"Siyah." dedi adam bilmem kaçıncı kere. Kız tekrar ve tekrar gözlerini devirdi. Evlerine doğru giderken, sessiz sokakta, birbirleriyle uyum içinde olan adımları yankılanıyordu. Binadan çıktıklarından beri Ogan'ın elinden sigara eksik olmamıştı. Birini bitiriyor, daha yirmi dakika geçmeden diğerini yakıyordu. Bazen kalabalık bazen de tenha sokaklardan geçerken bu kadar yürümek Ogan'ın canını sıkıyordu ama ağabeyi parasına el koyduğu için sesini çıkaramıyordu. Bundan mızmızlanacak bir adam değildi elbette ama bir buçuk saat olmuştu neredeyse. Siyah'ın hiç konuşmaması da eklenince iyice çekilmez oluyordu. Ogan arada soru soruyor ve sürekli kızın adını dile getiriyordu.
"Garip bir isim." dedi tekrar sessizliği bozmak için. Sokakta yeni yağan yağmurun izleri vardı. Fazla soğuk değildi ama küçük bir rüzgar hafif hafif esiyordu. Kız ifadesizce adama baktı ve ağzına götürmekte olan sigarasını elinden aldı. İki kere daha yapmıştı bunu.
"Adın Ogan, farkındasın değil mi?" dedi. Ogan bıkkınlıkla yeni sigarasını yakmak için çakmağını cebinden çıkardı. Siyah devam etti. "Kimin adının garip olduğunu tartışmayalım istersen."
"Benimkinin bir anlamı var en azından ama senin ki..." Biraz durakladı adam. Gerçekten garipsiyordu. İçine çektiği dumanı konuşmak için hızlıca dışarı verdi. ''Sadece bir renk işte. Bir aile neden kızına bu ismi koyar ki?"
Siyah güldü. "Onların koyduğunu kim söyledi?"
"Yetimhane çalışanlarının Siyah ismini koyacağını hiç sanmıyorum." dedi ve omuz silkti.
"Yetimhanede büyümedim."
"İşte bu yüzden daha da mantıksız.'' dedi. ''Hadi diyelim ki annen seni doğurdu ve bıraktı. İlla ki seni büyüten biri vardır. En azından o sana adını vermiştir."
Tabi ki onu büyüten biri vardı. Aklında ona dair kalan tek şey, orta yaşlarda ki beyaz tenli bir kadın olduğuydu. Annesi olmadığını biliyordu. Kadın yeterince dile getirmişti bunu. Ama kim olduğunu da bilmiyordu.
"Hayatımla fazla ilgileniyorsun, Sezginer." dedi vurgulayarak.
Ogan kaşlarını çatarak Siyah'a döndü. Birden ortam elle tutulur şekilde ciddileşti. Aslında büyütülecek bir şey yoktu. Alt tarafı adamın soy adını öğrenmişti ama abisinin doğduğundan beri kardeşini sakladığı göz önüne alınırsa büyütülecek çok şey vardı. Kız adamın gerildiğini görünce keyiflendi. "Sadece bir soyadı. Emin ol yapabileceklerim ve öğrenebileceklerimin yanında bir hiç. Ya beni küçümsüyorsun ya da kendini çok büyük görüyorsun. Üstelik adımı yanımdaki insanlardan duymuşken."
Adam kızın haklı olduğunu kabullendi. Kızı küçümsemişti. Ama yanıldığı bir nokta vardı. Kesinlikle kendini büyük görmüyordu. Mütevazı olduğu bile söylenebilirdi.
"Beni araştıracak kadar kafana taktın demek ki." dedi adam her zaman ki sinir bozucu gülümsemelerinden birini takınırken.
"Ya, ne demezsin!" dedi Siyah. Biten sigarasını kaldırımdaki çıkıntının içindeki su birikintisine attı.
"Şimdi benim de seni araştırmam gerekecek." Adam sanki günlerdir ertelediği bir işi yapması gerektiğini anlar gibi, sıkıntıyla konuşmuştu.
"Sana tavsiye." dedi Siyah. "Teknolojiyi bir kenara at ve yoldan geçen herhangi bir sokak çocuğuna beni sor. Daha çok şey öğreneceğine bahse girerim."
Kızı dikkatle dinledi Ogan. Ardından biraz düşünüp kafasını salladı.
''Şimdiden başlıyorum o zaman.''
Siyah başını yerden kaldırdı ve adama bakmaya başladı. Ogan parmaklarını dudaklarına götürüp ahenkli bir ıslık çaldı. Ardından elini sallayıp birine seslendi. ''Aslan, gel bakayım sen buraya!''