Bölüm 5

112 11 83
                                    

Horoz sesiyle uyanan Jongho yatakta oturur şekle gelince etrafa bir süre baktı. Ardından odadan çıkıp lavaboya ilerledi. Kapıyı açtı ki Yeosang'ı görmesi ile hemen kapadı.

Jongho kalp ritminin hızlandığını hissetti. Ama buna sebep olan çıplak gördüğü Yeosang mıydı? Yoksa değil miydi?
Sadece bekledi Yeosang çıkana kadar.

Bir süre sonra açılan kapıyla bir adım geriye çekildi.
" Özür dilerim Yeosang içerde olduğunu bilmiyordum." Yeosang sıkıca tuttuğu havlusu ile omuz silkti.
" Önemli değil." Diyip odasına adımladı.

Giyinip saçını falan taradıktan sonra San'ı dürtü. Hâlâ daha uyanmayan San ile yorganı üstünden çekip uyanmasını sağladı.
" Günaydın Choi Oh Şu bu falan olan San."

San Yeosang'ın rahatsız etmesi sonucu açtığı gözlerini kırpıştırarak etrafa baktı. Başında soyadıyla dalga geçmesi ayrı saçmaydı.
" Senin de soy adın aynı gerizekalı."

Yeosang San'a dil çıkarıp odadan çıktı. Yunho'yu görünce sırıttı. Yunho ise sarışının taranmış saçlarını bir güzel karıştırdı.

" Böyle daha iyi oldu sarışın ana kuzusu." Yunho'nun dediği şeyle, ve bozulan saçları sinirlerini tepesine toplarken Yunho'nun dizine tekme attı. Yunho beklemediği darbe ile yere yıkıldı.

Bunu büyük bir oyunculuk ile yaparken sırtına binen kişiyle yere kapaklanmıştı. Wooyoung Yunho'nun üstünden kalkıp Yeosang ile el çakışınca Yunho sinirle yerden kalkıp Yeosang'ı ve Wooyoung'u aynı anda birer köşeye itikledi.

Yere kapaklanan ikili ile ağızını yaya yaya gülmeye başladı. Mingi'yi görünce, ardından gelen Seonghwa ile suratı düz bir ifade aldı.
" Bu çocuklar çok yaramaz gerçekten."

Yunho'nun dediği şeyle Wooyoung sinirle nefes verip ayağa kalktı.
" Sen itikledin ya hayvan herif." Yeosang ise hızla kafasını sallarken Yunho omuz silkip tahta merdivenlere resmen ışınlanmıştı.

" Siz inin ben saçımı taricam." Yeosang giden Mingi, Seonghwa ve Wooyoung'un ardından odasına geri girdi. Giyinmiş San'ı odadan defol edince eline aldığı tarakla güzelce saçlarını taradı.

Sırt çantasını alıp fermuarlı gözden ilacını alınca yuttu. Bir anda açılan kapıyla ilacı hızla çantaya koyup fermuarı çekti.

" Ne yapıyorsun sen burada?" Jongho'nun sorusu ile göz devirip oturduğu yerden ayağa kalktı. Kapıya adımlayıp Jongho'nun karşısında durunca kollarını göğsünde birleştirdi.

" Odam ya burası." Yeosang saçını savurup kapıdan sıyrılınca kolundan tutulması ile tedirginlik kaplamıştı içini.
" O ilaç ne ilacı?" Doğru hissetmişti.

" Vitamin hem kessen şu hareketleri." Jongho Yeosang'ın kolunu bıraktı.
" He geç kalınca bakayım dedim falan." Yeosang bir anda saçmalayan Jongho ile kaşlarını çattı. Merdivenlere adımlaması ile omzuna dokunulunca geriye döndü.

Hongjoong'u görünce içini bir siktir havası kaplasa da tebessüm etti.
" Şunlarda Allah'tan bir büyük cinnet geçiricem." Hongjoong'un dediği ile zorda olsa kahkah attı.

" Evet neyse aşağı inelim artık bizde."

••••••••••••••

Güneş altında gerçekten tarlada ot biçiyorlardı. Yeosang yorgunlukla kendini attı bir köşeye.

" Babaanne'm çok yorulduk hem bizi bunun için mi çağırdın ben gezip dolaşıp yeşillik görücez sanıyordum yaa."

Babaanneleri Yeosang'ın sızlaması ile diğerlerinin de bir bir köşeye dağılması ile sırıttı. Elinde ki çapayı belinde ki ipe taktı.
" Tamam peki madem siz giden bakam gerisini ben hellediverirem zaten."

Kore'ye Gideverek Gari Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin