Gerçekten Halit ile karşılaşmış olsaydım bu kadar kötü hissetmezdim. Gereksiz insanlar hayatımda hep karşıma çıkarlar ben bu düzenden nefret ediyordum. Bir salak var karşımda ve ben adını bile anmak istemiyorum. Yüzüme hala bakmaya devam ediyordu. Amacı neyse artık bir türlü anlayamadım. Karşımda bana aşık olan ama benim nefret ettiğim yani klasik olarak bir platonik aşk. Onu neden sevmediğimi bilmiyorum ama sevmek gibi bir zorunluluğumun da olmadığını biliyorum. Ben tabiki etrafıma bakıyorum. Çağatay sonunda bir tepki verme zahmetinde bulunmuştu. ''Yavaş!'' Ne kadar da sempatik bir çocuk bu ya. Sinirli bir şekilde gözlerimi devirdim. ''Arkama bakarak koştuğumu farkediyorsun ve sırf sana çarpmam için yoluna devam ediyorsun. Sence bu fazlasıyla büyük bir öküzlük değil mi?!'' Sadece yüzüme bakıyordu yoluma devam edecekken tekrar laf söylemeye başlamıştı. Helin'i yanıma doğru koşarken gördüm. Telaşlı bir hali vardı. Çağatay ile Helin'in arası iyiydi yani Çağatay sürekli bir sohbet açma çabasındaydı. Yine benden önce davranıp ne olduğunu sormuştu.
Selen yakalanmış. Büyük bi kahkaha attım. ''O kadar mı yavaş koşuyormuş?'' Diye sordum. Her eğlendiğimiz zaman bir aksilik çıkması gerekiyordu. Helin '' Hayır ama saçı bahçe kapısına takılmış.'' Bahçeli eve girmek ne kadar zekice. Çağatay ''Sonuç?'' Dediğinde Selen'in düştüğünü ve bahçede oturmaya devam ettiklerini söyledi. Helin ''Hadi gidelim.'' Dediğinde Çağatay da geliyordu gerçekten bu çocuğu sevmiyorum.
Bahçede herkes uykusu gelmiş bir şekilde oturuyor Umut arada konuşuyordu. Halit yine telefonla anlayamıyorum bu kadar napıyor telefonda. Selen'in yanına gittim önemli birşeyi olmadığını söyledi. Masaya geçtiğimizde Tolga'yla Çağatay konuşuyordu Halit ise telefonu bırakmış sohbete katılıyordu. Helin Umut'a telefondan komik videolar izletiyordu. Aralarına girmek istemiyordum. Helin zor Umut'a yaklaşabiliyordu zaten. Bu nedenle Tolga'nın yanına oturmak onların sohbetine katılmak zorunda kaldım.