Medya:Aleda
Yatakta doğruldum. Elim zır zır öten çalar saate gitti. Kapattım hemen. Başım zonkluyo zaten. Gece olanları düşünmekten uyuyamamıştım. Ama herşeye rağmen kendime o gerçegi itiraf edebilmiştim. Ve bu yüzden çok mutluyum.Okula geç kalmamak için banyo yapmak istemiyordum. Zaten saçlarımda temiz.Giyinme vakti geldi. Ben hep mutlu olduğumda renkli şeyler giymeyi severim. Yani bi nevi dışa vururum hislerimi. Herzamanki gibi etek ve renkli .
Giyinmiştim (medyada var ). Saçlarımı düzleştirdim. Nedense bugün kendimi güzel hissetmek istiyordum. Ne bileyim belki Ege ile tekrar karşılaşırız. Ne diyosun kızım sen. Ya seni öğrendiyse çocuk. Ozaman napcan mal.
Hazırlanıp aşağı inmiştim. Kahvaltı hazırdı oh.
"Günaydın tontonum. Günaydın Erdo. Günaydın Hayriye sultan". Diyerek sandalyeme oturdum.
"Ne bu neşe minik şeytan?"
Off yanaklarımı şişirdim. Gıcık bana üç gündür böyle sesleniyo ya.
"Hiç ne olsun öyle"dedim. Ne yani bendede uyduracak yalan kalmamıştı ki. Yenilenip geri gelmeleri lazım ama olmuyo. Erdo ile pis pis bakışlar atmaya devam ediyorduk.
"Kesin şunu çocuklar. Aleda geceden kalma bi konumuz vardı. Hatırladıysan şimdi onu konuşmanın tam vakti." Eyvah ben nasıl unuturum.
Eve geç geldiğim için konuşacaktık. Yaa off.
" Tontonum bak ben okuldan erken çıkmak zorunda kaldım. İşte biraz dolandım. Yağmur yağmaya başladı. Islandım tabi birazcık. Yani miniminnacik. Ufacık."
"Tamam anladık çok ıslanmışsın. Devam et" ya herşeyi bilmek zorunda mı bu yaşlılar.
"Taksiyle eve geliyodum işte sonra şoföre telefon geldi. Adam açtı. Endişeli endişeli böyle havalara girdi. Hayır diye bağırdı felen. Yazık meğerse bunun küçük bi kızı varmış bide astım hastasıymış. "
Çok uzattım biliyorum ama yani bunları babaannemde anlatmak zor be kardaş . Aşklı kısımları atlamak gerek.
"Sadede gel" Erdo. Tek tek gelin lan.
"Taksiden inmek zorunda kaldım. Malum bizim eve de ormanlık yoldan.geçmek şart. Orda saatlerce kaldım. Telefon çekmedi. Otostop çekmek zorunda kaldım. Sonunda motorsikletli biri durdu ama durmadan önce heyetimi de çamur etti. Sonra işte evdeyim" oh be.
"Peki bu çocuk kim? Yani ondan bahsederken yanakların kizardigina göre " hemen lafını kestim.
"Oo Erdo kalk kalk ders başlayacak birazdan. Tamam ben arabada beklerim hadi acele et" hemen çantamı alıp çıktım dışarı. Oh çektim walla. Bu babaannem ne ara aşk meşk işlerinden anlamaya başladı.
Erdo beni okula bırakmıştı. Yüzümde anlam veremediğim bi gülümseme vardı. Nedenini apaçık ortada. Aşkımdan şaşkına düştüm ben yaa. Lan gerçekten çok seviyom malı. Dün anladımı ki ? Aklımı yitiren sorular. Off.
"Bu neşeni neye borçluyuz Aleda Hanım?" Merih seslenmişti. Sırama oturup :
"hiiiç ne olsun öyle önemli birşey yok" anlatamam ki. Ozaman nasıl karşılarlar ki ?
"Merihcim sen bize kantinden birşeyler alsana ben acıktım" dedi Erda. Yalvarır bakışlarını atıyordu. Sonunda merih dayanamayıp sınıftan çıktı.
"Anlat bakalım kim bu şanssız mal?"
"Kiiiim?nee?" Kekeleyerek sormuştum.
"Senin karşında şalterlerini kapamış vampir mi var ? Duygusuz muyum ben? Yüzündeki o sırıtışın ne oldugunu bilmeyecek miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE AŞK
Chick-LitCevap vermeyeceğinden emin olmak , şu hayatta en sık yaşadığım şeydi. Cevap verilmeyen kadın hep ben oldum. Birde sevilse de önemsenmeyen...