BSFO- "Senden Nefret Ediyorum" (2. Bölüm)

62 3 0
                                    

Eylül ayını neden mi seviyorum? Sabah uykusunu bölen bir sabah güneşi olmuyordu da ondan!

"Baran, kalk artık!" diyen bir abiniz yoksa tabii, istediğiniz kadar uyuyabilirdiniz. Yirmi bir yaşında, zengin bir adam olabilirdiniz ama gıcık abiniz peşinizi bırakmazdı, asla.

Yatakta doğruldum ve esnedim. Ayağa kalktım ve yerde duran tişörtümü üstüme geçirdim, odamdan çıkmadan önce aynadan kendime bir baktım. Dipleri koyu olan sarı saçlarım, tıpkı bir kuş yuvası gibi karmakarışıktı. Su yeşili gözlerim de şişmişti.

Merdivenlerden indim ve mutfağa girdim, tüm teşkilat kahvaltı masasına toplanmışlardı. "Günaydın, millet!" diyerek yerime geçtim, az önce aynada gördüğüm uyku sersemi Baran gitmiş onun yerine enerji dolu biri gelmişti. Kardeşlerimi görmenin bir yan etkisiydi işte.

"Günaydın, abi!" dedi Melis de aynı heyecanla ve elindeki fındık ezmeli ekmeği ısırdı. "Günaydın." dedi Duru ve çatalıyla tabağındakileri dürtüklemeye devam etti. Kaşlarımı çattım ve abime baktım. Dudaklarını oynatarak Ne sen sor, ne ben söyleyeyim. dedi. Tamam der gibi kafamı salladım ve çatalı elime aldım.

"Bugün neler yapıyoruz?" diye sordu Melis neşeyle. "Ben Derin ile buluşacağım." dedi abim ve çayından bir yudum aldı. "Ben de derslerime çalışacağım." dedi Duru aynı neşesiz ses tonuyla. Melis bu sefer bana döndü. "Başım çok ağrıyor, abicim. İstersen Bahadır gelsin birlikte bir şeyler yapın." dedim. Melis'in gülümsemesi hiç değişmedi ve kafasını aşağı yukarı salladı.

Tabağımda duran peynirden alıp ağzıma tıktım. Kaşlarım istemsiz bir şekilde çatılmış, Duru'ya bakıyordum.

Nesi vardı? Neden bu kadar suratsızdı kardeşim?

Duru, çatalını masaya koydu. "Eline sağlık Ela Teyze." dedi ve masadan kalktı. Ela Sultan gülümsedi ama buruk bir gülümsemeydi bu, o da anlamıştı Duru'nun bir sıkıntısı olduğunu. Duru kalkınca ben de kalktım. "Ellerine sağlık, Ela Sultan." dedim ve peşinden gittim Duru'nun.

Odasına hızlı bir şekilde girdi ve kapıyı sert bir şekilde kapadı. Çatılmış kaşlarım biraz daha çatıldı ve odasının kapısını tıklattım. "Efendim?" dedi Duru ama sesi titrek geliyordu. "Kapıyı aç, güzelim." dedim sakince ve bekledim.

Birkaç saniye sonra kapı açıldı ve karşıma başını yere düşürmüş, sarı saçları öne düşmüş kardeşim çıktı. İçeri girdim ve kapıyı kapadım. Tam ağzımı açıp ne olduğunu soracakken, Duru kollarını iki yana açtı ve başını kaldırdı. Kahverengi gözleri hafifçe kızarmış, dudakları titriyordu.

Hemen ona sarıldım. Kafasını göğsüme yasladı ve ağlamaya başladı. Hıçkırıklarıyla birlikte ikimiz de sarsılıyorduk. "Neyin var, güzelim benim?" dedim sarı saçlarını okşarken. "Annem," dedi, elim istemsiz bir biçimde durdu. "O, o çok üzgün, abi. Her gece, hem de her gece onun ağlamasını dinliyorum. Yan odada kendine eziyet ediyor, üzüyor. Bunu duyabiliyorum, babama lanetler okuyuşunu, onu ailesinden uzaklaştırdığı için ne kadar kızgın oluşunu duyuyorum. Ben... Ben annem için çok üzülüyorum, abi." dedi ve daha da sıkı sarıldı bana.

"Şşş," dedim ve saçlarını okşamaya devam ettim. "Tamam, abicim. Geçecek, hepsi geçecek." Oysa onu mu yoksa kendimi mi ikna etmeye çalışıyordum emin değildim. Üstelik o Faruk Mercan'ı öldürmek istiyordum.

"Sen, annemi hatırlıyor musun, abi?" dedi bana, hâlâ göğsüme yaşlanmıştı. "Ben onu unuttum, abi. Her gün sesini duymasam yaşadığını unutacağım neredeyse."

Bu Sefer Farklı Olacak (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin