü.
Bu olamaz, yaşanamazdı. İki prensesin bunu yaptığını duyan ya da gören insanlar ne derdi? Ve en önemlisi ailelerimiz...
"Hadi Lisa, beni istediğini biliyorum. Hem belki bu beni ne kadar sevdiğini görmeme yardımcı olur, hmm?"
***
Yapmamamız gereken şeyleri yapmıştık, daha doğrusu yapıyorduk ancak Taehyung geldi. Hemen toparlandık.
"Selam çifte kumrular, hadi halkı selamlamaya gidiceğiz hızlı olun"
Şimdi anlamıştım Taehyung söylemişti ve bilerek bizi yalnız bırakmıştı ve bende buna kanmıştım.
Ama sondaki olayın Jisoo'dan olduğuna emindim.
***
Çok yorulmuştum bugün. Her şey üst üste gelmişti.
Ama düşman kraliyetin prensesiyle gizli aşk yaşamak çok büyük zevk vermişti.
Yakında Jisoo ile tekrar görüşme fikri ile uykuya daldım.
______________________________________
442 Kelime
Bu bölüm biraz farklı oldu🤭. Kitaba başlarken hiç böyle bir şey düşünmüyordum aninden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliyet Aşkı * LiSoo
FanfictionDüşman krallığın prensesi olan Jisoo'ya aşık olan prenses Lisa, kalbini mi dinleyecekti yoksa beynini mi?