1. Bölüm

33 6 4
                                    

Merhaba. Birinci bölümle karşınızdayım. Oy vermeyi(yıldıza basmayı) unutmazsaniz sevinirimmm

YAZARIN ANLATIMI İLE

Güneş tepeden vuruyordu. Sıcak bir yaz günü. Arabayla ilerliyorduk. Boyu yetmiyordu pencereden dışarı bakmaya. Pembe, ön kısmı boncuklu, küçük ayakkabılarını çıkardı. Beyaz çorabını gördüğünde koltuğa basıp pencereye uzandı. Annesi gülerek ona yaklaştı ve tuttu pencereden düşmesin diye.

Küçük Anya, dışarı baktı. Onun yaşında çocuklar kumun üstünde ev yapıyor yüzüyordu. Pembe mayolar giymişti herkes. Gökyüzüne baktı, bulutlar her yeri kapatmıştı. Güneşe çevirdi bakışlarını. Gözüne güneş ışığı geldiğinde elleri ile gözüne siper yaptı. Bakışlarını yere çevirdi. Her yerde deniz kabuğu vardı. Ama onların üstünü kapatip gözükmesini engelleyen gazoz şişeleri, yemek torbaları, konserveler...

Kısacası kirliydi her yer. Dudak büzdü Anya. Yerine oturdu. Annesi onu bıraktı ve telefonda ki işine döndü. Babası da araba sürüyordu. Yüzünün neredeyse her yerinde olan çilleri, yavaş yavaş uzayan esmer saçları, beyaz teni, yeşil gözleri ile yine çok tatlı görünüyordu. Giydiği pembe ve siyah mayo ile pek rahat olmazsa bile aynada kendisini gördüğünde çok mutlu olmuştu 4 yaşındaki Anya. Gözleri kapanmaya başlamıştı. Uyku onu çekiyordu kendisine. Babasının seni duyunca doğruldu.

"Geldik. Uyuma uykucu Anya" Kaşlarını çattı. Ellerini beline koydu. Öyle çok güzel görünüyordu ki. Babası ve annesi gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdılar.

"Uyumuyoyum. Hem ben uykucu deyilim"

"Tamam uyumuyorsun. Hadi gel inelim." Anya kafasını sağa sola salladı.

"Eh sen bilirsin biz gidip yüzelim, sen burda bekle." Anya dediğini aldırmadı. Annesi ve babası inerken birden bir çocuğun gülerek suda yüzüğünü gördüğünde annesine uzandı.

"Duy bende gelecem" diye arabadan indi. Annesi şaşırmamıştı. Hep öyle yapardı. Annesi gülümseyerek baktı kocasına. Kocası da gülümsedi ona.

Anya kumlara basarak koşmaya başladı. Birden ayağına bişey batınca düştü. Tiz bir çığlık attı. Annesi ve babası dondurma alırken duymamışlardı Anya'yı. Anya ayağına batan şeyi eliyle çıkardı. Bu bir iğneye benziyordu. Eline alıp ayağa kalktı. Çöpe attı.

"Bunun burda ne işi vay ya. Ayayım kıyıyacaktı." Diye söylendi. Annesi babası yanına gelince ona dondurma uzattılar ama yemedi. Hızla denize koştu. Dizine kadar su gelince durdu. Kendisini attı denize. Yüzme az buçuk biliyordu. Kursa gitmişti. Gözlerini açtı. Elleri ile uzaklaşmaya çalışıyordu. Bir sağa bir sola kulaç atıyordu. Uzaklaştığını sanıyordu. Ama annesi onu ayağından tutuyor ve hiç farketmiyordu Anya.

Gördüğü deniz kabuklarını eliyle toplamay başladı. Eli dolunca çıktı denizden her yeri su olmuştu. Minik ayakları ile koşmaya başladı. Denizden uzaklaştığında bir yer buldu kendine. Kumu kazarak içine koydu kabukları. Yeniden gitti denize yine topladı yine koydu kumun içine.

Hava kararmıştı. Anya yemek yemiş yine yüzmüştü. Bu sürü deniz kabuğu toplamıştı. Bir poşete koymuştu hepsini. Ama sonra kaybetmişti. 1 saat ağladıktan sonra susmuştu. Şimdi o, annesi ve babası ile oturmuştu denize karşı.

"Anne, donduyma"

"Bekle, getiriyim hemen. Akın yardım eder misin?" Babası da annesi ile birlikte gitmişti. "Sakın oradan gitme kızım" diye bağırmıştı babası.

Anya uzakta bir şeyin parladığını görünce ayağa kalkıp aldı. Kalp şekline benziyordu. Ama kalbe de hiç benzemiyordu. Cebine atıp yerine oturdu. Annesi ve başı gelmiş dondurmasını yemişti.

Eve döndüklerinde cebinden çıkarmıştı kabuğu ve akvaryuma atmıştı.

*******

Anyanin anlatımı ile

Gözlerimi açtığımda bir odanın içindeydim. Yorgun değildim ama kafam çok karışıktı. Ayağa kalktım. Küçük bir odaydı, güzeldi ve bir o kadar da eski. Çok eski. Oda tahtadan yapılmıştı. Yattığım yatak yine tahdadan yapılmıştı, etrafında yeşil ve sarı yapraklar duruyordu. Hoştu. Penceresi yoktu. O zaman Amerikan filmleri gibi pencereden çıkmayacaksın. Kapısına doğru ilerledim iç sesimi susturarak.

Kapı da eskiydi. Ses çıkartarak açıldı. Gördüğüm manzara şaşırmama sebep oldu. Çünkü her yer çok eskilere dayanıyordu. Etrafıma baktım, ormandaydık. İnsanlar vardı. Üstümde mi kıyafetler beni rahatsız etmişti. Baktım üstüme. Buraya gelmeden önce okul formam vardı. Fakat şimdi bir pantolon ve ince bir sweatshirt vardı.

"Tahmin ettiğim gibi farklı bir dünyaya geldim" dedim mutlu mutlu. Burada annemi bulabilirdim. Arkamdan gelen sesle oraya döndüm. Eskrim de öğrendiğim hareketi yaptım. "Kim var orada" diye seslendim. Çalilardan bir erkek çıktı. Muhtemelen benden 3-4 yaş büyüktü.

"Sakin ol" diye ellerini havaya kaldırdı.

"Sen de kimsin?"

"Adımı söylesem tanıyacak mısın?" Dedi alayla. Kaşlarımı kaldırdım. Ofladı.

"Kartay." Dedi. "Ve şuan olduğun yeri sana anlatmata görevliyim." Dedi. Sonra da asker selamı verir gibi hareket yaptı. Ben de pozisyonumdan kurtuldum.

"Anlatabilirsin" dedim. Önüme geçip yürüdü. Takip ettim onu.

"Burası öncelikle bir Dünya değil, Ada. Anas Ada'sı. Burası çok eskilere dayanıyor, görmüşsündür. Tahtalardan tabak, kase yapıyor yiyoruz. Ve dünyadan gelenler yeni şeyler üretmiyor çünkü malzeme yok. Burda nerdeyse hepimiz Dünya'dan geldik. Ama bazılarımız var ki burda doğmuş ve büyümüş. Burda çok savaş olur. Neden olduğunu soracaksın elbette." Biraz düşündü. "Onu sonra anlatırım. Burda sağ kalmak istersen, iyi bir dövüşçü olmalısın." Durdu. O durduğu için bende durdum. Geri geri adım atarak yanımda durdu. " Ki sen bence çok iyi dövüşüyorsun." Dedi ve yanağımdan makas aldı. Yüzümü ondan çektim ve poposuna bir tekme attım. Sendeleyerek geri adım attı.
"Acıttı. Neyse devam edelim." Diye tekrardan yürümeye başladı.

"Burda 4 grup vardır. Veya sen onlara krallık diyebilirsin. Çünkü burayı yöneten bir kişi yok 4 kişi var. Neyse onları da sonra anlatırım. Kısıtlı anlatmalıyım. Her şeyi bir anda söylersem alışamazsın." Bir yerde durduk. Kaldığım kulubeyle aynıydı. Sadece bu 3 katlı idi. Etrafıma baktığımda zaten hepsinin 3-4 katlı olduğunu görebilirdim. "Burada ki 2.kat senin." Dedi ve gitmek için arkasına döndü. Uzaklaşmaya başladı

"Seni nerde bulabilirim Kartay?" Durdu. Arkasını döndü.

"Ben senin kaldığın yerin 1. Katında kalıyorum." Dedi ve uzaklaştı.

2.kat he. Merdivenlere yönelip çıkmaya başladım. Pek sağlam olmadığını düşünüyordum. Merdivenlerde durdum. Sağlamlığını kontrol etmek gerekirdi. Merdivenlerde zıplamaya başladım. Dört kere zipladıktan sonra sağlamlığına emin oldum. Olduğum kata gelince kapıyı açtım. Kilidi yoktu. Eve girdim.

Mutfak ve salonu birdi.Ortalarında onları ayıran tavan süsü vardı. Mutfak küçüktü, salonda ondan biraz daha büyük. Biraz daha ilerledim. Lavobo ve banyo da birdi. Mutfak kadardı. Bir tane de yatak odası vardı. Gayet güzeldi. Buraya göre beğenmiştim. Kirli değildi etraf ama toz vardı. Bonyoya ilerleyip bez bulmaya çalıştım. Sarı bir bez bulduğum da once salondan başlayıp, mutfağın, banyonun tozunu aldım. En son benim odama gittim temizlemek için.

Orta büyüklükte bir yatak, bir giysi dolabı, yeşil yapraklar vardı sadece. Önce yataktan başlayıp her yerin bir güzel tozunu aldım. Temizliği bitirip, bir güzel ellerimi yıkadıktan sonra pek rahat olmayan yatağıma uzanmıştır. Yorulmuştum bugün. Daha bilmem gereken binlerce şey vardı. Ama şuan sadece uyumak istiyordum. Gozlerim kapanırken, uykunun beni almasına izin vermiştim

********

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 22, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ANAS ADASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin