"Baba, iyiyim. Lütfen artık rahat bırak beni."
"Ama oğlum doktor dedi ki iyi dinlensin--"
"Baba lütfen..."
Bay Kim oğlunun lafını kesmesiyle derin bir iç çekip düzelttiği yastığı bırakıp doğruldu. Oğlunun asık yüzü onu mutsuz etse de umursamamaya çalıştı. Onu bu halde evine tek başına gönderemezdi ya?
"Tamam ama bir şey istersen hemen beni çağır." dediğinde Taehyung hiç babasına bakmadan başını aşağı yukarı sallayarak onayladı. Bay Kim ise dudaklarını birbirine bastırıp odanın çıkışına yöneldi. Bu sırada da hemen kapının yanına yaslanmış olan Vantae'ye kısa bir bakış atıp gülümsedi ve odadan çıktı.
Taehyung, bir kolundaki alçıda gezdirdi parmaklarını. İkizinin varlığı onu geriyordu. Hastanede olduğu gibi şimdi de gözleri üzerindeydi ve bu onu geriyordu.
"Üzgünüm..." dedi Taehyung bakışlarını hala kolundaki alçıda gezdirirken. Vantae ise neden üzgün olduğunu söylediğini bilmediği için sorgularcasına kaşlarını hafifçe çatarak "Neden?" diye sordu.
"Çünkü düzenini bozmuş gibi oldum. Biliyorsun, eve gitmek istedim ama babam izin vermeyince--" diye konuşan Taehyung ile Vantae kendini tutmadan "Ciddi misin sen?!" diye sinirle sözünü kesti ikizinin. Taehyung ise bu ani çıkışı beklemediği için bakışlarını Vantae'ye çevirdi. Gördüğü sinirli yüz ise dudaklarını birbirine bastırmasını sağladı.
"Anlamıyorsun değil mi? Ya da hala bir şeyleri anlamak istemiyorsun değil mi?" diyerek birkaç adım attı yatakta yarı uzanır şekilde duran bedene ama çok yaklaşmadan durup tam gözlerinin içine baktı ikizinin.
"Taehyung neden anlamak istemiyorsun?" dedi üzgünce omuzları düşerken. Taehyung ise alt dudağını ağzının içine almış sessizlik içerisinde ikizine bakıyordu. Ne demeliydi? Ne duymak istiyordu ki Vantae?
"Ben o gün bir şeyleri değiştirmek için seninle konuştum. Anlattım bir şeyleri. Yıllar önce senden beklediğim adımı ben attım ama sen... Sen adımıma karşılık vermek yerine gidip sikik bir yarışa katılıp kendini yaraladın!"
Durdu. Sinirden hızlanan nefeslerini kontrol etmek için durdu Vantae. Gözleri ikizinin hafiften dolmaya başlayan gözlerinin içine bakıyor ve bir şey söylemesini bekliyordu. Beklediği gibi olmadı. Taehyung alt dudağına dişleriyle işgence ederken sessiz kalmaya devam etti. Bu yüzdendir ki daha fazla bakmadı ona Vantae. Göz temasını keserek gözlerini tavana dikti birkaç saniye. Sonra da başını aşağı yukarı sallayıp yüzüne yerleşen buruk gülümsemeyle başını yere eğdi.
"Pekala..." dedi başını bir süre yerde tutarken. Sonra da başını kaldırıp tekrar ikizinin gözlerine baktı ve devam etti sözlerine. "Senden rahatsız olmuyorum. Burası her ne kadar zamanında terk etsen de senin evin, senin odan. Bu yüzden rahat ol."
Son sözleri bunlar oldu. Hızlıca arkasını dönüp odanın çıkışına yöneldi. Bu sırada gözlerine hücum eden yaşları da hissediyor ama umursamıyordu. Kapıdan çıktığında karşılaştığı beden onun birkaç saniye durmasını sağladı. Jeongguk ise yarım yamalak duyduğu şeyler yüzünden dudaklarını birbirine bastırarak Vantae'ye baktı. Vantae de onun bu haline buruk bir tebessüm ederek yanından geçip gitti.
Jeongguk yanından geçip giden beden ile derin bir nefes alıp verdi. Aralarına girmek istemese de bu durumlarına üzülüyordu. Hele ki Taehyung'un sürekli kendini suçlama çabasına çok üzülüryordu ama dediği gibi, aralarına girmek pek doğru olmazdı. En azından şimdilik.
Adımlarını hafif aralıklı olan kapıya doğru attı Jeongguk. Tam kapının önünde durduğunda ise kulaklarına ulaşan burun çekme sesi ile durdu. Ağlıyor muydu o?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Fine With Me | TAEKOOK
Fanfiction"Benim kaybetmekten korktuğum bir şeyim yok. Çünkü ben her şeyimi çoktan kaybettim..." Başlangıç tarihi: 06.06.2023 Bitiş tarihi: 06.07.2023 Texting/düzyazı