Kaçış

93 4 0
                                    

Medya:Aleda

.....Hah birde yakışıklı sempatik tatlı bir bay ukalanın diline düşmüştüm....

Bıyık altından bana bakıp gülüyordu. Kendimce ne var bakışları atıyordum.
"Yenisin galiba uçak korkun olduğuna göre" gülerek söylemişti. Evet diye kekeledim. Hala gülüyordu
"Gülmee" dedim uyarıcı ses tonumla .
"Ama sende dışından dua et böylesi daha makbbuldur" neydi bu cocuk abi. Alay ediyordu resmen benimle.
"Nerden anladın dua ettiğimi?belki" Ne diyeceğimi evet bilmiyordum. acilen bir şey düşünmeliydim. Evet:
" Belki belki şarkı söylüyordum" dedim. O sıra kahkahayı patlattı. Gülüşü beni dertlerimden uzaklaştırmıştı sanki. Kendine gel Aleda. Uçakta tanıştığın biriyle samimk olma.
"Gerçekten mi?" dedi. Bend egülerek karşılık verdim.
"Gerçekten" hala gülüyordu. Gülmesi bittiğinde önüne döndü. Tshort'ü kaslarını belli ediyordu. Çok tatlıydı. Kafamı sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Sadece duygusal bir dönemdeydim.
Bende önüme döndüm ve camdan dışarıyı seyretmee başladım. Çok güzeldi bulutlar. Küçükken annemle babam kavga ettiğinde bulutlara çıkıp ağlamak isterdim. Yağmurunda başka birinin ağlaması yüzünden olduğunu düşünürdüm. Çocukluk işte. Gerçi hâlâ çocuk hissediyordum. Sakarlığım, komikliğim ve duygusal anlarım.
Kafamı çocuğa çevirdiğimde bana baktığını fark ettim. Gözlerini kaçırdı sonra.
"Bu arada ben Aleda" dedim ve elimi uzattım. İlk elime sonrada yüzüme baktı.
"Bende Ege" dedi ve elimi tuttu. Birkaç saniye sonra elimi hızla çektim. Kurallardan ilki kimseye güvenme.
Bulutları seyrediyordum.
"İsminin anlamı ne" dedi. Yüzüne bakıp sırıttım. "Kaprisli,nazlı diye geçer çoğu yerde" bana pis pis bakış attı ve:
"Desene ismin bedenini hükmetmiş" aa bak buna gerçekten sinirlenirim ama. Maloş yaah . Dosono osmon bodonono hokmotmos. Koltuğun arasındaki masayı kaldırmasıyla ona baktım. Bende ona inat indirdim. Tekrar kaldırdı ve evet tekrar indirdim. Delici bakışlarımdan korkmuş olacak ki ellerini havaya kaldırıp :
"Tamam tamam pes" dedi. Kimle inatlaştığını bilmeyen katıksız öküz.
Zaman çabuk geçmişti. Uçak inişe hazırlanıyordu. Yanımda oturan taş, meteor ,cool, yakışıklı çocuk bana yine pis pis sırıtıyordu.
"Sen şimdi inerken de korkacaksın dimi aa yazık sana dur bidakika bu benim umrumda mı ?" bunu sorduktan sonra koltukta yayıldı rahat bir şekle geldiğinde
"Aa galiba değil,kaprisli şeytan belki yardım dilerse onu sakinleştiririm" bak işte buna gülerdim. Yalvarmamı bekliyordu. Ben "Aleda Göktuğ" yalvaracaktım.
"Hiç bekleme canım" dedim umursamaz bir şekilde. Kaprisli şeytanmış gıcıkkk. Bana birşey beklermiş gibi bakıyordu bende:
"Göreceğiz bay ukala" ukala dememe bozulmuş olacakki yüzünü ekşitti.
Uçak iniyordu artık. Korkma Aleda, korkma ,sakin ol diye kendimi motive ediyordum. Aklımı dağıtmalıydım. Ve bunu sürekli Ege 'nin yanına gelen mini etekli hostesle yapacaktım. Pis sürtük seni.
İçimden 10'a kadar saymaya başladım. Ultra taş çocuğa rezil olmamalıydım.
Yüzümün kızardığını hissediyordum. Ege yanımdan uyarıcı öksürükler yapıyordu.
" Egeee" dedim uzatarak. Yakışıklı ve ainir bozucu bir ukala.
Uçak sarsılınca tutamadım kendimi ve bağırdım. Ne ara koyduğunu bilmediğim Ege'nin suyunu üstüne döktüm. Korkudan gözlerimi kapamıştım bu arada uçak artık inmişti. Gözlerimi açtığımda bir çift kızgın göz ve bu gözlerin sahibinin üstünü temizleyen hostes. Bakışlarından korkup kemerimi açtım ve çantamı alıp tam geçecekken Ege ile koltuk arasına sıkıştım.
Resmen kucağında oturuyordum. Ama yakalanırsam kötü olacağını bildiğimden hostesi kucağına doğru ittim. Ön koltuktan teyzeler cık cık yapıyorlardı. Uçakta koşarak gidiyordum. Arkama baktığımda Ege'nin peşimde olduğunu fark ettim. Altına yapmış bir çocuk duruyordu sanki karşımda. Düşüncelerimle uyuşan bir çocuk eliyle Ege 'yi gösterdi ve küçümser kahkahalar atmaya başladı. "Altına yapmış ,altına yapmış" diye bağırıyordu. Gülüyordum. Ege'nin kızgın bakışlarla bsna geldiğini gôrdüğüm gibi koşmaya başladım.
Taaa ki bir kadına çarpmama kadar. Çarpmamla birlikte kadının küçük çantasındaki bütün eşyalar havaya uçtu. Arkama baktığımda Ege'nin üstüne gelen bir biberon fark ettiğim an kafasına çarptı ve içindeki mama saçlarına döküldü. Ah işte bu kötü oldu.
Hemen önüme döndüm dönmemle Ege 'nin bacaklarını görmem bir oldu. Çünkü yere düşmüştüm. Sakar olduğumu söylemiş miydim? Ege'ye baktiğımda sırıttığını fark ettim.
Beni hakalamak için eğildiğinde aklımdan geçen şeyi yaptım. Aralık olan bacaklarının arasından apuldayarak geçtim. Ege şaşırmış olacakki harekete geç başladı. Tam kurtuldum derken ayağımdan yakaladı ve beni popomun üstüne gelecek şekilde çevirdi. Off bu acıtmıştı gerçekten. Sırıtıyordu yine.
Onun kazanmasına izin verecek göz var mı bende? Tuttuğu ayağımı erkeklik şeysine tepmemle bağırması bir oldu. O acıyla ayağımı bıraktı.
"Birdaha görüşmemek dileğiyle Zafer bakışlarıyla uçaktan indim.
İkinci hayatıma ilk adımımı atmıştım. Aklıma Ege'nin gelmesiyle koşmaya başladım.
Valizimi almak için bekliyordum. Sıra bana geldiğinde uzaktan Ege'nin geldiğini gördüm. Valizimi alıp dışarıya çıktım. Ege'nin tama arkamda olduğunu camdaki yansımasından anlamıştım. Arkamdan kollarımı tuttu. Hayır sona gelmişken pes edemezdim.
"İmdaaatt sapıkkk yardım edin imdaaat" diye bağırdım . Ege'nin yüz ifadesi çok komikti. Etrafımıza birkaç amca geldi.
"Terbiyesiz bırak kızı iyice bozdu bu erkekler kendini" bunu duyunca beni bıraktı zaten teyzelerde başına üşüşmüştü. Birinin çantasını kafasına gömdüğünü gördüm.
Taksiye bindim ve cenazenin oraya geldim. Valizimi eve göndermişlerdi.
Unutmuştum kısa süreliğine dertlerimi. Gözümden akan yaşlar istemsizdi. Annem asıl yatağına yatırıldığında içim yandı sanki. Birdaha göremeyecektim onu. Üzülmek yoktu bundan sonra. Annemde üzüldüğümü görse üzülürdü.
Herkes baş sağlığı dilemek için yanıma geliyordu. Yavaş yavaş herkes dağıldığında babanem yanıma gelip "hadi kızım yalnız bırak onu" dedi. İstemesemde kalkmak zorundaydım.
Arabaya bindim. Artık üzülmemem gerektiğini biliyordum bu nedenle espri yapmaya başladım. Amcam esprilerimden iyice bıkarak kulaklığını taktı. Aslında bunu susmam için yaptığını çok iyi biliyordum. Çünkü amcam asla müzik dinlemez hatta nefret ederdi . garip. Sanırım gelmiştik. Bayadır görüşmediğimizden yeni evlerine gelmemiştim. Devasa büyük bir evdi. Ev mi dedim ben. Saray yavrusu da olur yaa o. Babaannem çatı katını bana ayırdığını söylemişti. Hızlı hızlı çıktım yukarı. Odaya geldiğimde şaşırmam bir oldu. Oda çok büyüktü gerçekten ve dekoru mükemeldi. Ve kocaman bir balkonu vardı.
Valizimi yerleştirmek gelmişti aklıma. Dolaba yöneldiğimde eşyalarımın çoktan ütülenip asılmıştı.
Mutlulukla yatağa hopladım. Ben böyle camış camış yatarsam ohoo keyfime diyecek yok. Terlediğimi hiseettiğimde banyo yapmam gerektiğini anladım. İç camaşırlarımı yatağın üzerine koyup banyoya geçtim. Buz gibi suyu açtım. Soğuk açmamın nedeni kendime gelmekti. Banyoda gerçekten çok büyüktü. Mumlar ,süsler,çeşit çesit şampuanlar. Bu arada saçımı köpürtüp durulamıştım. Havluma sarılıp aynanın karşısına geçtim.
Opss benim telefonum mu çalıyordu? Banyodan çıkıp telefonumu aldım. Bir numara yazıyordu. Aa bıktım ama yaa. Nedir benim çektiğim bu telesekreterlerden. Büyük camdan karşı villaya baktığımda kas yığını birini gördüm sırtı dönüktü ve yarıçıplaktı. Arkasını döndüğünde hemen pencereyi kapadım.
Arkadaşar pek uzun bi bölüm olmadı oy ve yorumlarınızı beklerim :D

GÖLGE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin