Dışarıdan gelen tıkırtılarla gözlerimi araladım. Tam yataktan kalkmıştım ki kapım açıldı ve içeriye önce annem sonra Larin ve tanımadığım birçok kişi girdi.
Arkadan da birkaç kişi bir sürü elbisenin asılı olduğu tekerlekli bir askılıkla içeri girdiler. "Ah tanrım sen daha uyanmadın mı?!" dedi annem. Tam ağzımı açmıştım ki annem elindeki yelpazesini sallayarak diğerlerine döndü.
Daha dikkatli bakınca o asılı olan şeylerin elbise değil gelinlik olduğunu anlamıştım. Bir anda gözlerim doldu, elim ayağım titredi.
Ne dersem diyeyim annemin beni dinlemeyeceğini biliyordum. Hiçbir zaman dinlememişti. Benim kararlarımın ya da fikirlerimin onun gözünde bir değeri yoktu. Tek doğru onun dediğiydi, onun yaptığıydı.
Larin hissetmiş gibi yanıma geldi ve elini koluma koydu ve destek verircesine hafifçe sıktı. Ona hafifçe gülümsedim ve annemin yanına gittim. "Anne bunlar ne? Neler oluyor?"diye sordum ama ne olduğunu çok iyi biliyordum. "Gelinlik provaları tatlım."dedi.
Bütün bunlar canımı yakıyordu. Evlenmek istemiyordum ancak bir gün aşık olursam, gerçekten seversem evlenirdim. Fakat bu adamı ne tanıyordum, ne de daha önce görmüştüm. Üstelik onun krallığının nasıl bir yer olduğunu biliyordum ve bu beni fazlasıyla korkutuyordu.
Ben böyle düşünürken onun düşündüklerini tahmin bile etmek istemiyordum. Muhtemelen benden nefret ediyordu.
Adımın seslenilmesiyle düşüncelerime ara verdim ve bana seslenen kişiyen döndüm. Tanımıyordum. "Efendim isterseniz gelinliklere bakmaya başlayabiliriz."dedi.
Derince soluklandım ve gelinliklere doğru yöneldim. Bir sürü gelinlik vardı. Bu da demek oluyordu ki annem en iyisini bulana dek hepsini bana deneticekti.
Yavaşça bakınmaya başladım. Bu karar artık verilmişti ve kabullenmekten başka yapabileceğim birşey yoktu.
Parmaklarım yavaşça beyaz kumaşlarda gezinirken yüzümde hafif bir gülümseme oluştu. Küçükken sadece bir gelin olmayı hayal ederdim. Büyüdükçe düşüncelerim değişmişti fakat bu an yine de bana küçük bir mutluluk vermişti.
Gelinliklere bakmaya öyle odaklanmıştım ki içeri giren Leydi Darissa'yı fark etmemiştim. Kısa bir selamlaşmadan sonra onlarda gelinliklere bakmaya başladılar. Beğendikleri gelinlikleri ise denemem için kenara ayırıyorlardı.
Fazlasıyla sıkıcı, bir o kadar uzun bir süre sonra seçilen gelinlikleri denemeye başlamıştım. Fakat hiçbiri içime sinmemişti. Tekrardan askıda ki gelinliklere bakarken gözüme içlerinden biri çarptı. O kadar hoş, zarif ve güzeldi ki...
Düşük omuz ve taş işlemeli kolları, dekolteli taş işlemeli yakası vardı. Taş işlemeleri belli bir yere kadar gidiyordu ve sonrasında kabarık tülleri başlıyordu.
Upuzun bir kuyruğu vardı ve kabarık tüller orada da vardı. O kadar güzel ve zarif duruyordu ki hizmetlilerden birine benim için kenara ayırmasını söyledim.Anneme bakıp onay istediğimde basını salladı. Beğendiğim gelinlikleri beğenmeyip askıya geri astırmıştı ama belli ki kendisi bu gelinliği beğenmişti.
Gelinliği giyinip dışarı çıktım ve direkt aynaya doğru gittim. Sanki benim için yapılmış gibiydi, muhteşemdi. Hepsi beni beğeniyle süzdü. "Çok güzel oldunuz efendim." dedi gelinlikleri getiren kızlardan biri. Ona hafifçe tebessüm ettim. Anneme döndüğümde "Tamadır gelinik bu. Çok güzel ve çok zarif." dedi. Tekrardan içeri geçtiğimde gelinliği çıkardım ve üstümü tekarardan giyindim.
Gelen kızlar toplanmaya başladı, annem
ve Leydi Darissa ise çoktan gitmişlerdi. Larin'e döndüm ve "Benimle gel." dedim.
Birlikte bahçeye indik ve yürümeye başladık. Onunla konuşmak istiyordum. Fazla stresliydim. Sol parmağımda ki yüzükle oynamaya başladım."Çok korkuyorum Larin. Bir yandan merakta ediyorum sonuçta bu evlilik olucak o kesinleşti ama korkularımın önüne geçemiyorum. Her zaman merakı baskın çıkan ben bu sefer korkularıma yeniliyorum. Haksız da değilim bunu biliyorum hiç görmediğim tanımadığım biriyle evlenicem üstelik bu kişi Madu Krallığının Kralı ve kötülüğüyle nam salmış biri. Sadece bir kere bile onu görmüş olsaydım belki korkularım giderdi emin değilim. Annemin beni bir çıkar uğruna evlendirmesi canımı acıtıyor. Bu olanları belki ben fazlasıyla kafamda büyütüyorum bilmiyorum Larin. Lütfen bana bişeyler söyle. Buna şuan o kadar ihtiyacım var ki..."
Gözyaşlarım durmadan akıyordu, ben sildikçe yenisi ekleniyordu. Larine içimi dökmek beni sandığımdan daha çok rahatlatmıştı. Larin ellerimi tuttu ve komuşmaya başladı.
" Senin yerinde kim olsa böyle hissederdi. Kendini boşuna suçlama. Sana seni rahatlatıcak cümlelerim yok çünkü bende endişeliyim. Kraliçenin bir planı var ve bütün bu olanlar onun için. Belki de bilmediğimiz daha neler vardır. Ama düşünsene kral çok güzel bir eş olmuş sana, her istediğini veriyormuş yapıyormuş, bir çocuğunuz olmuş. Hatta bir değil bir sürü senin gibi güzel bir kız onun gibi asil bir oğlan. Orda burda olduğundan daha mutlu olmuşsun. Bu hayatının en iyi kararıymış. Hem bende seninle gelicem. Belki bende bir gün evlenirim. Beni olduğum gibi kabul eden birini bulurum. Birlikte büyürüz, büyütürüz, mutlu oluruz."
Gözleri kızarmıştı onun için zor olsada benim için çocuk konusunu açmıştı. Larin daha önce evlenmişti aradan bir süre geçince fakat Larin hala hamile kalmayınca kadınlar onun sorunlu olduğunu hiçbir zaman da çocuğunun olamayacağını söylemişlerdi. Ve kocası da onu terketmişti. "Umarım öyle olur güzel Larin'im." dedim ve sıkıca sarıldım.
Her ne kadar istenmeyen bir evlilik olsa da kendi içimde ki sorunları evliliğime yansıtmayacaktım mutlu olmaya çalışacaktım üstelik bir ülkeye kraliçe olucaktım. Beni neler bekliyordu bilmiyordum ama şuandan itibaren her şeye hazırdım.
Bittiii!!!
Henüz daha burda çok yeniyim ve destek olursanız çok sevinirim.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum canlarım.
Düşüncelerinizi fikirlerinizi ve önerilerinizi yazabilirsinizzz
Öpücüklerrr😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Diyar
Teen FictionElanor, Ayusa Krallığının prensesi Kamir, Madu Krallığının kralı. Birbirine düşman iki krallık. Biri barış içinde yaşarken diğeri sefil ve kötü bir bataklıkta yaşıyordu. Ya da insanlar öyle sanıyordu. "Sen hiçbirşeyi bilmiyorsun! Bildiğini sanıyors...