13 yıldır oturduğumuz evden,komşularımızdan,
arkadaşlarımızdan,mahallemizden ayrılmak o kadar üzüyordu ki bizi sadece annem çok mutlu ve heyecanlıydı. Oysa ki o evde o kadar çok anımız,hatıralarımız varki,babamın bir anlık kızgınlığı,kırgınlığı sanki o kadar yılı çöpe atmış gibi hissediyordum.En küçük kardeşimiz orda doğmuştu.Bir sürü meyve ağaçlarımız vardi.Annem ordan taşınıyoruz diye mutluydu,artık soba pisliğine katlanamıyorum diyordu,oysa ki onun bile ayrı sıcaklığı vardı.Sobanın üstünde yapılan kestane kebabı,demlenip içilen çayın tadı bile çok farklıydı.Eşyaları topluyorduk bi taraftan da üzülüyordum.Ama bu üzüntünün benim için heyecana dönüşeceğini bilemezdim.Hayat bize ummadığımız anda neler getiriyordu.
Esra'nın öğretmeninin babasının evine taşınmıştık.Annem o heyecanla hemen evi temizleyip yerleştirmeye başlamıştı.Hem bana hemde ablama sürekli iş söylüyordu,bir taraftan çay yapın diyordu; çünkü çay en hassas noktasıydı, çay içmeden kolay kolay iş yapmazdı.Evi yerleştirmiştik,çayımız hazırdı,artık balkonda keyif yapabilirdik.Babam ufak tefek tamir işlerini halletmek için kalkmıştı, herşeye bir anda o kadar çabuk kızabilen biri ne zaman neye kızacağını anlayamazdık.
Yeni taşıdığımız için hiç komşulara denk gelmemiştik.Bütün gün ev işleriyle uğraşmış o gün her yeri yerleştirip yatmıştık.
Sabah erkenden kalktık,babam işe gitmişti,Esra yaz tatili olduğu için yere inmişti.Esra ablam ve bana göre daha konuşkan,herkesle sohbet edebilen bir yapıya sahiptir.Ablam içine kapanık gerekmedikçe konuşmayan,çok çekingen bir yapısı vardır,bütün gün koltukta oturup sadece kitap okumaktan başka birşey yapmak istemezdi. Ben ikisinin ortasıydım,çekindiğim zamanlarda olurdu ama genellikle konuşkan bir yapım var.
Esra hemen yan tarafımızda oturan komşularımızla konuşmuş,onun yaşına yakın olan torunuyla oyun oynamaya başlamıştı.Esra'yı yemek yemek için çağırmaya gittiğimde,oyun oynadığı kızla tanışmıştım.5 yaşında ismi Eda idi.Annesiyle tanıştırmıştı beni,müsait olduğunuz bir gün ziyarete gelmek istediklerini söyledikten sonra eve çıkmıştık.Anneme söylediğim de telaş yapmıştı.Akşam hazırlık yaparız yarın da çağırırız o zaman demişti.Bütün hazırlıkları yapıp yatmıştık.Sabah çok erken kaldırıp sürekli iş yaptırıyordu.Annem çok titiz birisiydi,ona göre heryer pis,halbuki daha yeni taşındık evi temizledik ama içi rahat etmiyordu.Ablam çok fazla iş yapmayı sevmez hatta misafir sevmezdi,ona göre kimse gelmesin evden dışarı çıkmasın dört duvar arasında yaşayabilirdi.Annem "Gamzeeeee!" diye bağırmış aklımı almıştı,kesin ablam ya birşey kırdı yada hala kalkmamıştı.Koşarak gidip baktığımda heryer cam kırığı annem delirmiş bi halde ablam ise elimden kaydı diye söyleniyordu.Annem bana döndü "İlara çabuk süpürgeyi getir ablanı da başımdan al onun yapacağı işi ben yaparım!" demişti.Ablam da biraz alınmıştı gidip kitabını aldı eline,zaten çok duygusal ve alıngan biriydi.Biz dört dönerken o kitap okuyordu.
Annem görünce daha çok kızdı "misafir gelecek!" diye bağırdı.
Ablam da, "gelirse gelsin bana mı geliyor?" dedi.
Ben ise şaşkınlıktan ne yapacağımı şaşırmıştım.Neyse ki heryeri topladık temizledik hazırlığımızı yaptık,Esra'yı komşuya gönderdi müsaitlerse buyursunlar gelsinler diye,aradan 15 dakika geçtikten sonra geldiler.Ablam istemeye istemeye hosgeldiniz demişti,ben annem ve Esra o kadar güler yüzle karşıladık ki onlar da bi o kadar güler yüzlü insanlardı.Hatice teyze kendini tanıtmıştı,sonra Selma abla gelin kayınvalide aynı evde kalıyorlardı.Selma ablanın eşi maden de çalışıyormuş. Bir de Hatice teyzenin bir oğlu daha varmış onun hakkında pek bi şey anlatmamıştı. Ablamla ben kalkıp çay doldurmuştuk,tabi ablam söyleniyordu "ben niye dolduruyorum, ben servis etmem ne gerek var? Ben doldurayım sen servis et!" Diye habire söyleniyordu.En sonunda çayları doldurup götürmüştük.Muhabbet güzeldi,çaylar içildi muhabbet kuruldu,Esra ve Eda oynadılar artık biz kalkalım demişlerdi.Annem daha "erken biraz daha oturun," deyince ablam kaş göz işareti yapmıştı,bu kadar yeter gidin der gibi bakmıştı bir anda annem hemen dikkati üzerine çekmişti.Neyse ki misafirler pek bir anlamadan kalktılar,onlar kalktılar babam işten geldi yemek yedi ve odasına gitti.Babam geceleri pek uyuyamadığı için işten gelince uyumak isterdi.Ablam çok yoruldum diye söyleniyordu annem de kalk çay yap balkonda içelim dedi, "banane ya İlara yapsın!" diye bağırdı o sırada uykudan uyanan babam "Gamze çay yap!" dedi başka bir şey demesine gerek kalmamıştı.O gece uyumadan önce şöyle bir camdan baktım o gecenin karanlığında yüreğimi,kalbimi aydınlatan bir çift kara gözlerle buluştu gözlerim,yüreğimin ta içine işlemişti sadece o gözlere vuruldum kaldım ne adım atabiliyorum ne de yatağıma yatabiliyorum nefes alıyor muydum ondan bile şüphe etmeye başlamıştım bu gözler kime aitti kimindi o gözlere esir olmuştum,bu nasıl bir duygu nasıl bir heyecan elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemiyordum.Nefes nefese kalmıştım,sanki elimde çok yük var çok yorgun gibiydim ama bu yorgunluktan değildi tatmadığım bilmediğim bir duyguydu bu ben bu duyguya nasıl anlam vericem ne yapacağım nasıl bir şeydi.En sonunda kendimi yatağa attım ama gözümü kapatıyorum o gözler karşımda hoşgeldin uykusuz geceler......
Beğeni ve yorumlarınıza talibim.
İlara ne yapacak neler olacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELLİ BEŞ GÜN
RomanceBenim en büyük yanılgım, hiç beklemediğim, hiç bilmediğim, tarifini bile yapamayacağım duyguyu bir çift kara gözün beni düşürdüğü, içine çektiği o aşktı. Her şey onun mahallesine taşınırken değilde ayrılırken başlamıştı. Aşkı sadece babamda zanneder...