Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
*
Jeongguk içi içini yesede gülümsemeye çalışıyordu. Birkaç gün önce öğle vakitlerinde Büyükannesinden aldığı telefonla koyunu Bulut'un doğum yaptığını öğrenmişti. Zaten onları çok özleyen ve ziyarete gelecek olan Jeongguk için, en güzel bahane buydu. Yine de bu haber onun için ne kadar sevindirici bi haber olsa da, içindeki sıkıntıyla oturuyordu. Çünkü tam olarak buraya gelmeden bir saat önce çılgın bir karar almıştı.
Taehyung'a açılmak.
Jeongguk imkansız gözüyle baktığı en büyük şeyi yapmıştı. Son zamanlarda artık duyguları bastıramayacağı kadar yoğunlaşmışken, bunu belli edecek hiçbir cümleyi içinde tutamıyordu. Belki de en büyük korkusunu gerçekleştirmişti. Anlık bir cesaretle Daegu'da sandığı Taehyung'a tüm içini dökmüş. Ardından apar topar Jimin'i uyandırarak onu buraya getirmesini istemişti. Bugünse buraya gelmesinin üzerinden bir gün gecmişti. Jimin sabah erken saatlerde okulla ilgili halletmesi gereken işleri olduğu için geri dönmüştü. Jeongguk ise ortadan tam anlamıyla sessiz sedasız kaybolmuştu.
Taehyung'un mesajları okuyunca evlerine geleceğinden adı kadar emindi. Hatta kendini evde bulamayınca nerede olduğunu Yoongi ve Hoseok'a soracağını da biliyordu. Bu yüzden iki arkadaşına da bir şey söylememişti. Şimdiyse büyükanne ve büyükbabasına ait olan büyük bahçeli evin verandasında elindeki bitki çayıyla oturmuş, ne kadar sevdiği adamı düşünmemeye çalışsa da bundan başka bir şey yapamıyordu.
İşler o anlarda Taehyung içinse daha karışık ve içinden çıkılamaz bir haldeydi. En yakın arkadaşına olan duygularını yeni fark etmişti ve daha hiçbir ihtimali düşünemeden aynı kişiden bir aşk itirafı da almıştı. Ne yapması gerektiğini bilmiyor, çıkar yol arıyordu. Jeongguk'un ona attığı mesajları görür görmez içindeki heyecan ve korkuyla evlerine gitmiş, eli boş kalmıştı. Çünkü Jeongguk tam olarak kendisinin de söylediği gibi ondan kaçmıştı. Gece bütün yorgunluğuna rağmen uyuduğuna lanet ediyor, kapının önünde oturmuş birinin gelmesini bekliyordu.
Çok geçmeden beklediği şey yaşandı. Umduğu gibi Jeongguk ile karşılaşmamış olsa da kapının önünde beklediği uzun saatlerin ardından Jimin arabasıyla birlikte görüş açısına girdi. Kardeşinin garip davranışları sebebiyle aklı tamamen karışmış olan sarışın, sadece eve gelip akşam saatlerinde başlayacak dersine kadar uyumak istiyordu. Bütün istekleri kapının önünde tam anlamıyla çökmüş Taehyung ile karşılaştığında suya düştü. Uzaktan bakan birinin bile kolayca anlayabileceği bir şaşkınlıkla eve yürüdü.
İstemsizce karşısındaki çocukluk arkadaşı Jimin'in hislerini öğrenince vereceği tepkiden korkan Taehyung eli ayağına dolaşarak ayağa kalktı. "Taehyung? Anahtar her zamanki yerindeydi, neden içeri geçmedin." çocukluk arkadaşının onu sorgulamaması ve ona tam anlamıyla güvendiğini kanıtlayan cümlesi rahat bir nefes alabilmesini sağladı. "Seninle bir şey konuşmam gerek." kafası iyice karışan Jimin, aklına gelebilecek en son ihtimali düşünmeye başlamıştı artık. Kardeşi ve yakın arkadaşının büyük bir kavga ettiğini düşünüyor, Jeongguk'un da apar topar evden kaçışına sebep olan şeyin bu olduğuna inanıyordu.
