Serseri'nin prenses'i~

112 15 17
                                    

"Selam ben Akay Karaca 18 yaşındayım. Berbat bir hayatım var. 18 eylül doğumluyum. Ama... Doğum günüm'e nefret ediyorum. Her insan'ın nefret etdiyi gün vardır. Ben doğum günüme nefret ediyorum. Bazen diyorum ki,keşke duygusuz olsam. Hiç bir duygum olmasa,ağlamasam. Güzel olurdu değilmi?Ama... Kötü yanıda var tabiki. İnsanlar tarafından sevilmeye bilirsin. Bu kötü hissettirir insana. Neyse dediğim gibi hayatım çok berbat.
     "Hayat kısa, hayatını yaşa, tadını çıkar" gibi şeyler söyleyenler var. Ben onlara özeniyorum desem yalan olmaz herhalde... İnsan sevdiğini kaybedince nasıl yaşardı ki? Yaşaması zor bir hayatım var benim".
      "Abim... Seni çok sevdiğimi sakın unutma... Ruh içinde uyu... Seni seviyorum abi...

         18 eylül Pazartesi~
"Sabah uyandığımda çok mutluydum.mÇünkü bu gün benim doğum günümdü. Ama kalktığımda abimi görmeyince çok şaşırdım. Nereye gitmişti? Deyip kendimi sorgulaya-sorgulaya aşağı annem ve babamın yanına indim. Annem kahvaltı hazırlaıyor,babam gazete okuyordu. Günaydın! Dedim.
Babam bunu bekliyormuş gibi ayaklandı ve" Annesi doğum günü kızımız uyanmış" diyerek annemi çağırdı. Annem ise bunu duyunca sevinmiş olmalı ki,gülümseyerek yanıma geldi sarıldı ve öptü. Babamda aynısını yaptı. Bende her ikisine karşılık verdim.
"Abim nerede?" Kaşlatım çatık şekilde sorduğum soruya ikiside gülerek cevap verdiler: " SÜRPRİZ!" Anlmıştım abimin neden gittiğini ve çok sevinmiştim.
       Kahvaltı hazırdı hatta yemeye de başlamıştık. Ben yedikten sobra teşekkür edip telefonda gezinmeye başladım tebrik mesajlarına sevinçle cevap yazdım.
        Birden alt kattan annem ve babamın bağırmasıyla şoka girdim. Nolmuştu? Aşağı indim. Annemin "oğlumm!" Diye bağırmasıyla dona kaldım. Babam ağlıyordu. Ağlamak istedim ama ağlayamadım o an. O gün öğrenmiştim hayatın,dünyanın yalan bişey olduğunu. Hayat böyleydi işte her şey birden oluyordu. Sevdiğin insanı en mutlu gününde elinden alacak kadar acımsızdı hayat,dünya.
         Sanki hayat bi oyundu ve bizden hayatta kalmamızı istiyordu.
Tabi hayatta kalanlarda, kalmayanlarda oluyordu. Ama hiç bir zaman ölümsüzlük olmazdı. Yani demek istediyim ölüm korkulacak bir şey değil. O ne olursa olsun geçecekdir ve aniden...
İnsanlar'ın çoğunun ölümden korkma sebebi ölüm acı'sı. Korkmayın... Hepimiz çekicez o acıyı. Korkmayın...
          Ölmek isteyen insanlarda vardır hayatta. Bir çok sebepleri vardır bu isteğin. Bu hayat bizim Kısa'da olsa öyle... Me güzel cümle'ler... "Ben abimi kaybedince hayatın, dünyanın yalan olduğunu, dünyanın hayatın güzel olduğunun ise sadece bir efsane olduğunu öyrendim."


        Arkadaşlar bu benim ilk kitabım olucak yazı yanlışlarım olursa iyi şekilde belirte bilirsiniz.Bu yazdıklarım tanıtım ilk bölümü ya bu akşam yada yarın mutlaka atıcam. Saygılar.<3




Batu~

"Merhaba ben Batu. 18 yaşındayım. 1 ocak doğumluyum. Okulda her kes beni serseri, her kese karşı sert biri olarak görüyorlar. Bir de bazı insanlar benim egolu olduğumu söylüyorlar. Bu bence yanlış. Bir kişiye karşı sert değilim. Masal... Kardeşim.
       Bildiğiniz gibi her bir serserinin prensesi olur,benim prensesimse Akay... Onu asla bırakmam. Benim olan benimdir     
birkere. Hiç kimse onu benden alamaz."

"Her kesin umutsuzluk nehrinde yüzdüğü olmuşdur. Çaresizce çırpınarak o nehirden çıkmaya çalışmak ne acı verici demi? Ben kendimi kurtaramadım ama beni o nehirden çıkarmalarınada izin vermedim. Çünkü benimle birlikte o mehire düşe bilirlerdi. Onların boğulmasına izin veremezdim.
     Annem bizi terk ettiğinde anladım onu... O zaman artık birini feda etmiştim. Her şeyi unuta bilirdim ama onun son kez dediği sözü unutamadım. "Size bunu yaşatmamalıydım. Özür dilerim. Sizi çok ama çok seviyorum. Kardeşin, baban sana emanet." Onun arkasından koştum. Anne bizi bırakma. Nolur! Beni bırakma... Gitme! Anne!
      Siz hiç birinin gözlerine sevgi umarak baktınızmı? Annemin gidişinden sonra sadece bizi sevmesini istedim. Beni sevmeyede bilirdi. Ama kardeşimi sevsin. Maalesef...

       Annem gittikten sonra babam, kardeşim dağıldık. Babamı toparlamaya çalışmak çok zamanını aldı. Onu çaresizce görmek ağrıma gidiyordu. Her gün içip-içip gelip leş gibi uyuyordu. Ama kardeşim... Anlatmasada en çok o acı çekiyordu. Kardeşim birini kaybetmeyi annem yüzünden 2 yaşında öyrendi. Elimden geldiğince onun yanında kalmaya çalıştım. Babamın, annemin veremediği sevgiyi vermeye çalıştım. Onun için büyük bir yükü taşımaya çalıştım. Peki bana ne oldu? Ben kendi duygularımı kalbimdeki bir dolapa kilitledim. Asla izin vermedim birinin bana yakınlaşmasına.
Babam bana söylerdi: "Hiç bir kadına güvenme. Bak beni bıraktığı gibi seni de bırakır.YALANCI! Hani bizi bırakmayacaktın..." Bardağı kırdı. Üstüne birde elini yaralayıb yeniden söze girdi: "Annen gibi insanların sevmeleri yalan olunca,gitmeleri kolay olur." Bu sözü o günden unutmadım. Aklımda kazıdım.

Arkadaşlar bu gün bunu atıcam akşam ise yeni bölümü atıcam
Linçlenenlere sesleniyorum linçleri kendinize saklayın.
Okuyunca BTS stay alive şatkısını dinleye bilirsiniz. İyi okumalar...<3

Serseri'nin prenses'iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin