Keşke zamanda geriye gidip o anı tekrar yaşayabilseydim. Keşke o gün yanıma gelip benimle konuştuğunda ismini sorsaydım. O ismin benim için bu kadar büyük bir anlama gelebileceğini o zamanlar tahmin edemezdim. 3 sene boyunca ben o konuştuğum çocuğu aradım ve öğrendim ki o aslında senmişsin. Acaba sen de o konuşmamızı, yanıma gelişini hatırlıyor musundur? Seni 3 kez gördüm. Üçünde de beni etkilemeyi başardın. 3 kez 3 ayrı kişi olarak etkiledin beni. İlk iki görüşümde senin sen olduğunu bilmiyordum bile. Üçüncüsünde kim olduğunu öğrendim ve bir daha da asla unutmadım. O zaman bende parçalar oturmaya başladı. O 3 ayrı kişi zannetiğim aslında her zaman tek bir kişiymiş. O senmişsin. Her zaman zihnimin karanlıklarında sen varmışsın. Ve şimdi de aydınlığa çıktın. Zihnimin karanlık taraflarına aydınlığı getirdin. Sen, zihnime güneş ışığı oldun. Bu zamana kadar hep kaderimmişsin ve ben bu zamana kadar kaderimin hep bir başkası olduğunu düşünmüştüm seni göremeyecek kadar kördüm o zamanlar. Ama şimdi seni görüyorum, baktığım her yerdesin. Aklımda sürekli senin görüntülerin adeta birer fotoğraf karesiymişçesine dolaşıyor. Her gözgöze geldiğimizde ruhundan birer parçayı benim ruhuma bağlamışsın bu kadar zaman boyunca. Bunu o kadar sessiz yapmışsın ki ben bile yeni yeni fark ediyorum. Seni kör olmakla suçlarken aslında benim ne kadar kör olduğumu görüyorum. Seni sessizlikle suçlarken aslında benim ne kadar sessiz olduğumu görüyorum. Keşke biraz daha farkında olsaydın her şeyin. Bana her baktığında benim senin gözlerine nasıl baktığımı anlayamadın mı cidden? Ruhumda kopan fırtınalar gözlerime yansımadı mı? Yoksa sen mi bütün bunları göremeyecek kadar kördün? Hangi seçenek bilmiyorum ama keşke fark etseydin. Gözlerine baktığımda her seferinde içimi titretiyorsun, kalbim bir hız treni gibi hızla çarpıyor. Ellerim hiç titremediği kadar çok titriyor. Vücudumun kontrolünü kaybediyorum. Karşında mumun ateşte eridiği gibi eriyorum adeta. Ve bir zaman makinesi icat etmek istiyorum seninle o ilk tanıştığımız ana geri dönebilmek için. O sınıfa tekrardan gitsem, o insanlarla tekrar konuşsam ve sen bana yeniden en baştan seslensen keşke. Sen benim ismimi söylediğinde keşke ben de senin ismini sorsaydım da 3 sene boşunca aramak zorunda kalmasaydım. O gün senin ismini sormayı akıl edebilseydim şuan olduğumuz durumun her halükarda çok daha üstünde olacaktık hatta belki de geçen seneye göre bile daha yakın olurduk. Çok pişmanım seninle kaçırdığım her şey için. Beni her denediğinde seni hayal kırıklığına uğratmış olmaktan nefret ediyorum. Ve ben de senin tarafından aynılarını yaşadım ama ben de dengesizin teki olduğum için sana kızma hakkım yok. Dengesiz de değilim aslında sadece gerçekten seni görünce elim ayağıma dolanıyor ve ne yaptığımı bilmiyorum. Çok gergin olduğum için o an hiç düşünmeden hareket ediyorum ve bir şekilde ayağıma gelen fırsatları hep tepiyorum. Ayağıma gelen fırsatları her zaman tepsem de seni ne kadar çok sevdiğimi bilmeni isterim. Böyle davranmamın sebebi de zaten seni çok sevmemden. Seni görünce ne yapacağımı şaşırıyorum bana aklımı ve mantığımı kaybettiriyorsun. Daha önceleri seninle nasıl düzgünce konuşabilmişim şaşıyorum. Keşke eskisi gibi olsaydık. Keşke bir zaman makinem olsaydı ve her şeyi geriye alıp o ilk tanıştığımız güne dönebilseydim. Yine seni bulurdum, yine seni isterdim. Seni gördüğümü unutmuş olabilirim ama seni her görüşümde beni etkilemelerini asla unutmam, unutamam. Bende bıraktığın bu etkileri keşke sen de bilebilseydin yönetmenim. Keşke başkalarının gördüğünü sen de görebilseydin... Yönetmeni senaristinin onun karşısında eridiğini nasıl görmez?8 ay boyunca seni sevmekten bile kaçmıştım ve kendimi neredeyse sana aşık olacakken buldum. Adeta bir okyanusun ortasında bir kaya parçasına tutunup boğulmamaya çalışıyorum ama nafile. 8 aydır kaçtığım hisleri kabullendim ve artık farkındayım. Farkındalığım daha iyi hissetmemi ve olası bir aşık olma durumunda bunu daha kolay kabullenmemi sağladı ama üzüldüğüm an bunu istemiyorum ben bencil birisiyim artık kimse için kendimi feda edemem. Onun için dünyayı karşıma alacağım adamı karşıma aldım ben. Daha ne beni üzebilir derken büyük konuşmamak gerekiyormuş bunu anladım. Üzebiliyormuş çünkü. Belki üzdüğü kadar rahatlatıp mutlu etti, konuştuğumuz zamanlarda beni cenette çıkardı ama konuşmadığımız zamanlar tam bir cehennem. Neyine tutulduğumu her geçen gün biraz daha anlamamı sağlıyor. Vazgeçmeye çalıştım belki 50 kez belki de 60 ama olmadı. Sonunda kabullendim sevgimi bir süre iyi geldi ama iyi gelmediği zamanları ne yapacağız? Üzüldüğüm zamanları öylece silip atayım mı? Kendime bu kötülüğü yapayım mı cidden bu mudur istediğiniz? Her yerde bağırıyorum seni sevdiğimi ama bir tek sana haykıramıyorum. Korktum. Kaybetmekten, sensizlikten, kaderin tekerrür etmesinden korktum. Cesaretimi başkalarına harcadım ve korkak biçimde karşına çıktım. Güvenimi başkalarında harcadığım için güvenim de kalmamıştı ya. Güvenip sana yaslanmaktan ve yine yaslandığım dağların gözümün önünde parçalanmasından korktum. Korktum, hem de çok. Sonra korkumu da kabullendim ama bu hâlâ korktuğum gerçeğini değiştirmiyor. Hâlâ seni kaybetmekten çok korkuyorum ama adım atmam lazım. Okul bitiyor göremeyeceğim seni, ben sensiz ne yaparım? 2 dakika göremeyince kafayı yiyorum 3 ay ne demek... Keşke görsen gün ışığım keşke görsen bu hallerimi...
...
Selam arkadaşlar! Farklı bir şey yapmak istedim sadece...