🤬6🤬

49 6 3
                                    

5 ay sonra

Yüzüne konan öpücüklerle uyandı Jungkook. Gözlerini açtığında karşısında Taeyang'ı görünce kollarını boynuna doladı ve yavaşça başını dudaklarına yasladı. Tutkulu bir şekilde  öpüşüyorlardı.

Uzun süren öpücüğü bitiren Taeyang olmuştu. "Kalk bebeğim senin için kahvaltı hazırlattım." Jungkook yataktan kalkıp üzerini değiştirdi. Taeyang ise sessizce onu izliyordu. Genellikle üstünü giyinirken Taeyang'ın onu izlemesine alışmıştı. İlk başlarda utansa da yavaş yavaş alışmıştı.

"Gidelim." Jungkook'un giyindiğini gören Taeyang yerinden kalkıp Jungkook'un elinden tuttu ve beraber aşağıya indiler. Mutfağa geçip kahvaltılarını etmeye başladılar.

Taeyang kısa sürede kahvaltısını etmişti. "Güzelim sen yemeğe devam et ben giderim." Jungkook bunu söylediğini duyunca hızlıca yerinden kalkıp sevgilisinin yanına gitti. "Olur mu aşkım seni geçirmem gerekiyor." Kolundan tutup kapıya götürdü sevgilisini.

"Akşam çok geç gelir misin?" Bir yandan Taeyang'ın kravatını düzeltiyordu. "Geç kalmamaya çalışacağım güzelim." Dudağının kenarından öptü. "Çok hızlı oldu ama bu." Diye sızlandı Jungkook. Taeyang Jungkook'un beline sardı kollarını. Jungkook ise kollarını Taeyang'ın boynuna sardı. Taeyang dudaklarını dudaklarına bastırdı. Tutkulu bir şekilde oluyordu sevgilisini.

Jungkook pek istemese de ayrıldı sevgilisinden. Taeyang sevgilisinden tamamen ayrılıp kapıya yöneldi. Jungkook ise peşinden gidiyordu. Taeyang kapıdan çıktı ve sevgilisine döndü. Sarıldı ona hiç bırakmak istemezcesine. Jungkookta karşılık verdi ona. Taeyang Jungkook'un boyun girintisine defalarca kez öpücük bıraktı.

Ayrıldılar birbirlerinden. " Seni seviyorum güzelim." Son kez sevgilisinin dudaklarına dudaklarını bastırdı ve oradan ayrıldı. Jungkook ise sadece kendisinin duyabileceği bir şekilde "Ben de seni seviyorum sevgilim." Dedi. Kapıyı kapattı ve günlük işlerini yapmak için odalarına gitti.

"Nerede bu lanet olası cüzdan!!" Diye kendi kendine söyleniyordu. Bir yandan da cüzdanını arıyordu. Her yere bakmisti ama hiçbir yerde yoktu. Bakmadığı tek bir yer vardı. Bodrum katı.

Hemen aşağıya indi. Bodrum katına giden merdivenlerin başına geldi. Yavaş yavaş aşağıya inmeye başladı. Kapıya geldiğinde açmaya çalıştı ama başarılı olamadı kilitliydi burası.

Merdivene adım atacakken içeriden bir ses gelmesiyle donup kaldı. Kendine geldikten sonra kulağını kapıya yasladı. Sesler daha net geliyordu. İnleme sesleriydi bunlar.

Taeyang burada birisini tutuyordu. Ama bir dakika mimar olan birisinin bu tür işlerle ne işi olurdu ki?

İçerideki kişiyle bir şekilde iletişime geçmesi gerekiyordu. Tam ağzını acacakken " Jungkook!! Burada ne işin var!!?!!" Diye kendisine seslenen Taeyang'ın  sesini duymasiyla dondu kaldı.

Yavaşça kapıdan ayrılıp Taeyanga döndü. "T-taeyang b-ben." Taeyang merdivenlerden hızlı bir şekilde inip yanına geldi. Hızlıca kolunu tuttu.

"Buraya gelmemen gerektiğini kaç defa söyledim sana!!" Jungkook'un kolunu çekiştiriyordu. Canını acıttığının farkında bile değildi. Hızlı bir şekilde yukarıya çıkardı onu.

"SANA KAÇ DEFA SÖYLEMEM GEREKİYOR ORAYA GİTME DİYE HAAA!!"

"T-taeyang b-ben"

"KEKELEMEYİ KES!!" sesi çok gür çıkmıştı. Jungkook yerinden sıçradı. Aklına abisiyle kavga ettiği zaman gelmişti.

Yere oturdu. Bacaklarını kendisine çekti. Kollarını bacaklarına sardı ve başını üstüne koydu. Ağlamaya devam etti.

"Ö-özür dilerim. C-cüzdanım k- kaybolmuştu o-onu a-arıyordum s-sadece." Hıçkırarak ağlıyordu. Abisini özlemişti.  Hemde çok özlemisti onu. Ne kadar çok kavga etselerde yine onun yanında biterdi. Ama bu sefer öyle olmamıştı. Dolmuştu Jungkook. İçindeki her şeyi kusmuştu abisine. Pişmandı. Hem de çok pişmandı.

Taeyang yavaşça yere çömelip elini Jungkook'un omzuna koydu. Jungkook tepki vermedi. "Güzelim ben özür dilerim. Bi anda  seni orada görünce kendime engel olamadım."

"Sen kendine engel olamadığın zamanlarda sinirini başkalarından mi çıkartıyorsun?!!" Başı hala daha bacaklarındaydı. Aniden yerinden kalkıp yatak odasına gitti. Kapıyı kilitledi ve kapıya dayandı. Ağlamaya devam etti. Taeyang peşinden gelmişti ve kapıyı açmaya çalışıyordu.

" GİT BAŞIMDAN. İSTEMİYORUM SENİ!!" Avazı çıktığı kadar bağırdı Jungkook. Sesli bir şekilde ağlamaya başladı.

Bağırdıktan sonra Taeyang'ın sesini bir daha duymamıştı. Muhtemelen gitmişti. Yerden kalkıp yatağa yattı ve ağlamaktan ağrıyan gözlerini kapattı.

"Abi" uyanmisti. Yanına baktı. Yoktu. Dışarıya baktı hava tamamen kararmıştı. Yanındaki saate baktı gece yarısıydı. Yataktan kalkıp kapıya yöneldi. Kapıyı açtı ve aşağıya indi.

Salona gittiğinde ayakta olan Taeyang'ı görmeyi beklemiyordu. Yavaş yavaş yanına gitti. Taeyang Jungkook'un geldiğini fark etmemişti. Yavaşça yanına oturdu. Jungkook elini Taeyang'ın elinin üzerine koydu.

Taeyang başını kaldırdı ve şişmiş olan gözlerle Jungkook'a baktı. Jungkook ilk defa Taeyang'ın ağladığını görmüştü. Hem de kendisi için.

Jungkook fazla uzatmamaya karar verip dudaklarını dudaklarına bastırdı. Taeyang direkt karşılık vermeye başlamıştı. Sert bir şekilde öpüyordu  sevgilisini.

Uzun bir süre öyle kaldılar. Ayrıldılar. "Jungkook ben gerçekten özür dilerim." Gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.

"Önemli değil sevgilim boş ver." Taeyang'ın akan yaşlarını silemeye başladı. Bir anda Taeyangın elini tutup kaldırdı ve onu yatak odasına çıkarttı. Yatağa yattılar. Taeyang Jungkook'un beline sarıldı ve uyumaya başladılar.

Don't Leave Me Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin