7

17 7 6
                                    

Basit bir makyaj yapıp evden çıktım. Gizem'in annesi Leyla teyze bu sabah kızları eve çağırmıştı. Yarın sabah ilk otobüsle Sinop'a gideceklerdi. Bu yüzden de akşama bırakmadan eşyalarını topladılar. Ne kadar kalacakları belli değildi bu yüzden iş yerlerinden izin aldılar. Bu akşam da çalıştığım mekana geleceklerdi. Ben ön provalar için erken çıktım.

  Ortam gittikçe kalabalıklaşırken gözüm bizim kızları arıyordu. Pandemi hâlâ devam ediyordu etkisi azalsa bile. Bu yüzden kişi sınırı vardı mekanda. 70 kişiden fazlası giremeyecekti pandemi tamamen bitene kadar. Normalde burası tıklım tıklım olurdu. Moralim bozulmuştu ama bunu müziğime yansıtmamalıydım. Çünkü insanları eğlendirmek ve keyifli bir gece geçirmelerini sağlamak için çıkıyordum sahneye. Evet müziğin iyileştirici bir etkisi vardır. Ülkecek zor dönemlerden geçiyorduk. Bir anda hayatımız allak bullak olmuştu, kayıplar verdik, hastalandık, ekonomik kriz ve daha niceleri... Benim toparlanmak için yapabileceğim tek şey müziki. Şimdi de aylardır ayak basamadığım bu mekanda yeniden şarkı söyleyecektim.

  Son hazırlıkları da gözden geçirdikten sonra kızlar geldi mi diye etrafa göz gezdirdim bir kez daha. Birden bire iki el gözlerimi kapattı. Bizimkilerden biridir diye düşündüm ama kızların kahkahasını duyabiliyordum. O zaman kimdi bu?

–Bil bakalım ben kimim?

–Bilmiyorum kimsin?

–Hadi ama tahmin et. Dur bakalım ipucu vereyim: Başının tatlı belası.

–Ya bir defol git başımdan manyak mısın, sapık mısın, nesin? Çek şu pis ellerini de suratımdan! Hem kızlar siz neden gülüyorsunuz yaa? Alın şunu başımdan, güvenlik falan çağırın. Yarabbim yaa!

–Aşk olsun Asya kıtası! İnsan en yakın arkadaşını tanımaz mı? Benim ben Ferhat! Nasıl tanımazsın yaa!

–Lan Ferhat bu sen misin cidden? Anaa vallahi de billahi de sensin! Oğlum nasıl tanıyamadım seni ben? Gerçi normal bence tanıyamamam. Tipe bak saç sakal gitmiş, suratında maske var, kilo vermişsin. Bu tiple normal bence.

–Sen kendi tipine bak be cadı! Ulan ne özlemişim sizi be! Harbi burnumda tüttünüz hepiniz. Mahalleyi de özledim. Ağa be ne günlerimiz geçti burda!

–Ferhat sadece 6 ay askerlik yaptın sanarsın 5 yıldır yoksun. Sahi sen ne zaman geldin yaa hiç haberimiz olmadı? Bu hafta içinde terhis olacağını biliyorduk da bugün geleceğinden haberimiz yoktu.

–Bilerek söylemedim Yağmur. Sürpriz yapmak istedim. İki saat oldu işte geleli. Meral abladan öğrendim burada olduğunuzu, dedim şunların bi aklını alayım.

–İyi yapmışsın knkim. Biz de çok özledik seni. En çok da Gizem özledi seni. Di mi Gizem?

–Hee öyle valla. Aynen ya özledik işte hepimiz. Bu sürpriz işi falan aynen iyi dü-düşünmüşsün.

–Noldu kız, ne bu haller? Belli ne kadar özlediğin.

–Varma kızın üstüne Fero. Hadi biz yerimize geçelim. Başlayacak birazdan canlı müzik. Asya sen de geç hadi sahneye. Bu arada Ferhat sen bu gece bizdesin. Biz sabah memlekete gideceğiz. Yokuz buralarda birkaç gün. Ne zaman döneceğimiz belli değil o yüzden bu gece uyku yok. Full bizimlesin anlaştık mı?

–Aga bee! Ben geldim siz gidiyonuz. Olacak iş mi şimdi bu? Neden gidiyonuz hem böyle alelacele? Noldu, ne işiniz var?

–Ya bizim köyde bi komşu kızı var Şebnem diye. Onun böyle hiç kız arkadaşı yok tamam mı? Kuzenleri de nerdeyse full erkek. Tek kız kuzeni üç yaşında. İki gün sonra evleniyor. Annemler de bizi çağırdı arkadaşlık etmeye. Yanında nedimelik yapacağız. O yüzden yani Ferocuğum.

–Olsun knka gidin sevap olur.

–Gençler ben çıkıyorum sahneye. Hadi size iyi eğlenceler.

  Artık sahnedeydim. Her ne kadar hayalim milyonlarca kişinin doldurduğu büyük sahnelerde şarkı söylemek olsa da şimdilik burasıyla yetinmeliydim. Önce kısa bir konuşma yaptım sonra da başladım şarkımı söylemeye. Kulağıma hoş gelen her şarkıyı dil fark etmeksizin dinlerdim ve söylerdim. Burada haftanın 6 günü şarkı söylüyordum. Kendimce bir düzen yaptım kafamda. 6 güne 6 dil paylaştırdım. Bugün pazartesiydi ve Korece söyleyecektim. Toplam 12 şarkı seçmiştim bugün için. Adelyn Paik & Minsoo– Don't Keep Me Down düetiyle başladım.

  4-5 şarkı daha söyledikten sonra su molası verdim beş dakikalık. O arada da bizimkilerin yanına gittim. Kızlar yalnızdı. Ferhat'ı sorduğumda lavaboya gittiğini söylediler. Biraz konuştuktan sonra yeniden sahneye çıkmak için hareketlenmiştim ki bluzum sandalyeye takıldı. Çıkarmak için debelendiğim sırada birine çarptım ve elindeki içki olduğu gibi üzerime döküldü. Şok olmuştum. Önümdeki kişi de aynı şekilde şaşırmış ifadeyle bana bakıyordu. Kızlar yanıma gelip iyi olup olmadığımı sordular. İyi miydim? Hayır, kesinlikle iyi değildim! Çok sinirliydim çünkü ikinci defa aynı kişi yüzünden rezil olmuştum. Evet bu oydu, gözlerinden tanımıştım. Geçen sefer dondurmamı düşüren çekik gözlü çocuktu bu. Oda beni hatırlamış olacak ki hem şaşırmış hem de mahçup gözlerle bana bakıyordu.

–Ya! Yine mi sen?




Kısa bir bölüm oldu farkındayım. Rahatsız olduğum için odaklanamadım. Birkaç gündür bölüm atmadığım için bugün yazmak istedim. Şahsen benim hiç içime sinmedi ama umarım sizin hoşunuza gider.

Keyifli okumalar dilerim.

BİR KORELİ MESELESİ 🙂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin