ILIK SU

21 3 0
                                    

-MELODY-

"Ben geldimm! Muhteşem günün sabahından günaydınlar!!" "Günaydın bebek!"

Sabah erkenden kalkıp duşumu aldım, her şeyimi hazırladım ve Evelina'ya geldim. Yine çok güzel görünüyordu. Giyim tarzını her zaman çok beğenmişimdir. Bazı yerlerinde yırtıklar olan kotunun paçalarını katlamış üzerine kısa bir badi ve beline bağladığı kareli gömlek ve olmazsa olmazımız converseleri ile gayet iyi duruyordu. Ah tabi birde o kıvırcık saçları. Bayılıyorum kıvırcık saça. Basit bi topuz yapmış ama o bile çok hoş görünüyordu. Ben mi? Beyaz salaş bi gömlek, altına kot şort ve belime salaş bir hırka. Benzer giyinmemize rağmen Eve benden bir adım öndeydi. Kötü giyindiğimi düşünmüyorum ama şu salaşlıktan bir türlü kurtulamıyorum. Sabahın köründe evden çıktığımda zamanlarda böyle olur. Eve gelip saçlarımla ve hırkamın duruşuyla biraz oynadıktan ve bende onun dudaklarında bitirdiği bir adet kırmızı ruju azalttıktan sonra evden çıktık. Buluşma saatine yarım saat vardı ve bize fazlasıyla yetiyordu. Bir kafeden kurabiye çörek tarzı şeyler aldıktan sonra kulube geçtik.

"Duyuyor musun?" "Neyi?" "Sesi." "Ne sesi" "Bateri sesi." "Ne baterisi." "Salak demo! Ne baterisi olabilir!" "Kahretsin! Geç mi kaldık? Başlamışlar mı?" Ben mal mal olduğum yerde zıplarken Eve çoktan gözden kaybolmuştu. Hemen koşturmaya başladım. "O da şimdi gelir telefon görüşmesi yapıyor kapının önünde" Eve sevimli bir gülümsemeyle çocuklarla konuşuyordu. Nefes nefese yanlarına daldım. "Ben üzgünüm! Daha vakit var sandık ve bize yiyecek bişeyler almak için kafeye girdik ve sanırım biraz oyalandık çünkü İkimizde neyli kek alacağımızı seçemedik ve sonra hemen geldik ama bi duyduk ki bateri sesi sonra Eve beni kapıda bırakıp girdi içeri ben hemen koştum işte çocuklar bi daha.." "Sen cümlelerine nokta koymaz mısın?" Bu Walter'dı. "He?" "Onun noktalama işaretleriyle biraz problemi varda. Ben alıştım sizde zamanla alışırsınız ama biliyorum düzeltilmesi gerek." "Hahahahah" Tanrım bu ne iğrenç bir ses. Helyum gazı çeksem böyle bir ses çıkartamam. "Alışmak mı? Hahah neye alışıyorsunuz, pardon? Bence alışmasanız iyi edersiniz sadece saçma sapan bir yarışma. Yarışma olacak bitecek ve birbirinizin diksiyon özelliklerine alışmanızı gerektirecek bir durum yok ortada." Şu tablodan sonra doğallığım için tanrıya teşekkür ettim. Bu arada aklıma çocuklarla ilk konuştuğumuz gün alışmam gerektiğini düşündüğüm gelmişti ve bu kız her kimse haklı çıkmasını isteyip istemediğimi bilmiyordum. "Maicey gitmen gerektiğini biliyorsun değil mi? Yoksa yine bir sürü laf yemeyi mi düşünüyorsun?" Ah ilkokulda Maicey diye bir sıra arkadaşım vardı. Arkadaşlığımızın son durumunu açıklıyorum; birbirimizin ellerinde birer tutam saç ve tırnaklarımızda birbirimizin suratını ve kollarını tırmaladığımız için biraz kan. "Ah sevgili Walter bakıyorum da sevgili yaptıktan sonra pek bi' havaya girdin." Çocukların üçü birden Maicey diye kükreyince ağzında ciyak ciyak bir şeyler geveleyerek gitti. Ben hala ve hala nefes nefese milletin yüzüne bakıyordum. "Bu da neydi?" Soran Evelina'ydı. Dylan gerçekten önemsiz olduğu hakkında bir şeyler söyledi ve konu kapandı. "Şey ben biraz su alabilir miyim? Koşunca ve hızlı hızlı konuşunca.." Lafım yine bölündü ve gülmeye başladılar. "Hey tamam ufaklık şöyle otur ve sakinleş biraz." Ufaklık? Ahbap bana mı ufaklık diyorsun? Ama Dylan söyleyince insanın ufaklık olası geliyor be! "İşte ılık su boğazların yanmıştır iyi gelir." Ahh Dylan James Foster!! Nasıl huzur verici bir ses tonu bu! "Çok teşekkür ederim." O sırada Walter ve Eve hararetli bir sohbete girmişlerdi bile ve Julian ise.. Hey bir dakika. Geldiğimizden beri hiç konuşmamıştı. Böyle bir rezillik çıkartmasaydım konuşurdu belkide.

Ha? Ne? Tanrım. Bana mı bakıyor? Bakıyor mu? Şuan Eve'e ihtiyacım var. Yani Dylan'a soramam değil mi? Bakıyor sanırım. Benimde ona baktığımı görüyor ve çevirmiyor kafasını. Tanrım ne yapmalıyım!

En güzeli olduğunu düşünerek gülümsedim. Ve o gülümsemedi! Ya da herhangi bir şey! Bakmaya devam ediyor! Tabi ya bende ki bu şansla zaten! Çocuğun gözü dalmış işte kesin ben değilim etrafımdaki bir şeydir.

Ve gülümsemesi beni her zamanki paranoyak düşüncelerimden arındırdı. Yapma, böyle gülümsersen benim Sahra Çölü'nde yenen dondurmadan farkım kalmaz kii. Derken bir anda bagetleri baterisine vurmaya başladı ve ben dışarıdan duyan birisine içeride cinayet işleniyor düşüncesi verecek bir çığlıkla bir bardak suyu üzerime ve Dylan'ın üzerine boca ettim. Lanet olsun. Bugün fazla uzun sürecekti.

-JULIAN-

Imm kızlar fena değildi. Bence dans edebilirler ve birlikte bir uyum sağlayabiliriz. Ama, tanrım o çığlıkta neydi öyle, biraz uğraştıracaklar gibi duruyor. Tamam mükemmel bir gülümsemem olabilir ama bu kadar da hipnoz edebildiğimi bilmiyordum. "Hadi başlayalım." Herkes bi anda harekete geçti. Dylan ve Walter gitarlarını aldılar. "Öncelikle biz sizinde bildiğiniz bir parça çalalım, dansınızı edin karşılıklı olarak yapabildiklerimizi görelim daha sonrada kendi bestelerimizden birini çalıp birlikte neler yapabildiğimize bir bakarız ona göre size bir koreografi hazırlarız. Tamam mıdır?" Herkes Walter'ı onayladı ve Maroon 5 - Makes Me Wonder da karar kıldık.

Huh yorucuydu ama kesinlikle buna deydi. Melody'nin her notaya sergilediği farklı bir hareket vardı ve o vücut hatları dans için yaratılmış. Tabi ki Eveline'de çok iyiydi ama Melody bir farklı. Farklı bir yönü var ve beni bir şekilde çekiyor. Yani sanırım. Ah her neyse beni ilgilendirmez değil mi? Yarışma biter ve bir daha görüşmeyiz ne bekliyorum ki?


Hadi ama o yıldıza dokunun ve yorumlarınız bizim için çok önemli fikirlerinizi bilmeli ve ona göre hareket etmeliyiz. Sevgiler :)xx

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yüksek NotalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin