Eylül den
Sesler yavaş yavaş beynimde yankılanıyordu bir müddet sonra artık sesleri ayırt etmeye başlamıştım tanıdık bir ses duyduğumda gözlerimi aralamaya çalıştım ama başaramamıştım
"Evet herşeyi ayarladım seni bekliyorum.... Hayır daha uyanmadı...tamam"
Hafızamı zorlayıp birşeyler hatırlamaya çalıştım ama ne yazıkki başarılı olamıyordum göz kapaklarımı yavaş yavaş hareket ettirmeyi başarmıştım en başta karanlık olan görüntü daha sonra yavas yavas netleşmeye başlamıştı
Görüş açıma ilk giren beyaz tavan oldu ellerimi yumuşak yatağa yaslayıp yavaşca doğruldum bakışlarım yavasca etrafta dolaştı son olarak kahve rengi gözlerde durdu bakışlarım bakışlarına değdiği anda bu yabancıyla olan son anım canlandı kafamda ve sonra neden burada olduğum yüzümü buruşturup"Nereye getirdin beni"
Dudakları hissizce vede yorgunlukla kıvrıldı
"Biraz sabret ufaklık öğreniceksin"
Kaşlarımı çatıp
"Ufaklık" diye sordum sesli vede içten bir gülüş bahşetti bana yaptığı şeyi unutturacak derecede güzel gülüyordu gözlerinin altı kırışıyordu ve yanaklarında kücük gamzeler oluşuyordu ona uzun süre baktığımı fark ettiğimde bakışlarımı hemen odaya çevirdim etrafı inceleyip en son gözlerinde durduğumda bir kez daha
"Nerdeyim"
Diye sordum ama aldığım cevap kafasını ağır ağır sallaması oldu sabır dilenircesine yukarı baktım ve nefesimi sesli bir şekilde verdim oturduğum yatak çift kişilikti ve yatak başına varana kadar bembeyazdı ama yatak dışında odanın diğer yerleri siyahtı insanın içini sıkan bir havası vardı ve ben siyahı çok seven bu yabancının kim olduğunu olesiye merak ediyordum
Duyduğum tıkırtılarla bakışlarım ani bir şekilde kapıya kaydı daha sonra koltukta oturan yabancıya baktığımda bir tepki bekledim ama hiç bir tepki vermeden gayet normal birşeymiş gibi karşıladı birden fazla ayak sesi yankılanmaya başladı gittikçe yaklaşan sesler bir müddet sonra kapının altında gördügüm gölgeyle son buldu dişlerimi sıkıp yatakta uca doğru kaydım bakışlarımı ürkekce kapıya sabitlemiştim kapının kulpu aşağıya doğru indiğinde bir çift siyah bot gözüme battı hemen ardından kardeşimin taptığı bordo topuklular bakışlarım hızla ayakkabıların sahibine cıktı
Aman Allahım
"Hazell"
Ben farkında olmadan şu anda ayakta zor duran kardeşimin adını fısıldamıştım bakışlarım üzerinde gezinirken ince bileğini kavramış ellerin sahibine çevirdim bakışlarımı gece gibi karanlık bakan gözler delip geçmişti beni daha sonra kalın ve erkeksi sesiyle
"Bağlamamışsın"
Soruyu gözlerini benden ayırmadan sormuştu bu bakışlara daha ne kadar tahammül ederim bilmiyorum artık alıştığım tanıdık ses ciddi bir şekilde
"Gerek görmedim"
Bu söylediği ile korkutucu adamın bakışları beni kaçıran adama dönmüştü
"Ama ben görüyorum"
Diyip kolundan tuttuğu Hazeli yatağa doğru fırlattı gözlerimi kocaman acıp titreyen ellerimle kardeşimi tutmaya çalıştım nitekimde başarılı olmuştum öfkeli bakışlarım adama döndüğünde
"Bu ikisinide bağla"
Demisti gözleri bana iğrenircesine bakıyordu bu yutkunmama neden oldu tekrar Hazele döndüğümde tamamen kendinden geçtiğini fark ettim hali çok kötüydü hırpalanmış gibiydi bakışlarım bizi bağlamak icin ayağa kalkmış yabancıya döndü
"Lütfen bağlama kacmam"
Gözlerinin içine bakıp yalvararak söylediğim şeyi ciddiye almış olucakki gözlerime derin bir şekilde baktı acır gibi bakışları bizi bağlamasını söyleyen adama döndü
"Gerek yok Aras bağlamiyalım kacmaz diğerinin kacmaya hali yok gibi zaten"
Dediğinde isminin Aras olduğunu öğrendiğim adam yan gözle beni süzdü bakıslarını benden ayırmadan
"Eminmisin" dedi
"Eminim" diye mırıldandı henüz adını öğrenmediğim adam
Arasın keskin bakışları hala üzerimde dolanıyordu insana çıplak gibi hissettiren türdendi ve bu benim gibi yabani bir kızın alışık olmadığı bir şeydi
"Dışarda konuşalım "
Adını henüz öğrenmediğim adamın söylediklerinden sonra kafasını yavasca salladı ve acık bıraktığı kapıdan çıktı yabancı bana şöyle bir bakıp peşinden gitti kapı kapandığında hemen ardından bir kilit sesi duyuldu kaçmiyalim diye kapıyı kilitlemişti anlayamıyorum ikimizden birden ne istiyor olabilirlerdiki bunları sonra düşünüp Hazeli ayıltmam lazımdı kollarımın arasında baygın olan kardeşimin yanağına yavaşca vurup "hazell" diye seslendim ama gözleri hala kapalıydı
O her zaman kıskandığım altın sarısı saçları terden parlayan alnına yapışmıştı kapşonlumun ceplerini karıştırıp bir peçete buldum ve alnındaki ter leri sildim yüzünde siddete uğradığına dair bir iz yoktu ama cok yıpranmıs gözüküyordu
Daha sonra kafasını iki kisilik yataktaki yastığa dogru cektim üzerinede beyaz çarşafı örttüm yataktan kalkıp odadaki kücük cama gittim denize sıfır bir yerde oldugumuza yemin bile edebilirim harika bir manzara vardı hava kararmıştı şehrin ışıkları havayı kızıllaştırıyordu ve bayada bir yüksekti kaçmamız imkansızdı zaten hazelli bu halde kaçırmakta imkansız derin bir nefes aldım aklıma babam geldi acaba ikimizinde yokluğunu fark edip adamlarına bizi aramaları icin görev vermismiydi peki bu adamların derdi bizimlemiydi yoksa babamlamı adam beni tehtid ederken babamı kullanmıştı olanlar oldukca kafa karıştırıyorduOda çok ışık vermeyen bir lambayla aydınlatılıyordu heryerin simsiyah olması dahada gizemli bir hava katıyordu
Ayak sesleri duydugumda panikle Hazellin yanına dogru hızla gittim yataga oturdum ve odaya girmelerini bekledim zaten kısa bir süre sonra onlarda odaya girmişlerdi önden Aras denilen adam arkasındanda yabancı girmisti Bu sefer yüzüme bile bakmadan gidip karşidaki tekli koltuga yayıldı ben ise hala onu izliyordum çatallı çıkan sesimle
"Ne istiyorsunuz bizden"
Diye sorduğumda bakışları ürkütücü bir yavaslıkla bana döndü alt dudağını yalayıp düşünür gibi yaptı daha sonra beni kacıran yabancıya dönüp
"Biz bunları niye buraya getirmistik Enis "
Dediginde bakışlarım Enis denilen yabancıya döndü dudakları sahtelikle kıvrılmıstı cevap vermeden kafasını salladı
Onun bu hallerini izlerken kolumda hissettigim sıcaklıkla sıcradım ama hemen ardından duydugum tanıdık sesle rahatladım
"Eylüll"
Sesi fısıltı gibi çıkmıştı bakışlarım Hazel le döndüğünde
"İyimisin"
Diye fısıldadım bakışları odada geziniyordu son olarak onu buraya getiren adamda durdu
"Sen"
Sesi fısıltıdan çok haykırır gibi çıkmıştı Aras denilen adam buz gibi bir sesle
"Uyuyan güzelimiz uyanmış"
Hazel yataktan bir anda fırlayıp kapıya doğru koştu
"Beni burada tutamazsınız" diye bağırdığında
"Hazel gel buraya "
Diye temkinli bir ses tonuyla konuştum ama dinlemeden kapıyı açma çabalarına devam ediyordu Aras denilen adam hafif bir şekilde gülümseyip Enis denilen adama kafasiyla isaret verdi Enis nefesini üfleyip Hazelin yanına gitti kollarından tuttuğu gibi yatağa doğru savurdu Hazel önüne gelen saclarını kulağının arkasına itip
"Ne istiyorsun" diye öfkeyle tısladı
Adamın yüzünde sert vede ürkütücü bir ifade olustu
"Evet gelelim ne istedigime"
Diyip tehlikeli bir sekilde sırıttı bizden istiyecegi seyin masum bir sey olmadığına yemin bile edebilirim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK EYLÜL SON HAZEL
عاطفيةSinan Soylu tanınan ve korkulan bir mafya farklı kadınlardan iki kızı var Eylül ve Hazel Soylu ailesinin acımasız bir geleneği var altı yaşına basan her çocuk annesinden koparılıp babasıyla yaşar . Eylül Soylu, sessiz bir o kadarda gizemli bir kız...