Ivy ameliyat masasında hareketsizce yatıyordu. Hiç bilmediği bir sokağın çıkmazında bayıltıldığından beri uyanmamıştı. Zaten bundan sonrasında uyanmasa daha iyi olurdu.Elindeki kerpetenle ameliyathaneye giren beden yavaşça ıvy'nin ruhsuzca yatan bedenine yaklaştı. Sakin hareketlerle genç kadının yanında yerini aldığında çıplak bedenini zarifçe örten örtüyü ürkütücü bir naziklikle
Kadının üzerinden çekti ve yere bıraktı.
Elindeki kerpeteni çıplak bedenin karın boşluğuna bıraktıktan sonra elleri yavaşça ruhsuzca yatan genç kadının
Yüzüne yol aldı. Avını iyi tanımak ister gibi,her bir zerresini ezberlemek ümidi ile elleri yavaşça kadının bedeninde gezmeye başladı. Gayet sakindi acele etmesi gerekmiyordu. Yemeğini sıcak yemek isteyen bir aslan misali.
Aç bir aslan gibiydi o. Bu ziyafeti çok beklemişti. Aylarca avının peşinde koşup tenhaya kıstırdığı ilk an onu yakalamıştı. Sıra gelmişti en zevkli kısmına.Ellerini avının üstünden çeken aslan
Ameliyathanenin diğer ucunda bulunan dolaba doğru yöneldi.
Dolabı açtığında yüzündeki o
"Şimdi çok kan çıkıcak" gülümsemesi
Bir çocuğun en büyük travması olabilirdi. Dolabın içinden çıkarttığı
Tırpan'ı sağ eline alıp avının yanına geri döndü."Şimdi seninle ufak bir oyun oynayacağız ama ilk önce ilgilenmem gereken başka oyun arkadaşlarımız var. Söz veriyorum çay saatine yetişicem"
Kurbanının karın boşluğuna koyduğu kerpeteni diğer eline aldıktan sonra sakin ve yavaş adımlarla ameliyathaneden cıktı.
Avcı sakin adımlarla kolidorda yürüyordu. Onun gerçektende acelesi yoktu yada zevk aldığı asıl buydu.
"Avcı olduğunu bilmek"
Av olanlarsa... onlara gerçekten çok yazıktı.Kolidorun sonunda bulunan başka bir odaya giren avcı elindeki tırpanı duvara yaslayıp karşısında bulunan altı
Canlı bedene ilerledi.
Hepsinin ağzında birer koli bandı ve hepsi tavana asılı...
Altlarında bulunan tabureler onları ölümün eşiğinde tutuyordu. Malesef uzun boyları bile onların ölümüne mani olamayacaktı.Avcının karşısındaki altı bedende neden burada olduklarını bilmiyorlardı
Otel odalarında uyurken gözlerini burda açmışlardı. Hepsi korkudan tirtir titriyordu."Bugün sizinle küçük bir oyun oynayacağız. Ben çok eğlencelerimizi düşünüyorum. Daha sonra oyunumuz bitince sizi başka bir arkadaşınızla tanıştırıcam."
Altı avdan biri el verdikçe bir çığlık kopardı. Ondan cesaret alan diğer avlarda ona eşlik edince boğuk ama güçlü çığlıklar odayı doldurdu.
"Hadi ama! Böyle debelenip durursanız
O tabureler kırılır ve ölürsünüz!!!
Ve bu hiç eğlenceli olmaz."Kızlar duydukları kelimelerle birbirlerine kısa bir bakış atıp debelenmeyi bıraktılar.
"Evet sayın seyirciler! Bugün sizlerle
Azrailin eli kimde oynayacağız!"Avcının alkışları geniş odada yankılanırken aynı zamanda odanın bir köşesinde duran tırpana doğru yürüyordu.
Eline aldığı tırpanla beraber yavaşça arkasını döndüğünde önündeki avlarının ona korkuyla baktığını gördü.
Bu ona daha da zevk vermişti. Ama daha da zevk aldığı şeyler vardı.
Oyun,Çığlık,Deri ve kan..."Oyunumuz süresince eğleneceğime söz veriyorum. LÜTFEN "çığlıklarınızı"
Sona saklayın.Avcı yüzüne kondurabileceği en tatlı gülümsemesi ile elleri ve ayakları bağlı
Ayaklarının altındaki tabure sayesinde zarzor hayata tutunan kızlara doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÂBUS - Gözlerimiz Kapalıyken
General FictionHayatımda en büyük hedefim hep insanların üstünde olmak oldu. Şimdi insanlar ayaklarımın altında, Yaşamları ellerimde. Peki ya sıra şimdi kimde? Voleybol takımının kaptanın da mı? Kaydıraktan kayan çocukta mı? Yâda Sende mi?