5-it's her

22 2 4
                                    

Evin üst katındaki tuvalete doğru adımladım. Alt katta da tuvalet vardı ama orada götümün güvende olacağını düşünmüyordum. Bu yüzden merdivenlerden üst kata çıkıyordum. Merdivenin hemen sağında kalan kapıya ilerledim. Önce kapıyı açmaya çalıştım. Kilitliydi. Ofladım. Bir kere de şansım yaver gitse ne olurdu? 

"Çıkıyorum." demişti içerideki kişi ve bu bir kız sesiydi. Ayrıca fazlasıyla da tanıdıktı. Kaşlarımı çatıp düşündüm. Nerede duymuştum ben bu sesi? Biraz düşünüp bir sonuca varamayınca omuz silkmiştim. Zaten kafam uçuktu. 

Kapının yanındaki duvara yaslanıp içeridekinin çıkmasını bekledim. Birkaç dakikalık bekleyişin ardından kapının kilidi dönmüş ve kapı açılmıştı. Ben de yaslandığım yerden ayrılmıştım. Kızı gördüğüm anda yaşadığım şoku kelimelere dökemezdim. 

Bu kız kabuslarımda peşimi bırakmayan o zorbaydı!

"O kadar mı kötü?" demişti surat ifademe bakıp ve açtığı kapıdan tekrar içeri girmiş aynada kendine bakmıştı. Yeni sürdüğü ruju kenarlarından parmağıyla düzeltip tekrar bana bakmıştı. 

"Şimdi daha iyi, kabul ediyorum." dedikten sonra arkasına bakmadan merdivenlerden aşağı inmişti. Ben ise orada kalakalmıştım.

Bu kız gerçek miydi yani? Neden rüyalarımda bana musallat oluyordu peki? Korkudan suratımın beyazladığını açık kapıdan içeri girip aynada kendime bakınca fark etmiştim. 

Tuvaletten çıkıp tekrardan alt kata indiğimde arkadaş grubum hala bıraktığım şekildeydi. Tek fark Jungkook ve Gahyeon yan yana otururken Siyeon Yoongi'nin kucağındaydı. Bu ikilinin sürekli ayrılıp barışması beni şaşırtmıyordu ama aylardır kabuslarımdan bir saniye olsun eksilmeyen kızın gerçekten var olması beni şaşırtmıştı. Hatta şaşırtmaktan öte, korkutmuştu. 

Jungkook ve Gahyeon'un rahatını bozmak istemediğimden Minji-Seokjin ve Yoongi-Siyeon çiftlerinin karşısında kalan koltuğa oturmuştum. 

"Jimin, iyi misin lan? Hayalet görmüş gibisin." dedi tam karşımda olan Yoongi. Ona cevap veren arkamda kalan kişiydi. 

"Beni gördü." deyip gülmüştü. Koltuğun etrafından dolanıp insanca oturmak yerine koltuğun üst tarafından destek alıp atlayarak yanıma oturmuştu. Koltuğa zıplayarak oturduğundan bütün koltuk, üzerinde oturan ben de dahil, sallanmıştı.

Şaka mıydı bu?

"Ah, tanıştınız demek. Jimin, kız kardeşim Yoohyeon." dedi Minji. Yan tarafımda oturan kıza dönmedim ve sadece Minji'ye kafa salladım. 

Kabuslarımdan eksik olmayan bu kız Minji'nin kardeşi miydi yani?

"Ben de tanıştığıma memnun oldum Jimin." 

Lütfen benimle konuşmaz mısın, demeyi ne kadar istesem de Minji'yi sevip saydığımdan ve arkadaşlarıma şu an bu durumu açıklayamayacak olduğumdan yine cevap vermedim.

"Duyma engelli falan değil, dimi?" deyip oturduğu yerden üzerime eğilip kulağıma bakmaya çalıştı. Ben de ondan uzağa doğru eğilip bir nevi ondan kaçtım. Şu an cidden bu kızdan uzak durmak istiyordum.

"Çocuğu sal Yoohyeon."

"Ay, tamam ya. Ne değerli arkadaşınız varmış. Yemedik. Zaten tipim değil." Normalde bu cümleyi duyduğumda karşımdaki kişiyle saatlerce aralıksız kavga ederdim ama şu an değil. 

Şu an yok olmak istiyordum.

Ya da yanımdaki kızın yok olmasını istiyordum.

Buna da cevapsız kaldığımı gören Yoohyeon kulağıma doğru eğilip konuştuğunda kendimi her gece kan ter içinde uyandığım kabuslardan birinde gibi hissetmiştim. 

"İçimden bir ses seninle çok iyi anlaşacağımızı söylüyor Jimin-ah."

The Nightmare ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin