𓅓 24 (FİNAL)

19 1 0
                                    


   Gördüğüm şey ruhani güç saçan bir ortam ve onun kadar güçlü hissedilen ışıklardı. Kendime baktığımda heryerim kanla kaplıydı fakat hiçbir acı hissetmiyor ve sanki yaram yokmuşçasına hareket edebiliyordum. Başımı yanıma çevirdiğimde aynı şekilde havada asılı duran bir beden daha gördüm, Taehyung.
O da bana baktı duygulu sayılacak bir ifadeyle, ağızımızı bıçak açmazken ikimizde yüzümüzü yere dönmüştük. İki beden kanla kaplanmış halde yerde yatıyordu; birisi benim önemde olan ve karnından yaralanmış bir genç, Taehyung'un önündeki ise kalbine kılıç saplanmış bir kişiydi. Yüzlerimiz aynıydı, bedenimi incelediğinde tıpkı ayna gibi bir ruhtan oluştuğumuzu sanmıştım.
Bir görüntü gibi, içinden bakınca ardını görebildiğiniz bir gölgeye benziyorduk. Fakat aniden ikisi gözlerini kocaman açmış, ve bizde baktığımız bedenlerin içine çekilmiştik.

Gözlerim karanlığı görürken aniden açılmış ve etrafımızı kaplayan bitkileri görmemi sağlamıştı. Hızlı bir hareketle yerimden kalktım ve ne olduğunu inceledim, yanımda bir hışırtı duymamla oraya döndüm ve Taehyung'un da aynı şekilde ayağa kalktığını farkettim.
"Ne oluyor?"
"Bilmiyorum.."
Etrafımızı mavi bir tabaka kaplarken elimi üzerine değdirmemle yok olmuş ve ürkerek parmağımı geri çekmiştim.
Kulağıma bir kuşun uluma sesi gelirken etrafımda dönerek sahibini görmeye çalıştım, fakat yoktu.
Taehyung anlamış olacak ki elleriyle tılsım oluşturup onu yola sermesiyle yerde bizi ona götürecek izler çıkmıştı su renginde..
Elini tuttum ve hızlıca onun olduğu yere ilerledim, koştukça kalbim daha hızlı atıyordu sanki. Yolun sonuna geldiğimizi farkettiğimde önüme baktım ve burasının benim kaldığım mağaranın tam önü olduğunu farkettim. Kulağıma bir metal sesi geldiğinde tekrar gözlerimi yere çevirmiştim, gözlerimin önünde mavi çiçek motifli bir yüzük yuvarlanıyor ve mavi çizginin üzerine düşüyordu.
Yaklaştım ve eğilerek onu yerden aldım, sanki benim bilmediğim birşeymiş gibi incelemeye koyuldum.
Taehyung'a döndüğümde ise şaşkın ve çekingen gözüküyordu, sanki elimden yüzüğü direkt almak ister gibi bir hali vardı.
"Bu nasıl sende?"
"O gün..meraklanıp peşine gelmiştim. Bir şekilde elime düştü işte!.."
"Demek bu senin ayağının ucuna yuvarlanmıştı, sonsuza dek kayboldu falan sanmıştım. Anlamını bildiğin halde sakladın mı?"
"Bu özel bir yüzük, nişanlına verdiğin ve bunu temsil eden bir yüzük. Eğer bu yüzük kimin elindeyse ve veren kişiyi de biliyorsa..."
Devamını getirmeyip sadece yüzüne bakmış ve sırıtmıştım, Taehyung ise öylece benim suratıma bakakalmıştı. Cümlenin devamını bildiğini gözlerindeki ifadeden anlayabiliyordum.
"Sorun değil Jungkook. En azından hakeden sayılı kişilerin elinde olmalı, değil mi?"
Öyle masum bir şekilde sormuştu ki bunu, gülmeden edememiştim. Yanıma gelip omuzuma yaslandığında gülümsemem silinmek yerine artmıştı.
"Tabii ki. Al, istersen takabilirsin."
Yüzüğü eline vermeden onun elini kendi elime aldım ve parmağını narince tutarak yüzüğü geçirdim. Yakışmıştı!

Arkamı dönüp mağaranın içine girdiğimde evimdeymiş gibi hissediyorum, daha da karanlığa gittiğimde bir kuş gözüktü içerden. Taehyung da içeri girmiş etrafı inceliyordu.
"Geleceğe ve şimdiye bakınca herşey ne kadar değişmiş!"
Karaltının önüne gelerek kuşun ortaya çıkmasını bekledim, ve beklediğim heybetli kuş karşımda belirince ona uzun uzun baktım.
"Anzer, benim gelmem için çok mu sabırsızlandın?"
Kafasını eğdiğinde elimle onu sevdim ve cevap veremeyeceğini bilsem de Taehyung'a dönerek konuşmama devam ettim.
"Dediklerimi anlayabiliyorsun, keşke benimle tartışabilseydin."
"Aslında o konuşuyor."
"Anzer mi! Hiç sanmam, karşımda tek kelime ettiğini görmedim."
"Sen yokken bana konuşmuştu. Fakat onun sesini duydum sadece."
Alaycı ifadem gittiğinde ciddi bir ifadeyle Taehyung'un masum yüzüne baktım, açıklamasını bekledim.
"Nasıl olur?"
"Başın büyük dertte olmalıydı ki bana seslendi, ve bize zaman verdi. Ona teşekkür etmelisin?"

Tuhaf Tutsak {Taekook}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin