Mai gökyüzü yavaş yavaş siyah pelerinine bürünmüş , güneş arka plana çekilmiş ve gökyüzünde ayın hakimiyeti başlamıştı. Karanlık gökyüzüne rağmen yollarda hala arabalar geçiyor, çocuklar parkta biraz daha kalmak için ebeveynlerine ısrar ediyorlardı. Bu gürültü patırtı içinde perdelerini çekmiş, mağarasına kapanıp gerçek dünyanın zalimliğinden uzaklaşmaya çalışan bir zat çıktı karşımıza. Kendisi için gün yorucu geçmişken, dışarıdaki çocukların bağırışları altında düşünüp kafasını toplamak oldukça zordu. Bu yüzden bu seferlik karmaşık zihninin ne durumda olduğunu göremiyoruz. Eğer olur da görmek istersek, karşımıza yelkovanı ve akrepi kopmuş bir saat çıkacaktır. Nasıl ki saat yelkovan ve akrepsiz saat olmuyorsa, İnsan beyni de düşünce ve dinginlik olmadan hastalıklı bir beyindir. Bu seferlik olayın psikolojik boyutunu bırakıp biraz da roman boyutuna bakacağız:
Genç ülke kafasını ellerinin arasına almış, baş ağrısını dindirmek için elinden geleni yapıyordu. Bu gibi durumlarda insan istemeden çevresine karşı biraz agresif bir durum sergileyebilir. Türkiye için de böyle olacakki daha demin hafif çıkıştığı Kıbrısın salondan kapı çarpma sesleri geliyordu. Ne yazıkki ne yatağından kımıldayacak ne de Kıbrıs'a "O kapıların fiyatı senden daha pahalı" diyebilecek durumdaydı.
Bugün ard arda koşturmuş, görüşmeden görüşmeye atlamıştı. Bir taraftan Ukrayna ile görüşüp, ona NATO konusunda boş umut verirken bir taraftan da Rusya ile görüşmüştü...Sahi birden biraz pişmanlık hissetti... Ukrayna'nın NATO'ya gireceği kesin bile değilken ona NATO ya girmeyi hakettiğini , bu birliğe katılacağını söylemişti. Aslında bunu sadece Ukrayna yı yatıştırmak, kendisine fazla destek verilmediği konusundaki dırdırlarını dinlememek için söylemişti. Kendini haklı çıkarmak için sesli bir şekilde konuşmaya başladı. Başta kısık sesle olan konuşması kendini kaptırması üzerine yaşadığı hayata karşı bir serzeniş haline gelmişti.Türkiye:Belki birliğe alınma ihtimali vardır! Ben boş ümit vermedim, her ne kadar alınması kesin olmasada bu asla giremeyeceği anlamına gelmiyor... Aslında ben bile onun birliğe alınmasını pek istemem, konumumdan dolayı olan zaten bana dokunurken birliğe katılırsa daha da kötü bir duruma gelebilirim... Ama yinede hiç alınmayacak anlamına gelmiyor. Sonuç olarak yalan söylemedim! 🤡
Dediklerini tekrar edip kendini haklı çıkarırken, bir saat gibi git gel yapmaya başlamıştı. Hem sert ve gürültülü adımlarından hemde sesinin yükselmesinden dolayı bir anda odasının camında bir tıklama hissetti.
Aslında dışarıya evden sesin gitmesi pek olası değil. Ama yazın sıcağında cayır cayır yanan Türkiye'nin camını açmaması biraz garip olabilirdi.Türkiye: ... Perdeyi çekerek gecenin bu vakti camını tıklatan elemana bakar. Senden başka kim böyle sinir bozucu bir şekilde tıklatabilirdi zaten. Şuan dünyaya karşı haykarış eylemindeyim. Sıcaktan camı kapatmak gibi bir niyetim yok bu yüzden kabaca defolup gitsen iyi olur Yunanistan!
Yunanistan: Farkettin mi bilmem ama sanki biraz sinirlenmiş gibisin. Dünyanın en sinirli ikinci ülkesi için bu gayet normal-
Türkiye: Övünülecek bir şey olmamasına rağmen, ikinci damgasını kendine yediremeyerek sesini biraz fazla yükseltir Hey! Sinirli olmayı en çok hakeden ülke benim! Ben sinirli olmayayım da kim sinirli olsun🙄.
Yunanistan; Senin gibi bir ülke ile evlerimizin komşu olması benim en sinirli ülke olmam için gayet yeterli bir sebep bence. Ama ben senin aksine kendimi kontrol edebiliyorum~ Biraz eğlenmek amacı ile Türkiye yi hafif sinir etmek kendisini keyiflendiriyordu. Ama bunu aynı zamanda Türkiye'nin de didişmekten keyif aldığını bildiği için yapıyordu. İçinden ne kadar garip bir ilişkileri olduğunu geçirdi. Arkadaş mı , rakip mi yoksa düşman mı oldukları belli değildi.
Türkiye: Sıkıcı gecesinde eğlenecek küçük bir şey bulduğu için hafif ama kısa bir süre için sırıttı. Hemen ardından Karagöz ve Hacivat oyununa geri dönercesine kaşlarını çattı. Bence kendini kontrol edebilmenden değil, hiç bir şeyi beceremediğin gibi sinirlenmeyi de beceremediğin içindir o! Ne o? Yoksa sinirlenip bağırınca sesin kadın gibi mi çıkar?~
Yunanistan: Senin gibi borazan sesli olmaktan iyidir!
Türkiye: O yüzden ben Türkü söylerken gizlice dinliyorsun!
Yunanistan: Atma Ziya! İçinden aslında Türkiye'nin sesini güzel bulduğunu düşündü. Türkiye zaten dublajlık yeteneğinde olduğu gibi ses konusunda oldukça yetenekliydi. Yinede bu tartışmayı ona kazandırmamaya kararlı bir şekilde bunu inkar etti.
Türkiye: Benim tabirlerimi kullanarak kazanmassın!
...Geri kalan konuşmayı artık kesiyoruz. Bugünlük Türkiye'nin mental sağlığında katkısı olan Yunanistan'ı konu almamız belki kiminizin canını sıkabilir. Bunun için hikayemizi beğenmeyen okurlarımızdan özür diler, ve iyi günler dileriz.
Bayadır bölüm atmadım bunun için tekrardan özürler diliyorum. Ayrıca bu bölüm de konuşma diyologları belki canınızı sıkabilir, Yinede buraya kadar okuyan ve oy atan her okuyucuya teşekkürler!
![](https://img.wattpad.com/cover/342402947-288-k760620.jpg)