•hepsinin kendine göre kırgınlığı, kızgınlığı, pişmanlığı var.
herkes kendine mahsus.
herkes kendince haklı, üzgün, masum.bir babanın egosu var üstümde. yaptığı her şeyi ilahi bir olgunluk varsayan, tanrının yeryüzündeki gölgesi ve asla adına dini kitap indirilmemiş bir elçisi olan.
yasak kelimeler var zihnimde, yasak düşünceler, yasak hisler ve bir tutam kırılganlık.
dönüştüğüm canavar gerçek mi diye bakıyorum, içindeki sevgiyi öldürmeye niyetlenmiş biri olarak. sahi, sevgi ne ki gerçekten?
beraber büyüdüğün insanın ihaneti midir sevgi, kardeşlik?
ben mi ihanet etmişim kardeşlerime? ihanet nedir sizlerin zihninde?
bilmiyorum. eğer bu oyun böyle oynanıyorsa, ben ne oynamayı; ne de sevmeyi bilmiyorum. eksiğim her şeyde.beraber arkasından atıp tuttuğumuz insanlara gözlerimin önünde beni şikayet edişini izliyorum. hayatımda sanırım ilk defa bu kadar çok yanıyor canım. ya da yanmıyor, yansa da dönüp kendime bakıyorum; haksız olan sendin. neden değer verdin ki ona? diyorum.
sonra güvenim yerle bir olup gidiyor, ümidimi kesiyorum insanlıktan. hepsinin geberip gitmesini diliyorum bazen, bazense yaşamaya devam etsinler ve bir gün karma onları bulsun diyorum. iki türlü de içim soğumayacak, bunun farkındayım. bir de karmanın ben dışında kimseyi bulmadığının. bu yüzden her şeyi aşmış olmayı yeğliyorum, ama bir tek o egoyu aşamıyorum. yaralıyor.
içimde hepsinin arasından bir ona karşı sevgim kalmış, onu öldüremiyorum. nefret ediyorum.
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
its snowing like its the end of the world
Non-Fictionyetersizliklerimin kafama parçalanan betonlar gibi indiği gün