ep 6

298 42 39
                                    

Öhöm öhöm
Hmm... slndksnsdksns
Ne diyeceğimi bilmiyorum açıkçası bayadır buraya bölüm yazmıyorum ve bu zamanda kitabı tekrar okudum veeee......Amk ben napmısım cidden kitapta siz fark etmesenizde uymayan seyler var ama düzeltmek istemedim.
Abi mesela beomgyu niye 'Soobini siktir et' diyor???!??!?! Beomgyu o kadar özgüvenli bir karakter asla değil bu kitapta. mesela ben bunu değiştirirsem kitabın akışı bozulur falan filan

O yüzdenn bi tık zorlandım yazmakta ama yazdım mı yazdım en sonunda

İyi okumalarr oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!!

"Yaptıklarına göre çok özgüvenlisin şaşırdım açıkçası, seni daha içine kapanık sanıyordum."

Dirseklerimi dizlerimin üzerine koyerken kafamıda ellerimin arasına aldım. "Yaptıkların derken? Neden hissettiklerimi utanılıcak birşeymiş gibi anlatıyorsun?" En sonda kafamı ona çevirdim, gözlerim anlamsızca bakıyordu ona.

Gözündeki güneş gözlüğünü kafasına takıp şenzlongda ellerini geriye yasladı.

"Çünkü öyle?"

"Pardon ama aşık olucağım kişiyi kendim seçmiyorum?"

'Hah' ladı, anlamayarak ona 'ne var?' dermişcesine baktım. "Ha bi de aşıksın öyle mi? Hoşlantı da değil."

Benim sevdiğim Yeonjun bu değildi. Benim sevdiğim Yeonjun iyi kalpli kimseyi kırmamaya özen gösteren Yeonjun'du, bu değildi.

"Şaka mısın sen Yeonjun?"

"Yeonjun mu hyunga noldu?"

"Aramızda 3 yaş var sadece ve benimle cidden dalga mı geçiyorsun? Konuyu biraz ciddiye alır mısın?"

Ellerini önüne alarak tekrar dikleşti. Tekrar bir sigara yakıp havaya üfleyip bana dönmeden konuşmaya başladı.

"Bak Beomgyu ne duymak istiyorsun benden bilmiyorum ama Soobin benim sevgilim ve senin abin. Ben Soobin'in sevgilisiyim ve senin için abinin sevgilisiyim. Sen Soobin'in kardeşisin ve benim içinse sevgilim kardeşi, anlıyor musun? Bunların dışında üçümüzün arasında bir ilişki yok, olamazda."

Ne diyeceğimi bilemedim. Neden daha önce tanışmadık diyemedim. Ben Yeonjun'un yerinde olsam böyle mi tepki verirdim, haklı mıydı? Diyecek birşeyler bulamayınca evin o tarafa doğru bakındım. Ve bir adet kollarını göğsünde birleştirip kapıya yaslanan ve bizi izleyen Soobin görmek kalbimin iki kat hızlı atmasına sebep olurken konuyu kapatmak için  Yeonjun'a döndüm.

"Soobin bizi izliyor."

"Farkındayım." Rahat rahat sigarasını içmeye devam etti. "O biliyor mu?" "Biliyorsa da ben bildiğini bilmiyorum." İç çekip ona doğru merakla döndüm.

"O gece beni öptüğünde de senden hoşlandığımın farkında mıydın?" İç çekip o da uzun süre sonra bana döndü.

"Senin benden hoşlandığını ilk hoşlanmaya başladığın zamanlar bile biliyordum Beomgyu. Biliyor musun? Eğer benden hoşlanmasaydın çok iyi anlaşabilirdik."

Daha fazla birşey söylemeden ayağı kalktı, gitmeden önce bana dönmeden "Kahve için sağol." diyip evin önünde bize bakan Soobin'in yanına gitti, beraber içeri girdiler.

Bir süre denizi izledim. Ne diyeceğimi, ne hisseteceğimi bilmiyordum. Hak veriyordum ona, bende istemezdim sevgilimin kardeşinin benden hoşlanmasını. Ama kabaydı ya da bilemiyorum o ben çok alıngandım.

Bir süre sonra yanıma biri oturdu, Danielle gelmişti.

"Hey konuşmanız nasıl geçti?" Sesinde umut yoktu o da hüzünlü duruyordu benim için. Ona ne konuştuğumuzu üstü kapalı bir şekilde anlattım. Yüzündeki ifader bana acıyormuş gibi miydi değil miydi anlamıyordum.

"Bilmiyorum, belki benim için iyi olmuştur. Hak etmişimdir bu konuşmayı." Durgun bir şekilde denizi izlemeye devam ediyordum.

"Uf Beom... üzülme lütfen abim işte ne bekliyorsun ki."

Bir anda ona dönünce o da hafif geriledi. "Demi haklısın ne bekliyorum ki ben? Yeonjun'un gelip kollarıma atlayacağını, abimden ayrılacağını falan mı? Cidden tam bir gerizekalıyım. Her neyse kapayalım konuyu."

Derin bir nefes aldı, o da ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Ona bakmaya devam edince noldu dercesine kafa salladı.

"Dudağın niye kızarık senin?" Sorduğum soruyla kaşlarını çatıp gözlerini kaçırdı. "Dişlerimi fırçalarken dudaklarımı da fırçalıyorum ben o yüzden kızarıp şişiyor." Açıklaması ile kaşlarım çatıldı. Hiçte öyle birşeye benzemiyordu. "Ne karıştırıyorsun bilmiyorum ama çıkar kokusu." Gözlerini devirdi. "Dedim ya işte."

"Yalan konusunu geliştirmen lazım." Ayağı kalkıp parmak arası terlik olduğu için zor giren çoraplı ayaklarımı sürüyerek eve yönelttim. "Hadi kalk gidelim. Kahvaltı yaparız." Tekrar morali yerine geldi bir anda. Yerinden zıplayıp yanıma geldi.

"Akşam karaokeye gidicekmişiz!"

Kafamı olumlu anlamda sallayıp önden yürümeye başladım. Buraya tatil için gelmiştik ve ne kadar fazla günü doldurup değerlendirirsek o kadar karlı olurduk.

İçeri girdiğimizde  hep beraber masa hazırladıklarını gördüm. Yeonjun ile Soobin dışında, onlar salonda sırmaş dolaş birşey konuşuyorlardı.

Bana inat yapıyor derdim ama bana inat yapacak kadar değerli biri değildim onun için.

Birde Minjeong yoktu, o büyük ihtimalle içeride kahvaltılıkları hazırlıyordu. Biz de Danielle beraber kalan dörtlünün yanına gittik. Danielle direkt Taehyun'un yanına geçti . "Napıyorsunuz? Yardım edicek birşey kaldı mı?" Sunoo ona olumsuz manada kafa salladı "herşeyi hallettik. Beomgyu sen Soobin ve Yeonjun'u çağrır mısın rica etsem? Başlıcaz da birazdan." Danielle ile göz göze geldik o bana 'üzülme' dercesine bakıyordu. Onun bakışlarına karşlık vermeyip Sunoo'yu başımla onayladım.

Salona doğru geçtiğimde içeri girmeden kapıdan onlara seslendim "Kahvaltı yapacağız haydi gelin." Omzunda Soobin'in kolu vardı. Bir ayağını koltukta kendine çekmişti rahat rahat oturuyordu. Sesimi duyunca Soobin gibi o da bana döndü. Yüzünde bir hafif sırıtış olunca kaşlarım istemsizce havalandı. İkiside cevap vermeyince burda beklemenin daha fazla anlamı olmadığını düşünüp içeri geçtim.

İçeri geçtiğimde herkesin masaya oturduğunu görünce boş olan sandalyelere bakındım. Minjeong'un yanında iki tane boş yer birde Sunoo'nun yanında bir tane boş yer vardı.

Neyi kanıtlamak istedim, ne için yaptım bunu bilmiyorum ama gidip Minjeong'un yanındaki boş sandalyelerden birine oturdum. Taehyun ve Danielle'in gözü bana döndü ama umursamadılar. Bir süre sonra onlar da gelince yemeğe başladık. Yeonjun benim yanıma, Soobin ise Sunoo'nun yanına oturdu.

Kahvaltının devamında kimseyle göz göze gelmemek için kafamı tabağımdan kaldırmadım. Yanımdan ses gelince bende herkes gibi o tarafa döndüm, Yeonjun çatalımı düşürmüştü. "Ah kusura bakma alayım hemen."

"Yok önemli değil ben alırım." Ben de onunla beraber inince ilk ben almak için hızla çatalı kapıp yukarı geri çıkacaktım. Yukarı kalkarken tshirtümden tutup beni durdurdu. Kalbim küt küt atarken ona döndüm. Kulağıma yaklaşıp fısıldadı.

"Sende az değilsin." Ben anlam veremeyerek orda dururken o elimdeki çatalı alıp hiç birşey olmamış gibi sandalyesinde eski halini aldı.


Saçmalıyorum- bakalım nereye kadar böyle gidicek

West Coast, BeomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin