Bölüm 2 : Anne Beni Bırakma !

105 14 0
                                    


Multimedya da İris'in 9 yaşındaki hali



8YIL ÖNCE



Günün son dersi olduğundan artık kafam şişmiş, gözlerim kapanmak için hatrı sayılır dercede yalvarıyordu. Öğretmenin ne anlatmaya çalıştığı hakkında en ufak bir fikrim olmadı gibi camdan dışarıyı izleyip umutla annemin gelmesini bekliyordum. Ve o ilahi müzik kulaklarımı doldurdu. Yüzümde ister istemez anneme kavuşacağıma dair gelen o aptal sırıtış belirdi. Hemen sıranın üzerindeki zaten kapalı olan kitabımı çantama sıkıştırıp, arkadaş diye adlandırdıkları kişilere çarpa çarpa okulun bahçesine indim. Gözlerim, annemin beni sürekli beklediği bizim ağacımız ın yanına kaydı. Ama annem gelmemişti. İçimi tuhaf bir korku sardı. Hep annesine düşkün olan biri olarak çıkış saatine kadar kendimi zor zaptederken birde geç kalması gözlerimin dolu dolu olmasına sebep oldu. Her zaman tam vaktinde gelen annem bugün beni nasıl unuttu, acaba artık beni sevmiyor mu diye tuhaf düşüncelerimin o minik kalbimi acıtmasına engel olamadım.


Ağacımızın yanındaki banka oturup annemi beklemeye başladım. Benim dışımda birkaç çocuk daha vardı bahçede. Çok değil bir kaç dakika sonra okulun kapısının önünde çantasının kulpunu sol eline sıkıştırmış hızlı adımlarla yürüyen annem belirdi . Yüzü çok telaşlı olduğunu bariz bir şekilde belli ediyordu. Hızla oturduğum banktan kalkıp yanına doğru koştum. Beni görünce rahatlamış gibi derin bir nefes verdi. Yanına gittiğimde dizlerinin üzerine çöküp kollarının arasına aldı beni. Sanki çok uzun zamandır görüşmüyormuşuz gibi saçlarımı öpüp kokluyordu. İç çekişleri durduğunda yüzümü ellerinin arasını alıp dolmuş gözleriyle her milimini ezberlemek ister gibi bakmaya başladı. Annemi öyle görmek içimin burkulmasına sebep olsada boşboğazlık yapıp onu daha fazla üzmek istemediğim için sustum. Çünkü annem hep çok soru sormamdan şikayetçi olduğunu söyler dururdu. Hatta bir ara günde en fazla 10 soru sorma hakkım olduğu konusunda karar kılsakta ben dayanamamış 3-4 katı soru sorup birde utanmadan saymıştım. Bu sayede matematiğim gelişti diyebilirim.


Annem çoktan elimden tutmuş, geldiği gibi yine hızlı adımlarla arabaya doğru yürütmeye başlamıştı. Beni arabanın arka koltuğuna yerleştirirken arada çevreye kaçamak bakışlar attığı gözümden kaçmamıştı. Kapımı örtüp şoför koltuğuna yerleşti. Arabayı çalırtırdığı sırada kapının kilitlendiğini bildiren o garip ses duyuldu. Annem bugün çok garip hareketler yapıyor bu durum benim deli gibi soru sorma isteğimi tetikliyordu. Ana caddeye çıktığımızda kırmızı ışıkta beklemek için durduk. Keşke durmasaydık. Belki ceza gelirdi evimize ama hüzün gelmezdi. Annem melek olup gitmezdi, giderken yüzümden hiç eksik etmediğim gülücüklerimi götürmezdi. Kardeşim anne kokusunu hatırlardı. Babam beni görmezden gelmezdi.


Arabamızın ön camına mermi diye adlandırdıkları benim yumurtlayan silgime benzeyen şeyden attılar. Örümcek ağı gibi aralıkla ama sık çizgiler doldurdu görüş alanımızı. Aynı anda ben çığlığı basarken annem eğilmiş yan koltuktan çantasını alıp silahını çıkartmıştı. Onun orada ne işi vardı? Ciddi anlamda korkudan titremeye başladığımda, koltukların arasındaki boşluğa çöküp okul çantamla kendimi korumaya çalışıyordum. Silah sesleri sağır edicek cinsten artmaya başladığında birden gelen mermi yüzünden parçalanan cam parçaları üzerime yağdı. Kollarımdaki sızı biraz olsun kendimi toparlamamı sağlarken dirseklerimden akan kanı görmek adeta şuurumun kapanmasını sağlamıştı. Ağlayamıyordum. Bağırıp yardım isteyemiyordum. O sırada polis sirenleri duyuldu aynı anda silah sesleride susmuştu. Elimdeki çantayı kollarım taşıyamaz hale geldiğinden düştüğünde annemin yan koltuğa düşmüş başını ve etrafa sıçrayan kanı görmem gözlerimin görmek istediği son şey olmuştu. Sesim kendimin bile zor duyacağı şekilde çıksada defalarca ''anne beni bırakma '' diye sayıklamıştım. Ondan sonrası zaten karanlıktı. Ama ben bundan sonra mutlu bir hayatım olmıyacağını o karanlık sayesinde görmüştüm...

KATİLİN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin