"Elanor, Elanor kalk hadi!" Uzaktan gelen seslerle gözlerim yavaş yavaş açılmaya başladı ama hala kendime gelebilmiş değildim.
"Elanor ben her defasında seninle böyle uğraşacak mıyım? Bıktım gerçekten. Kalk artık Elanor Lori!"
Gözlerimi tamamen açtığımda karşımda Larin'i gördüm. "Efendim Larin ne oluyor sabah sabah?" diye sordum.
Gece geç saatlere kadar uyanık kalmıştım çünkü vaktimin çoğunu dışarıyı izlemeye ve kitap okumaya harcamıştım. Üstelik saat daha sabah 7'ye geliyordu ve bu da benim henüz 3 saat uyuduğumu gösteriyordu."Lord ve Leydi Darisa sizi ziyarete geliyorlar. Az önce çalışanlardan duydum ve seni uyandırmaya geldim ama senin uyanasın yok gibi." dedi.
Dedikleri beni heyecanlandırmıştı çünkü kraliçe yani annem uzun zamandır saraya ziyaretçi kabul etmiyordu. Kabul etmesinin önemli bir sebebi olmalıydı ve ben bunu çok merak etmiştim. Hemen hazırlanmam lazımdı. Lord ve Leydi'nin adını daha önce de duymuştum ve son derce saygın kişiler olduğu herkes tarafından bilinirdi.
"Hemen hazırlanmam lazım Larin. Çok heyecanlandım şimdiden." dedim. Larin heyecanıma anlam verememiş gibi duruyordu ama üstelemedi.
"Ben kızları çağırayım ve seni hazırlayalım." Larin'i onayladım ve dolabıma yöneldim. İçlerinden pembe tüllü ve taşlı oldukça zarif duran bu elbiseyi seçtim ve kenara ayırdım.
Elbisemin renginden ve yine üzerinde taşlar bulunan topuklu ayakkabılarımı da kenara koydum ve kızları bekledim. Kısa süre sonra içeri geldiklerinde önce korse giydirdiler ve sonra da elbiseyi giydirdiler.
İkisinin de ipleri sıkılınca fazla sıkı olmuştu fakat yapacak bir şey yoktu. Hizmetli kızlardan biri de ayakkabımı giydirdikten sonra saçım ve makyajım yapılmak üzere sandalyeye oturtuldum.
Saçım ve makyajım kısa sürede yapıldıktan sonra odamdan çıktım ve yemek salonuna doğru inmeye başladım.
Arkamdaysa yine Larin vardı. Kendisi hem arkadaşım hem de benim sağ kolumdu. Neredeyse ona danışmadan karar veremez olmuştum.
Yemek salonuna geldiğimde kimse burada değildi oturma salonuna geldiğimde kapıda ki yardımcı benim için kapıyı açtı. Herkes içerideydi. Eğilerek onlara selam verdim ve yavaşça koltuğa oturdum. "Anne misafirimiz varmış?" dedim. Bana bir şeyler demesini ummuştum ama cevap vermedi ve çayını yudumlamaya devam etti.
Kafamı odadakilere çevirdim babam gazetesini okuyup çayını yudumlarken abilerimden biri dışarı bakıyordu.
Diğer abime baktığımda bana göz kırptı ve gülümsedi. "Prenses hazretleri bugün nasıllar acaba?" diye sorunca kıkırdadım. "Çok iyiyim prensim. Ya siz nasılsınız?" diye sordum. Abim çoğu sabah bana bu soruyu sorardı. Bu artık bizim için bir rutin haline gelmişti. "Siz iyiyseniz bende iyiyim prensesim." dedi ve tekrar gülümsedi.
İçeride gözlerimi gezdirdim ve önüme döndüm. Bu sırada annem konuşmaya başladı." Lord ve Leydi Darisa saat tam 12'de burada olacaklar. En ufak bir saygısızlık istemiyorum. Kimse gereği olmadıkça konuşmayacak soru yöneltilmediği taktirde hiçbir şeye cevap verilmeyecek. Anlıyorsunuz beni değil mi?" diyerek konuşmasını sonlandırdı annem.
Bu konuşması ben ve abilerimeydi. Hepimiz onu onayladıktan sonra yemek salonuna geçtik. Bu sırada annem yeniden konuşmaya başlamıştı. "Elanor en çok sen dikkat edeceksin; ağzından çıkan her bir kelimeye ve cümleye. Yeri gelince kibar yeri gelince kibirli yeri gelince mütevazı ve sevecen olacaksın. Tam bir hanımefendi gibi davranacaksın. Bu bir rica değil emirdir Elanor Lori!" Annemin neden böyle bir uyarıda bulunduğunu anlamamıştım ama soru sorsam da cevap vermeyeceği için bir şey sormadım.
Yemekten sonra biraz bahçede dolaşmak için kısa bir süreliğine izin aldım ve kitabımla birlikte bahçeye indim. Kitabımı açıp kaldığım yerden okumaya başladım.Bi süre sonra gözlerim kapanmaya başlamıştı.
Hafifçe sıçrayarak gözlerimi açtım. Ne ara uyukladığımı bilmiyordum. Hızlıca saraya girdim ve hemen saate baktım. Daha vardı ve ben gideli sadece yarım saat olmuştu.
"Erkencisin kardeşim?" diyen abime cevap vermek yerine hafifçe gülümsedim ve yavaşça odama çekildim. Kalan vaktimin tamamını odamdaki balkonda oturarak geçirdim ve son birkaç dakika kala aşağı indim.
Ailecek oturma odamızda misafirlerimizi beklerken annem çok stresli babam ise herzaman ki gibi gözüküyordu.
Elindeki yelpazesini sürekli sallayıp duran annem salon kapısının tıklatılmasıyla bir anda kendine çekidüzen verdi ve sanki az önce stresten boncuk boncuk terleyen o değilmiş gibi öyle bir tavır takındı ki... Gözlerimle görmesem az önce delicesine stresli olduğuna inanmazdım.
Muhafızlar içeri girdi ve Lord ve Leydi'nin geldiğini bildirdiler. Onların ardından Lord ve Leydi girdi ve Kral ve Kraliçe'nin önünde saygıyla eğildiler. Ardından güzel bir selamlaşmadan sonra erkekler çoktan politikalardan, yeni gündemlerden, ve daha birçok şeyden konuşmaya başladılar. Kraliçe,Leydi ve ben ise koltuklarda oturmuş çaylarımızı yudumlayarak sohbet ediyorduk. Daha doğrusu onlar sohbet ediyor bense dinliyormuş gibi yapıyordum.
Bir süre sonra annemin Leydi'nin kulağına doğru fısıldadığını duydum ve bir iki saniye öylece durup kalktılar. Buna bir anlam veremesemde onların yanına gitmemem gerketiğini annemin fazlasıyla tehtitkâr bakışlarından anlamıştım.
Fakat içimde ki karşı koyamadığım o ses onların yanına gitmelerini söylüyordu. Bunu şuan o kadar çok arzuluyordum ki ayaklarım ve ellerimin uyuştuğunu hissediyordum. Bu sese karşı koyamayarak bi anda ayaklandım ve bahçeye gitmeye karar verdim.
Muhtemelen bahçede ki kimsenin kullanmadığı ve bu yüzden ben hariç neredeyse herkesin unuttuğu o kısımdalardı. Annem eğer önemli bir şey konuşulacaksa orada konuşmayı severdi çünkü kimse orada öyle önemli konuların konuşulacağını bilemezdi. Bunu babamın bile bilip bilmediğini bilmiyordum.
Annem genelde çiçekleriyle ilgilenir konuğuyla ise normal bir sohbet ediyormuş gibi yapardı. Çok akılıcaydı.
"Kral'la konuştun mu. Ne düşünüyor bu konu hakkında?"dedi.Hangi Kral'dı bu? Babam olduğunu hiç sanmıyordum.Leydi'den cevap gecikmedi. "Konuştum ama pek sıcak bakmadı." dedi Leydi. Fakat annemin sert bakışlarını görünce devam etti konuşmasına.
"Sizin dediklerinizi birebir ilettim. Ve olumsuz bir cevap gelirse demem gerekenleri de dedim. Son dediklerimden sonra fazla sinirlendi ve beni dışarı çıkarttı. O akşam üstü yeniden odasına gittiğimde biraz daha olumlu bakıyordu bu fikire. Bana onunla, sizinle ve olucaklarla alakalı sorular yöneltti. Kısacası efendim bence bu iş kesinlikle oldu!" dedi.
Son cümlesi o kadar sevinçli ve heyecanlı çıkmıştı ki...Annem yerinden yavaşça kalktı ve o da aynı sevinçle konuştu" O zaman acele etmeliyiz. Yapılıcak bir düğümüz var!"
Bittiii!!!!
Bu benim ilk kitabım ve çok heyecanlıyım. Bir dizi bitirdikten sonra aklıma geldi yazmaya başladım.
Umarım beğenirsiniz <3Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınnn.
Ve beni de takip ederseniz çok mutlu olurumÖpücüklerrr😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Diyar
Teen FictionElanor, Ayusa Krallığının prensesi Kamir, Madu Krallığının kralı. Birbirine düşman iki krallık. Biri barış içinde yaşarken diğeri sefil ve kötü bir bataklıkta yaşıyordu. Ya da insanlar öyle sanıyordu. "Sen hiçbirşeyi bilmiyorsun! Bildiğini sanıyors...