17

543 47 3
                                    

Jungkook

"Alo, baba?"

Eski çarşafları kaldırıp yerine yenisini geçirirken derin bir nefes aldım. İşlerim bittikten sonrada banyoyu toparladım ve ardından Taehyung'un babasıyla olan telefon konuşmasını bitirmesini beklemek için  yatakta oturdum. İçim sıkıntı doluydu. Hemde öyle böyle bir sıkıntı değil. Ellerimi dizlerimden çekip saçlarıma götürdüm ve sertçe karıştırdım.

"Kendine gel Jungkook, kendine gel!"

Ellerimi başımdan çektikten sonra  parmaklarımı birbirine geçirdim ve dizlerimin üstüne bıraktım. Kızarmış gözlerle aynadan kendime baktığımda midem kasıldı.

Korkuyordum...

Hislerim gün geçtikçe içimde  daha tehlikeli bir hâl almaya başlamıştı ve ben sadece korkmaktan başka bir şey yapamıyordum. Korkuyordum çünkü Kim Taehyung'a geri dönülemez bir hisle ona bağlanmaktan korkuyordum.

Kendime başta  herşeyin yolunda olduğuna inandırmıştım. Doktor sadece Taehyung'un boynunda ki ısırık izi geçinceye kadar berber konuşun olursada vakit geçirin demişti. İlk duyduğum da tepkim iyi olmuştu çünkü ortada hiç bir sorun Görememiştim.

Ne sorun olabilirdi ki zaten?. İki insan birliktelik vakit geçiricekti. Normaldi herşey, onunla diğer okulda ki arkadaşlarımla birlikte vakit geçirdiğim gibi vakit geçiririm daha sonrasında da ayrılır ve bu mühür meselesi kaybolur gider diye düşünmüştüm.

Ama lanet olsun ki işler hiç planladığım gibi gitmedi. Taehyung'un kalbinde bir başka  Alfa'ya yer vardı ama benim kalbimden hiç bir omega'ya yer yoktu. Bu da benim en büyük sorunumdu aslında. Her ne kadar Taehyung'un gözünde umursamaz biri gubi gözüksemde içimde büyük bir fırtına kopuyordu.

Fark etmeden yaydığı fremonlar, bakışları, teni, sözleri, dudakları... Kısacası herşeyi fark etmeden benliğimde işleniyor ve kalbime tane tane batıyordu ...Kurdum zaten içimde kafayı yiyorken benim ona bir şeyler hissetmemeye çalışmam imkansızdı.

Taehyung'un bile kalbinde baksa bir Alfa varken, bana bu kadar yoğun hislerle yaklaşıyorsa... Birde beni düşünün..

"Offff, offf"

Aklıma kamyonda yaşadıklarımız ve arabada bana salgıladığı nazik  fremonlar gelince kalbimin düzensiz atışlarına engel olamadım.

Eğer, kamyon biraz daha geç gelseydi. Belki kendime engel olamaz  ve onun o pembe dudaklarını zevkle öperdim. Hemde kurdum değil kendi isteğim yüzünden olurdu.

Tanrıya şükür ki böyle bir şey gerçekleşmemişti. Her ne kadar Taehyung'ta bana karışıklık vericek gibi gözüksede kurdunun etkisi altındaydı ve mühürlü olduğu için ekstra kafası ve duyguları  yerli yerinde değildi. Bu yüzden onun bu durumundan yararlanmak aşağılık bir hareket olmaktan ileri gitmezdi, gidemezdi. Karşılık verse bile kendimi kandırırdım anca. Bana değil Jimin denen o Alfa'yı seviyordu çünkü.

"Siktir!"

O Alfa'yı düşündükçe fark etmeden elimde oluşan sivri tırnaklarla irkildim ve elime doğru baktım. Çok fazla sinirlenen biri değildim ben ,hele ki kıskanç biri... Ama Omega'mı başka bir Alfayla düşünmek...Kesinlikle en son isteyeceğim şeyler arasında ilk Birinci sırada olurdu.

Aslında Taehyung, her ne kadar kıskançlığı içinde yaşayamıyorsa bende dışımda yaşayamıyordum. Belki o kurdunun etkisi altındaydın ama ben kendimi biliyordum. Yarı yarıya hem kurdum hemde kendimleydim. Bu yüzden kendimi feda etmek amaçlıda olsa Taehyung'la duygusal bir bağ kurup iz geçesiye kadar birlikte takılmak en mantıklısıydı.

Belkide  tüm bu olanlar son bulduğunda, iz geçtiğinde yani... Onu değil beni seçerdi.. birlikte olmak isterdi.

Bir anda salondan gelen cam kırılma sesiyle yerimde sıçradım ve düşüncelerimden hızlıca sıyrılarak ayağa kalktım. Kalbim ona bir şey olmuş olma düşüncesiyle telaşa kapılırken Taehyung'un hiç üzgün olmayan ama üzgünmüş gibi çıkan sesiyle yerimde kaldım.

"AYYY, tüh, Jungkook elim kaydı ve vazo kırıldı. Üzgünüm ama solana gelebilir misin?"

Gözlerimi devirdim ve başımı iki yana sallayarak içimden sabır okudum. Aynanın yanında geçerken dudaklarımda belli belirsiz oluşan gülüşün bile farkında değildim.

Every Tlong Goes /Taekook/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin