5

2.3K 96 13
                                    

Oturduğum koltukta bağdaş kurmuş bir şekilde hayatı sorguluyordum. Önümde olan aburcuburlar ve karşımdaki Harry Potter filmi ile depresyona girmiş gibiydim. Filmde her Harry'i gördüğümde aklıma malum kişi geliyordu. Bu benzerlik fazla ama hocam şimdi.

"Piştt civciv, naber?" Bakışlarım yerdeki halıdan Eren'e kaydı.

"İdare eder." Eren tıck tıcklayıp yanıma oturdu.

"Depresyona mı girdin sen yine?" Yine mi ben başka ne zaman depresyona girmiştim ki?

"Yo film izliyorum sadece." Ellerini ben bilmem gibi havaya kaldırdı.

"Sana bir haberim var, belki biliyorsundur ama ginede diyim." Başımı Eren'e çevirip konuşmasını bekledim.

"Şampiyonluk kutlamasında sahaya aslan çıkartcaz, o da Ali Koç'u yicek biliyon mu?" Gözlerine ne alaka gibi baktım.

"E nolmuş?" Dudaklarını büzdü.

"Ne bilim diyim dedim."

-

Başımda oluşan sızıyla ellerimi şakaklarıma götürüp ovmaya başladım. Saatlerdir odamda oturup yaşamaya çalışıyordum. Başımdaki ağrı çoğalırken mutfağa gidip ağrı kesiciyi susuz dudaklarıma yolladım.

"O nasıl boğazından geçiyor öyle?" Bana gülümseyerek bakan Barış'a döndüm. Bunların burda ne işi vardı?

"Siz ne zaman geldiniz?" Biraz düşünüyormuş gibi durup konuşmaya başladı.

"Bilmem birkaç saat oluyor herhalde."
Oha o kadar olmuş mu? Peki Kerem'de burda mı acaba?

Sanane ki. Hii yoookksaaa-

Saçmalama iç ses.

"Anladım." Barış dikkatli bir şekilde beni izliyordu.

"Sende otursana bizle, sohbet falan ederiz." Bu çocuğun amacı neydi şimdi, hayır yani salın beni kardeşim. Eren senide Allah kahretsin, kardeşin bu haldeyken nasıl arkadaşlarını çağırırsın?

"Yok ben biraz rahatsızım. Uyuyacağım biraz, kusura bakmayın." Başını anladım anlamında salladı.

"Geçmiş olsun. Dışarısı sıcak aslında sen niye uzun kollu falan giyindin?"
Ah be barış benim içim -40 derece sen ne diyorsun. Konuşmama izin vermeden yanıma gelip elini anlıma ve yanağıma koydu.

"Noluyo burda?" Mutfak kapısından giren Kerem'le bakışlarım buluştu.

"Ateşine bakıyordum Yaren'in noldu ki?" Kerem bir Barış'a birde yanağımda ki eline bakıyordu kaşları çatık bir şekilde.

"Ateşine elini yanağına koyarak mı bakıyorsun?" Araya girmezsem kavga çıkcak gibi hissettiğim için dudaklarımı araladım.

"Yok aslında anlımada baktıda. Iı ben odama çıkıyım o zaman. İyi eğlenceler size."

Ne diyon kızım?

Ah bir bilsem..

Barış'ın önünden ayrılıp mutfaktan çıktım ve kendimi odaya attım. Sıkıntılı bir nefes verip yatağa oturdum.
Aklıma Kerem'i getirmemeye çalışarak uzandım. Annemler nerde yaa.

Bilmem arasana Yaren.

Mantıklı.

Komidindeki telefonuma uzanıp şifresini girdim ve annemi aradım. Birkaç çalışta açtı.

"Alo anne?" Arkadan gelen hastane seslerini falan takmadım.

"Efendim güzelim?" Hızlı hızlı konuştuğuna göre acelesi vardı.

"Ne zaman geliceksiniz?" Telefonun ucundan bir süre ses gelmedi.

"Yani benim az sonra bir ameliyatım var. O bitince gelirim herhalde. Babanda ne zaman gelir bilmiyorum canım." Oflayıp konuşmaya başladım.

"Peki annem kolay gelsin."

"Saol birtanem." Telefonu yatağa fırlattıp başımı yastığa gömdüm.

Kafamdan geçen bir ton düşünceyle uyuya kalmıştım. Bir süre sonra odamın kapısının açıldığını duydum ve yanıma gelip oturan bir beden hissettim. Birşeyler söylerken saçlarımı okşuyordu. Yanımda öyle bir 10 dakika geçirdi. Ama uyku sersemi olduğum için asla ne dediğini anlamadım. Yanlış duymadıysam yanımdan kalkıp gitmeden önce şunları demişti;

"Benim kalbim senin ellerinde çiçek açtı Yaren'im, bunu sana nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Ama gece seni düşünerek uyuyakalmayı ve sabah aklıma gelenin ilk sen olmasını seviyorum... İçinde sen olan her şeyi çok seviyorum. Kabuslarımı alıp götürüp yerine çok güzel rüyalar bıraktın. İçinde hepsinin sen olduğu."

Bu gelen kişi Kerem'di yada ben bir rüya görüyordum...

Wihihuuuwww offf sonu çok iyi olmadımı amaaa??

Neyse iyi günler dilerim efenimm.

Esinti // Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin