sweet november -
good vibes, good life by vex king -
5150 by machine gun kelly -ağzında şarkı mırıldanarak dördüncü koliyi açmak üzere eğildi taehyung. jungkook'un kendisini aldattığını düşündüğü günde sevgilisi ikisi için bir ev almıştı ve her ikiside fazlasıyla yoğun olduklarından anca taşınma fırsatı bulabilmişlerdi. taehyung sıkılıp her yıl taşındığından çok zorlanmamıştı taşınma konusunda fakat yine de jungkook'un teklifi 'ben taşır, yerleştiririm, sen dinlen.' olmuştu. ilk başta cazip bir fikir olarak düşünmüştü ama sonrasında sevgilisiyle romantik anlar yaşama fırsatı daha cazip gelmişti taehyung'a.
kutunun içinde jungkook'un kitaplarıyla karşılaşınca elini ensesine götürdü, ona sormadan bir yere koymayacaktı. o sırada bacağına tırmanan yeontan ve az önce etrafa sıkılan parfüm kokusuna havlayan bam'e gülümsedi. "en tatlı veletler," derken tırmanıp tırmanıp düşen yeontan'ı kucağına aldı. bam'i de almayı denedi fakat o yerde yuvarlanıp havadaki kokuyu yakalamayı tercih etmişti.
"balım koş!" yeontan'ın ağırlığını sol koluna bırakıp sağ dirseğini boyuyla orantılı bar masasına yasladı. bakışlarını üst katta olup telaşla merdivenlerden inen sevgilisine odakladı. "canım, bir şey mi oldu?" gözleri taehyung'un üzerinde oyalandı, hasar almadığını fark ettiğinde rahatlayarak nefesini verdi.
"yoo, birlikte mutfağı düzenleyelim diyecektim, tek başıma sıkılıyorum." konuşurken yeontan'ı yere bırakıp jungkook'un dibinde bitmiş, kollarını boynuna sarmıştı. bu bir bahaneydi, tamamen yılışmak için yer arıyordu. birkaç saniye taehyung'un sarı saçlarında gezindi jungkook'un parmakları, saçlarıyla oynamaya bayılıyordu. "hiç mükemmel saçların olduğunu söylemişler miydi?"
jungkook, taehyung'u öperek "garson ço-" demesini yarıda kesti, şu an duymak isteyeceği son şey garson çocuklardı. ilk ve son kez öpüşür gibi öpüyordu taehyung her seferinde, aşık olduğu kişiyle öpüşmek çok farklıydı ve asla o anın bitmesini istemiyordu. taehyung vücutlarını birbirlerininkine yaslarken sırtına indirdiği elini orada gezdirdi.
jungkook'un eli taehyung'un yüzünde oyalanıyordu. başta aralıksız olan öpüşmeleri bir zamandan sonra aralıklı sürdürdükleri öpücüklere dönüşmüştü. aralarındaki boy farkı çok azdı fakat yine de taehyung bacağını jungkook'un kalçasına dolayıp omzuna yerleştirdiği elinden destek alarak boylarını eşitledi.
dudaklarını zar zor ayırdıklarında, jungkook "başka?" dedi alınlarını birbirine yaslarken. taehyung oyuncu bir şekilde düşünürken aniden aklına gelmişçesine konuştu. "lucas'ın abisi de var tabii." oflayıp puflayarak ondan ayrıldı ve mutfağa ilerledi jungkook, lucas'ın abisi batsın dememek için zor duruyordu.
"sevgiliye oflanmaz salak. hızlı yürümesene ya! cesaret geldi bir şey diyeceğim sana." neredeyse koşarak arkasından ilerlerken ayağıyla jungkook'un kalçasına vurduğunda refleksle arkasına dönüp ona dil çıkaran taehyung'a yalancı bi' şekilde göz devirip kucağına aldı. "kiloma laf edersen arabana bomba koyarım."
mutfağa girdiklerinde sevgilisini ada tezgahın üzerine oturtup kollarıyla iki yanını sardı. "de bir tanem." bu gelen cesaretle aleksitimi olduğunu söyleyeceğini umdu jungkook, hâlâ bay kim'den öğrendiğini söyleyememişti.
"hızlıca söylüyorum, sorgulama tamam mı? seninle tanıştığımdan beri kimseyle flörtleşmedim, sana bir şeyler hissetmeden önce şirketimizdeki fransız çocukla iki gün boyunca mesajlaşmak dışında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
don't get the deal, tk
Fanfictiontaehyung, arkadaşının randevularına gidiyordu. 𝟏𝟎𝟏𝟐𝟑