Tolga yerinden kalkmıştı yanıma oturup ''İyi geliyor muyuz?'' demiş mal mal sırıtıyordu. İyi geliyorlardı gerçekten hafif tebessümle demek istediğimi anlamıştı. Tolga ''Bunlar ne kadarda sıkıcı valla senin yaptığın mallıkları çok özledik Helin'le konuşurken hep muhabbetimizin konusu eski sen babanı kaybettin ve bu çok zor farkındayız biz bile hala üzülüyoruz ama elinden bir şey gelmiyor güçlü olman lazım biliyorsun senin halini en iyi ben anlıyorum babasız bir çocuk olarak aile hayatım da huzurlu değildi her şeyi biliyorsun sonuçta ama zaman geçince geri dönmeyecegini ve onsuz yaşaman gerektiğini öğrenip buna alışacaksın minik şey'' Bu konuşmada içimi çok iyi rahatlattı baya uzun ve anlayışlı bir şekilde konuşmuştu hemen atlayıp ''Ne yani sen bu yüzden mi dalıp dalıp gidiyorsun keyifsiz dolaşıyorsun?!''
Tolga alaycı bakışlarıyla ''Seni düşünüyorum ve elimde olmadan o hale geliyorum.'' Bu yüzden sadece Helin ve Tolga'ya güveniyor ve değer veriyorum. Sıkı bir sarılmayı hak etmişti.
Umut esneyerek kalkmıştı. Helin hala yatıyordu bu kızı anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum. Uyurken aşırı derecede huysuzlasıyor Umut'ta tabiki bunu değerlendiriyordu bence de iyi bir fırsattı. Helin'in ensesinden buz gibi bir su yol almıştı tabiki bu anı ölümsüzleştirecektim. Kamerayla kayda alıyordum. Belki okula geldiğimde onu rezil etme fırsatım olacaktı ya da beni tehdit edememe imkansızlığı her tehditine karşı bu videoyu bahane edebilirdim. Helin koltuktan fırlamasıyla masanın üstündeki cam şişede olan buzlu suyu Umut'a dökmesi bir oldu. Ben bunların atışmasına bayılıyordum. Tolga'yla beraber dalga geçiyor gülüşüyorduk. Helin ''Ha ha ha arkadaşlar gerçekten çok komik!'' diyip arkasından Umut'un patlatacağı cips paketini tabiki farketmemişti. Ses baya şiddetli çıkmıştı. Biz gülüyorduk Helin ise gözlerini devirip Umut'a bakıyordu Umut bu bakışları bencede hak etmişti.
Helin odama çıkıp kıyafetlerini değişeceğini Umut'ta cezalı olarak salondaki döküntüleri toplayacaktı. Tolga da lavaboya gidecekti ben de Helin'in yanına çıkıyordum. Dışarı çıkmaya karar vermiştik ona göre giyinmesini söylemiştim.
Dışarı çıkmıştık oturabilecegimiz bir park arıyorduk. Parkları çok seviyordum abartısız. Sonunda bir yerde oturmustuk karşıda bir grup oturuyordu. Bizim okuldan olmaları gerekiyordu yüzlerine bakmıyordum. Bankta otururken karşıdan gelen kızı gördüm bize doğru yaklaştığında Selen olduğunu anlamıştım. Bu kızı sevmiyor değildim ama seviyor da değildim sadece itici geliyordu. ''Uzun süredir okula gelmiyorsun merak ettirdin bu arda başın sağolsun.'' Teşekkür edip yarın okula geleceğimi söylemiştim o sırada Tolga Ege'nin orda olup olmadığını sormuştu. Selen olmadığını yeni gelen çocukların olduğunu söylemiş benle tanıştırmak istemişti. Helin hiç bahsetmemişti. O kadar konu içinde bunu bahsetmesi saçma olurdu zaten. Ben daha onaylamadan gelmişlerdi. Birinin adı Halit diğeri ise Ceylin. Kız çok sıcak kanlıydı. Mesafeli konuşmayı biliyordu gülümsemeyi de tabi. Halit fazla egoistti en nefret ettiğim insan tipi. Hiç gülmüyor başını telefondan kaldırmıyordu ama sempatik biriydi yani ne biliyim ilk görüşümde öyle hissetmiştim. Ooo Halit Bey suan Umut ve Tolga'yla konuşuyordu hayret ettim. Telefonum çalıyordu arayan amcamdı. ''Simay Hanım nerelerdesiniz?'' Demişti. Dışarıda olduğumuzu söylemiştim. Saatin kaç olduğundan haberimizin olup olmadığını sormuştu cevabım tabiki belliydi haberimiz vardı. Yanımızda kim varsa evde oturabilecegimizi söylemiş bize güvendiğini de ekleyip kapamıştı.
Bizim evin bahçesinde oturabilecegimizi söylemiştim. Zaten Tolga'yla Helin bizle gelecekti Selen, Halit ve Ceylin'i de ayıp olmasın diye çağırmıştım. Davetimi kızlar istekli kabul etmiş ama Halit hiçte öyle gözükmüyordu. Yürürken herkes sessizdi tabi Helin'in gülüşü hariç koluma girip benle dalga geçip Halit diye sayıklıyordu. İstemiyor gibi gibiydim. Hem dikkatini cekmemis olmalıyım ki benle hiç konuşmamıştı.
Sonunda eve gelmiş bahçeye yerleşmiştik. İçecekleri getirmiş ikramları tabaklara tekrardan koymuştuk. Ne yapacağımızı sayıklarken herkes telefonunu kapatma kararı verilmişti. Bu karar en çok Halit'i etkilemiş olmalı ki yüz ifadesinden anlaşılıyordu. Konuşsun diye sürekli gözlerimi ona yöneltiyordum o da değerli telefonuna o yüzden bu iyi bir fırsattı. ''Bu kurala uymasak? '' evet sonunda konuştu. Sonuçta lafı ortaya attığı için cevap verebilirdim. ''Şuan güzel ve sosyal bir vakit geçirmek istiyorsan kurala uymalısın'' dedim demez olsaydım soğuk bir şekilde ''Öyle bir zaman geçirme ihtiyacı duymuyorum bu nedenle arkadaşınızın dediği gibi bu kural bana zorunlu değildi!'' Ne gıcık ne çok bilmiş bir çocuk diye içimden konuşuyordum. Tabikide altta kalmayacaktım ''Bence dediğim tercihi yapsaydın pişman olmayacaktın yine de kendin bilirsin.'' Alaycı bir bakışla ''Pişman olursam intikamım acı olur!'' İnadına cevap verecektimbu onu sinir ediyordu zaten yüz ifadesinden anlaşılıyordu. ''Görürüz!'' Benim tersime
yakalanmamış o beyefendiye bak ya o bana cevap verdikçe bende sinir oluyordum zaten.
Sonunda masada herkes birbirine bakar hale gelmişti. Nasıl bir munzurluk yapılabilir diye düşünüyordular. Bize küçüklüğümüzü hatırlatacak bir oyun zillere basıp kaçıcaktık. Bu fikrimi ortaya attığımda Helin ''Oha saçmalama kızım insanların sana gece gece sövmesine çok meraklısın herhalde!'' Masadakiler bu fikre ve aldığım cevaba gülmüştüler ama Selen, Umut, Tolga ve Ceylin eğlenceli olacağını düşünüyordu. Halit yine ses çıkarmıyordu telefonu elinden almıştık ama bu seferde sürekli gökyüzüne bakıyordu. Acaba içinde neler yaşıyordu aklına takılan neydi? Kafamda bunları düşünürken bende dalmıştım. Bizimkiler ayaklanmıştı bile şimdi koşmaktan canımız çıkacaktı biliyorum.
Herkes iki kişiyle dolaşacaktı. Umut'la Helin, Tolga'yla Ceylin, Halit ve ben tek dolaşmayı tercih etmiştik böylece Selen de tek dolaşmak zorunda kalmıştı. Herkes farklı sokaklara ayrılacağını söylemişti. Ben başlamıştım art arda gelen iki evin ziline basıp koşuyordum. Ablalar ayaklanmıştı ve ben de hızımı
arttırmıştım. Tam arkama bakarak koşarken duvara çarptığımı düşündüm ve önüme baktım. İnanmıyorum ya neden başkası değildi de oydu. Bir de sanki benim hatammış gibi yüzüme huysuz huysuz bakıyordu.