6

12 8 2
                                    

Cüzdanımı kaybedeli bir hafta olmuştu. Tavaf etmediğim yol güzergahı, sormadığım dükkan, bakmadığım kamera görüntüsü kalmamıştı ama bir türlü bulamamıştım. Nerde olabilirdi ki? Birinin çalması veyahut da alması olası ihtimaldi fakat gözümle görmeden herhangi birine iftira atmak çok yanlış olurdu.

Kızlar da bu hafta içinde aralarını düzeltmişti. Şöyle ki Yağmur Gizem için yeni bir oje seti alırken -ki bu bir aylık maaşına mâl olacaktı- Gizem de internetten anime posterleri sipariş etmişti hem de birebir aynılarını. Ben de artık işe geri dönecektim bugün. Bulunduğum şehirde yani İzmir'de Devlet Konservatuvarı'nda gitar bölümünü yani hep istediğim bölümü kazanmıştım. Gündüzleri üst katı kafe geceleri de alt katı kulüp olarak kullanılan bir mekanda gitar çalıyordum. Hayalim bir müzik grubunda veya solo şarkıcı olarak çıkış yapmaktı. Yetenekli olduğumu biliyorum çünkü henüz 5 yaşındayken babama özenip gitar öğrenmiştim. Babam çok iyi gitar çalardı ayrıca besteler de yapardı. Söylediğine göre lisedeyken 5 kişilik müzik grupları varmış. Babam gitaristiymiş grubun. Annemle de müzik sayesinde tanışmışlar. Annem okulun en havalı kızıymış. Varlıklı bir aileden geliyormuş, zenginmiş yani. Birçok erkeği az peşinde koşturmamış. Etrafı bir sürü yakışıklı erkekle çevrili olmasına rağmen hiçbirine yüz vermemiş. Çünkü gönlünde babam varmış o zamanlar. Babam bir marangozun oğluymuş. Pek durumları yokmuş. Dedem KOAHtan ölünce babaannem ve halamla kalmışlar. Babam hem kendini hem de halamı okutmaya çalışmış. Halam liseyi bitirir bitirmez kaçarak evlenmiş sevdiğiyle. Babaannemin de hem dedeme hem de halama üzüntüsü artınca dayanamamış ve ölmüş. O zamanlar müzik ayakta tutmuş babamı. Simit satarak gazete dağıtarak para kazanmaya çalışmış. Biriktirdiği ilk parayla da kendine bir gitar almış.

Annem her zaman babamın azmine hayran kalmış. Sürekli babamın etrafında koşmuş hatta tabiri caizse onu tavlamaya çalışmış. Benim fakir ama gururlu babam da hiç yüz vermemiş. Günler böyle geçerken babam da yavaş yavaş anneme aşık olmuş. Birbirlerine açılmışlar ve sevgili olmuşlar. Babam annemin Mecnunu annem de babamın Leylası olmuş. Çok severmiş annem babamın kendine söylediği şarkıları. Babam da bunu bildiğinden her gece annemin evine gider pencere altında seranat yaparmış. Tıpkı masallardaki bir düğünle evlenmişler. Tarih 19 Mart 1998'i gösterdiğinde ben doğmuşum. Bizim Leyla ile Mecnun için geçim derdi başlayınca araya huzursuzluk girmiş. Annemin babası bir çok kez babama şirkette kendileriyle çalışabileceğini söylemiş ama benim gururlu babam bunu kabul etmemiş. Annemle bu yüzden sık sık kavga etmişler ve annem sonunda dayanamayıp evi terk etmiş. Bir daha da geri dönmemiş. Ben o zaman iki yaşındaymışım. Babam bana hem anne hem baba olmuş. Tarih yine 19 Mart, yıl 2008, 10uncu yaş günüm. Lunaparka gitmek istedim. Bütün gün eğlendikten sonra eve gitme vakti gelmişti. Taksiyle eve dönerken alkollü araç kullanan bir şahıs bizim bindiğimiz taksiye çarptı. Babam oracıkta can verdi ve ben de hem yetim hem öksüz kaldım. Annemi tanımıyordum, büyükbabamı da hiç görmemiştim. Sığınacak tek kapım halamdı. Hoş o da hiç sevemedi ya beni! İki yıl baktıktan sonra yetimhaneye bırakıverdi. Ben ailem hakkında her şeyi halamdan öğrendim. Şahsen iki yılda benim için yaptığı tek iyilik ailem hakkında her şeyi anlatmasıydı. Sadece bunun için bile ona müteşekkirdim. İşte o zamanlarda da şimdi olduğu gibi beni ayakta tutan tek şey müzikti.

BİR KORELİ MESELESİ 🙂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin