02

81 51 221
                                    

Hayattaki şanssızlığım her zamanki gibi beni şaşırtmamıştı, sanırım bu evren beni cidden sevmiyordu. Bahtsız bedevi derler ya işte o kesinlikle bendim! Ya bir işimde düzgün gitse ne olurdu ki sanki?

Yine olmayacak bir işe bulaşmıştım fakat bu seferki oldukça sert bir kayaya benziyordu ve anamdan emdiğim sütü burnumdan getirecekmiş gibi hissediyordum. Bu okulda yeniydim ve tamamiyle bütün güç ve imkanlar kendisindeydi. Okulun en belalı kişisine cattığımı çevremdeki insanların korkak bakışlarıyla bize bakmasından mütevellit anlamıştım ve sanırım biraz tırsıyordum.

Ben bunları düşünürken hâlâ kolumu sıkıyordu hayvan herif. Kesinlikle moraracaktı bu kol.

"Bırak canımı acıtıyorsun!" diye inledim.

Bırakır mı? Tabii ki hayır, aksi gibi daha çok sıkmaya başlamıstı.

"Morarsın aq çokta umrumda sanki" dedi.

O anda birinin sesini duydum sanırım karşımdaki bu gerizekalıya sesleniyordu.

"Abiii! Ne yapıyorsun milletin içinde, bıraksana kızı"

"Sen karışma Selen bu onunla benim aramda!"

"Ne demek karışma, hocalar hemen arkamızda ve görmeleri an meselesi. Basın yine belaya girecek ben bunun olmasını istemiyorum sonra senin yüzünden bende ceza alıyorum babamdan!"

"Seni bencil, anca kendini düşün zaten"

"Hadi bırak şu kızı baksana anlaşılan yeni gelmiş senin kim olduğunu bilemezdi sonuçta bir daha yapmayacaktır."

Evet yeni gelmiştim ama bir daha yapmamak konusunda yanılıyordu tabii ki de yapacaktım. Canımı sıkan birine karşı anlayışlı olamazdım asla! Bende elimden geleni yapar onun canını sıkar ve bin pişman ederdim. Psikopat tarafımı görmeleri kendilerinin zararına olurdu. Nokta!

Ama bu sırık o kızın sözünü dinleyerek kolumu bırakmıştı. Doğru karar verdin koçum...

Kolumu bırakırken hafifçe öne doğru iteklemisti beni.

"Yavaş ol be dağ a..."

Devamını getirmemeliydim sanırım. Yoksa bu sırık boyunla beni ciklet gibi çiğneyecekti. Gözlerimi kapatarak zihnimi boşaltmaya çalıştım.

"Arkadaşım biraz daha nazik olabilir misin?"

"Başlatma lan arkadaşına. Okulda ilk günün anlaşılan o yüzden bu seferlik bunu göz ardı edebilirim ama bir daha tekrarlanırsa seni elimden kimse alamaz haberin olsun!"

Hasbin Allah! Sınama beni sınama işte! Yine kendimi tutamayıp tam cevap vermek için ağzımı açmıştım ki..

"Tekrarlanmayacak dedik ya Varan!" Diye söze atladı adının Selen olduğunu öğrendiğim kız. Sanırım bu ikisi kardeşlerdi çünkü kız senin yüzünden bende ceza alıyorum babamdan demişti.

Ah ne kadar zekiyim! Nasıl da anlamıştım bunu.

Selen hem ona cevap veriyor hemde koluma girmiş bir şekilde beni ön tarafa doğru ilerletmek için çaba sarf ediyordu. Olduğum yerde ayaklarımı yere doğru daha da sabitledim. Dönüp yüzüme garip garip baktı.

"Gelsene hadi ön sıraya gidelim, benim yanımda dur"

Hala donmuş şekilde ona baktığımı görünce iç çekerek omuzlarını silkti ve kolumdan çıktı.

"Pekala resmi olarak henüz tanımadık haklısın. Ben Selen" dedi elini bana doğru uzatarak.

Aslında tatlı bir kıza benziyordu. Abisine kıyasla on numara hatta. Neyse en azından tanışmak için bir adım atmıştı. Gerekeni yapmalıydım sanırım. Gülümsemeye çalışarak bende elimi ona uzattım.

"Balca Ertürk"

"Ne kadar değişik bir ismin varmış böyle, çok hoş" dedi samimi bir şekilde gülümsemeye devam ederken.

"Yaa evet sorma" dedim gözlerimi devirerek.

Kaşlarını çatarak baktı.

"Neden öyle dedin ki şimdi? Aynı adın kadar tatlı ve bal gibisin"

" Keşke o balı normal yaşantımda da görebilsem" dedim sessiz bir şekilde.

Sanırım ne dediğimi anlamamıştı. Neyse zamanla o da fark edecektir zaten bendeki bu şanssızlığı. Ailem büyük ihtimalle hayatta başarılı ve şanslı olmam için koymuşlardı bu ismi fakat sanırım ters tepmiş tamamen şanssız biri olarak doğmuştum. Ah benim canım çekirdek ailem ellerinizden balla öpüyorum!

Müdür konuşmasını sonunda bitirebilmisti. Allah'ım çok şükür. İstiklal Marşı'nı sonunda okumuş ve kendimizi okul koridorlarına atmıştık.

Okul o kadar büyüktü ki Selen yanımda olmasaydı net kaybolur sınıfımı bulamazdım. Onun beni yönlendirmesine izin vererek konuşmadan üçüncü kata geldik ve sınıfa girdik.

Selen yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile bana dönerek, "Benim yanım boş, istersen beraber oturalım." dediğinde şu anda tanıdığım tek kişi o olduğu için kabul ettim ve onunla beraber cam tarafında sondan ikinci sıraya oturdum.

Varan da yanında esmer bir çocukla içeriye girdi, çattığı kaşlarının altından gözlerini bana dikerek olduğumuz tarafa doğru yürümeye başladıklarında gerilmedim desem yalan söylemiş olurdum. Beni es geçip arkamda kalan sıraya oturduğunda ne zamandan beri tuttuğumu bilmediğim nefesimi serbest bırakarak yanımda oturan Selen'e döndüm. Gülümseyerek omuz silkti ve "Takma onu bir şey yapamaz." dedi.

Tabi canım tabi, kesin bir şey yapamaz demek istesem de demedim. Arkamdaki izbandut gibi duran heriften korkmadığımı söylesem net çarpılırım!

Selen'e bir şey demeden önüme döndüğümde, filli boya tabirine yakışabilecek bir kız yanımıza yaklaştı. Ağzında ki sakısı şişirip patlatırken beni kısaca süzdü ve "Tatlım orası benim yerim." dedi küçümseyici bir tavırla.

Selen'e dönüp "hani yanın boştu?" dediğimde başını sallayarak sırtını okulun rahatsız sandalyesine yasladı "Boş zaten, kendine başka bir yer bul Parla." dedi.

Parla denen kız ellerini masaya bastırıp eğildi "Burası zaten benim yerim, bu kız buradan kalkacak!" dedi.

Sorun çıkmasın diye "Tamam kalkarım." dediğimde Selen kalkmama engel oldu "Hayır sen kalıyorsun parlayamayan Parla da kendisine başka bir yer bulacak." dedi.

Parla geriye çekilip Varana baktı, "Şu kardeşine bir şey söyle!"

Varan cevap vermeden önce bana bakıp arkasına yaslandı, kolunu da sıranın arkasına atarken "Oradan bakınca kardeşinin yaptıklarına karışan andavallara mı benziyorum? Sorununu beni ortaya atmadan çöz, çözemiyorsan da uzaklaş" dedi ve Selene bakıp güldükten sonra devam etti "Parlayamayan Parla."

Parla kızaran yüzüyle sağ ayağını yere vurup uzaklaştı ve bulduğu boş yere oturdu. Oturduğu yerden bana bakmaya başladığında içimden bir ses bu okulda onunla da sorun yaşayacağımı söylüyordu.

Sanki ben dedim kıza yanında oturayım diye, o bana teklif etti. Hocam ben kabul etmiyorum!

"Neyi?"

Selen'e dönüp "Ha?" dediğimde o da "Neyi kabul etmiyorsun?" diye sormuştu.

Hay içine ama sesli mi söylemiştim onu?

Selen tekrar "Ne diyorsun Balca anlamıyorum seni?" dediğinde ve Varan sesli bir şekilde güldüğünde deve kuşu gibi kafamı kuma gömesim gelmişti.

Rezilsin Balca rezil!

"Şey ya öyle kendi kendime şey ediyordum ben aman işte konuşuyordum sana bir şey demiyorum." dedikten sonra yüzümü buruşturup alnımı sertçe masaya bastırdım.

Daha ne kadar rezil olabilirsin ki salak!

"Kız napıyorsun kafan acımadı mı?"

Kafamı kaldırıp "Acımadı, bana bir şey olmaz." deyip geriye yatırdığımda bu sefer o kadar sert vurmuştum ki acıdan "Ah!" diye inlemiştim.

Daha ne kadar rezil olabilirsin dedikçe daha fazla rezil oluyorsun kapat artık çenini Balca!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 02, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KLİŞE PATRONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin