Babam "artık toplanmaya başlayın" dedi. Toplanıyorduk, gidiyorduk sanki kendimi 3 ay tatile çıkmış gibi hissediyordum. Tatile çıktık tekrar eski evimize geri dönüyoruz diye geçmişti aklımdan ama bu 3 ay da ben değiştim duygularım değişti, sanki ben eski ben değildim eskisi gibi cıvıl cıvıl mutlu, müzik dinleyerek temizlik yapan hiçbir şeyi kafaya takmayan ben değildim sanki, 3 ay da kalbimin nasıl heyecandan duracak şekilde attığını öğrendim, yaşamayı öğrendim sanki. Ertuğ'u bırakıp gitmek ne kadar zor geliyor ama elimden hiçbir şey gelmiyor malesef, hayat hepimize bir şeyler öğretiyor.
Annem Songül hocayı aradı, "Hocam kusura bakmayın lütfen ama biz taşınıyoruz, haberiniz olsun size herşey için teşekkür ederiz" dedi ve kapattı. Songül hoca tepki vermemişti, babamın huyunu bildiği için "Hayırlısı böyleymiş asıl siz kusura bakmayın" demiş. Annem tekrardan sobalı eve taşındığımız için hiç memnun değildi. Ablam zaten kendine dert edip duruyordu "ben soba olmadan ısınamam, kaloriferli ev soba sıcaklığını vermez, zaten neden biz buraya taşındık ne gerek vardı" bazen onu babama o kadar çok benzetiyorum ki, acaba gıcıklığına mı böyle yapıyordu anlayamıyordum.
Bende annem gibi mutsuzdum, Ertuğ dan ayrılmak beni delirtiyor ve çok üzüyor, ahh kara gözlü adam seni çok özleyeceğim belki gözleri siyah değildi ama esmerdi sonuçta ben onu kara gözlüm diye seveceğim.
Yeni eve taşınalı 1 hafta olmuştu. Ertuğsuz geçen koca 1 hafta ne kadar zordu benim için, onu görememek, çaldığı müziği dinleyememek büyük bir eksiklikti hayatımda, keşke ama keşke bir şey olsa tekrardan görsem onu, uzun uzun görmeme gerek yok 5 saniye bile yeter.
Annemin telefonu çalıyordu. Arayan Hatice teyze idi. Annem telefonu açtı, konuştu ama meraktan çatlayacaktım. Kapatır kapatmaz sormuştum ne oldu ne diyor. Annem "eğer müsaitseniz yarın size oturmaya gelicez" dedi ben çok sevinmiştim. Annem :daha yerleşemedik diyemedim, bugün her yeri yerlestirelim bitsin de yarın da çayın yanına bir şeyler yaparız demişti.
Ablam beklenmedik bir şekilde "ne bu telaş ne oluyor" dedi. Bende yarın misafirimiz var o yüzden bütün evi topluyoruz diye cevap verdim. Ablam "kim gelicek acaba ne gerek var daha yerleşemedik deseydiniz" dedi. Annem de "diyemedim kızım kalk yardım et" dedi. Bu kız bazen beni delirtiyor saçma sapan tepkiler veriyor. Acaba bu üvey olabilir mi? Babam "biz onu çok bekledik, sen bir anda meydana çıktın" diyor hep bence o yüzden bu değişik olmuş. Kimseye benzemiyor evden dışarı çıkmıyor anca çok önemli işi olursa çıkıyor, liseyi dışarıdan oku dediklerinde okula gideceğim diye onu bile okumak istemiyor.
Evi yerleştirdik adeta canımız çıkmıştı. Ablam da hâlâ söyleniyor "bir anda bu kadar iş yapılmaz sizin canınız yok mu? Çok yoruldum hadi bi kahve içelim" dedi kahve yapıp getirmişti. Ablama hak verdim cok yorulmuştuk. Ben Ertuğ'u düşündüğüm için ne kadar iş yaptığımızı anlayamamıştım. Babam işten geldi yemek yedik, oda şaşırmıştı "her yeri yerleştirmişsiniz hiçbir şey kalmamış" dedi. Annem "Evet yarın Hatice ablalara gelecekmiş o yüzden yarına birşey bırakmadık" dedi.
Annem akşamdan kurabiye, etimek tatlısı, dereotlu poğaça yapmıştı. Sabah "ya patates salatası yada makarna salatası yaparım" demişti. Ablam da "makarna salatası yap" demişti. Kahvaltımızı yaptık, evi topladık annem son hazırlıklarını kontrol ediyordu. Saat 14.00 da kapı çaldı, gelmişlerdi. Çok heyecanlanmıştım ve çok sevinmiştim. Hatice teyze ve Selma ablayı çok sevmiştim. Ablam da bir o kadar sevmemişti, "onlara ısınamıyorum, sanki değişik bakıyorlar insanın yüzüne" diyordu.
Belki haklı olabilirdi, o kolay kolay kimseye yaklaşmaz ilk konuştuğu kişi ile muhabbeti nasıl geçerse öyle devam ederdi. Selma ablayı çok sinsi buluyordu, "bu kadın da anlamadığım bir sinsilik var" diyor. Hatice teyze için "sinsi değil ama değişik bir kadın" diyordu. Haklı olabilir bilmiyorum ablam bazı insanların duygularını hissededebiliyor. Annemin bir arkadaşı vardı, ablam "onun yüzüne senden hoşlanmıyorum, anlayamadığım bir kıskançlık seziyorum" demişti. Annem o zamanlar ablama çok kızsa da ablam haklı çıkmıştı. Zaman o arkadaşı annemle arasına mesafe koymuştu.
Kapıyı açtık, içeri buyur ettik. Biraz hoş sohbet edildikten sonra annem ablamla bana döndü "hadi kızım çayları getirin" dedi. Biz çay servisi yaparken ben hayaller kurmuştum. Olarak kahve yaptığımı hayal etmiştim. Ablam o sırada "ne gülüp duruyorsun" demesiyle kendime gelmiştim. Hadi çayları verelim dedim. Çay servisini yaptık, Hatice teyzenin bardağı boşalmıştı. Doldurmak için kalktım arkamdan Selma abla da geldi. "Bardağı verip de gelir misin seninle balkonda sohbet edelim" dedi. Bende tamam geliyorum dedim.
"Nasılsın neler yapıyorsun?
İyiyim Selma abla sen nasılsın.
Bende iyiyim canım, günün nasıl geçiyor yeni evinize alıştınız mı? Apar topar taşındık anlam veremedik" dedi. Babamın huyudur eğer bir şey içine sinmez ise anı kararlar verebiliyor. Bahçenizde yandıktan sonra bir şeyler ekebildiniz mi? diye sordum.
"Evet ektik, siz olmasaydınız eve kadar gelebilirdi yangın tam zamanında müdahale etmişsiniz" dedi.İşin garibi o yangını herkes camdan izledi ama kimse yardım etmedi. O gün Hatice teyzeler evde değildi. Biz de pazardan geliyorduk. Bir baktık bahçede yangın bidonlarla şu taşıyıp söndürmüştük. Babam hemen Ertuğ'u aramıştı.
"Asıl ben sana ne diyeceğim. Ertuğ sana haber gönderdi" dediği anda kalbim hızla çarptı. Sanki artık bundan sonra söylenenlerin pek önemi yoktu. Bende ne haberi diye sordum.
"Ertuğ senden hoşlanıyor ve ciddi düşünüyor eğer sende kabul edersen, seninle görüşmek istiyor. 1 hafta sonra okullar açılıyor. Eda okula başlayacak. Ertuğ da gelecek ve kabul edersen oraya gelmeni istiyor" dedi.
Ne yapacağımı bilmiyordum. Düşünmek için 1 haftam vardı daha ne işinde çalıştığını bile bilmiyordum. Ben 15 yaşındaydım. Selma ablaya yaşını sordum, 30 yaşında dedi. Bu benim için önemli değil ama babam için büyük bir sorundu, çünkü kabul etmeyeceğini biliyordum.
Daha evlilik düşünmek benim için çok erkendi ama ben onu çok seviyorum ve onsuz yapamam. Bunu babama anlatamam tepkisi çok büyük olacağını tahmin ediyorum. Onu düşünmediğim gün, dakika, saniye hatta salise yok ne yapsam, hep o aklımda yemek yiyorum acaba acıktı mı?
Çok yoruluyor mu?
Zamanı nasıl geçiyor?
Neleri severdi?
Tuttuğu takım neydi?
Hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Bilmeme de gerek yok bence gözlerime baksa sürekli gülümsese bana yeterdi.
Ben ne yapacağım karar veremiyorum. Gitsem evden ne diye çıkacaktım. Anneme ne diyecektim. Aklım da bir sürü soru vardı.Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum
İlara neye karar verecek
Tehlikeli aşka sahip çıkacak yoksa pes mi edecekti....Güzel okumalar..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELLİ BEŞ GÜN
RomanceBenim en büyük yanılgım, hiç beklemediğim, hiç bilmediğim, tarifini bile yapamayacağım duyguyu bir çift kara gözün beni düşürdüğü, içine çektiği o aşktı. Her şey onun mahallesine taşınırken değilde ayrılırken başlamıştı. Aşkı sadece babamda zanneder...