Can, can sizin için ne kadar önemli?
Canınızı verirmiydiniz kim olduğunuzu bilmek için?
Yada nereden geldiğini.
Bulamadığın bilmecelerin
Cevabı sende saklı
Çıkar o içindeki
Kurtuluşa erecek varlığı
" dikkat et sıcak olabilir" demesiyle ağzımın yanması bir oldu. "demiştim" diye üste çıktı fakat elinde bir bardak suyla bana döndü. Öksürdüm. "al iç helal, helal." ve suyu bir kerede diktim kafama. "teşekkürler ikinci kez hayatımı kurtardığın için." gülümsedim, üç gün olmuştu ve ben hâlâ ömerin beni getirdiği, onun olduğunu düşündüğüm bu evde kalmıştım. Rahatsız mıydım? Hayır, peki mahcup Muydum? Kesinlikle! Bu kadar iyilik de fazla değil miydi? Ben hayatım boyunca böyle şeyler yaşamadığım için alışkın değildim bu tarz şeylere. "rica ederim" dedi ve ardından masayı hazırlamaya devam etti.
Bir ay sonra
Tam bir aydır ömerle kalmak bana tatil gibi gelmişti ve ben aklımdaki bazı sorulara cevap bulmuştum... Mutfaktan gelen sesle harekete geçtim. "ays, yemek hazır!" Ömer, bize güzel bir akşam yemeği hazırlamış ben de odamda bekliyordum. Beni çağırana kadar. Merdivenleri yavaş adımlarla indim. Ortaya çıkan masa çok şıktı. Ömer'e gözlerim değdiğinde ise büyülendim; Üzerinde birşey yoktu fakat şef önlüğü takmıştı. Kaslı kolları yalnızca yemek pişirirken bile iyi görünüyordu. - yemek kokusunun beni benden aldığını söylemem gerek-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"otursana" arkasını dönmeden bana seslendi. Kendi sandalyemi çekip oturdum, romantik değildi ama lezzetli olacaktı orası kesin. Ocağı söndürüp yemek tavasıyla beraber masaya yöneldi. " Bon appetite." Bu Fransızca "afiyet olsun" demekti. Tavayı masanın ortasına koydu. "les huidres & champagne" buda istiridye ve şampanya demekti. Ve ben istiridyeye bayılırım. Servisi etmesini bekledim ve güzel bir yemek geçirdik. En son esprisine gülerken beni izlediğini fark edince gülüşüm kesiliverdi "neden, bana bakıyorsun öyle?" "nasıl bakıyorum?" böyle işte, aşkla... "eline sağlık Ömer, herşey çok güzeldi." utandığı; eliyle boynunu sıvazlamasından belli oluyordu. "aysima, benim sana söylemem gereken birşey var." Dikkat kesildim. "daha doğrusu, bu bir itiraf." Şimdi ben bir kurt adamım de tam olsun. "ben," Sen ne be çocuk! " ben sana çok aşığım."