Eski zaman:Gözlerimi huzurla yavaşça açtım gelen güzel kokular ile. Yatakta biraz gerindikten sonra çıktım ve yüzüme su çarptıktan sonra güzel kokunun geldiği yer mutfağa adımladım.
O güzelliği ile yine o güzel elleri ile kahvaltı hazırlıyordu. Yavaş adımlarla arkasından ona sarıldım ve boyun girintisine burnumu bastırıp kokusunu içime çektim. "Günaydın Namjoon-ah" dedi sevimli bulduğum bir şekilde. Kestiği domateslerden birini alıp bana doğru dönerek ağzıma tıkıştırdı.
"Gelecekteki çok hamaratlı ve yakışıklı kocan senin için omlet yaptı." "Jinim yaparda yemezmiyim zaten? Senin elinden zehir olsa içerim." Kıkırdadı ve salatalık domates tabağını masaya indirdi.
"Gastronomi okumayı bitiriyim çok güzel bir deniz mahsûlü restoranı açıcam." Dedi sofraya otururken.
Hemen yanındaki sandalyeyi çekip bende oturdum. "Hayır et. Steak house" dedim inat olsun diye.O deniz mahsûlü severdi bende et. "Hadi susta yemeğini ye bay çok akıllı." Dedi kıkırdayıp önüme omletimi koyarken.
Şimdiki zaman:
Akşam olmuş ama ben hala yataktan çıkmamıştım o Namjoon'un benim için getirttiği bitki çayınıda içmemiştim. Kafam karışıktı ne yapamam gerekiyor bilmiyordum.
O an Namjoon beni bırakır korkusu ile gerçek olmasada ondan hoşlandığımı söylemiştim. Cidden kötü hissediyordum. Bencildim. Yalnız kalmamak için girdiğim hallere bakınca cidden acınasıydım.
Yavaşça kapı aralandı ve içeri Namjoon girdi sırtım kapıya dönük olsa bile anlıyordum çünkü onun ayak seslerini biliyordum ben. Bir kaç takırtı geldi ve yere bir şeyini attı.
Ceketi? O normalde asla yere atmazdı düzenliydi. Sarhoş okuduğunu düşünüp arkamı döndüm. Ve yanılmamıştım. Yine deli gibi sarhoş olup eve gelmişti.
Ofladım. İlk zamanlarda çok büyük bir depresyondaydı o zamanlar hemen hemen her gün böyle eve gelirdi. Ama artık azalmıştı. Arada bir böyle oluyordu.
Ve içip geldiği geceler bana sarılmaya çalışıp Jin diye ağlıyordu. Tabiiki Seokjini tanıyordum tanımaz olurmuydum? Namjoon'un her şeyiydi o.
Yavaşça yatağa girip bana sokuldu. Sırtım ona dönük diye belimden kavrayıp arkadan sarıldı bana. Normalde asla yapmazdı ama işte sarhoş olunca böyleydi o.
"Jin... Seokjinim seni çok ö-özledim." Hep bunu diyordu. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. Karnımda birleşmiş olan allerini tuttum. O sessizce ağladı bir süre ben ise dinledim..
Sonunda sessizleştiğinde ben uykuya daldım.
...
Çalan alarmım ile gözlerimi araladım ve hemen alarmı kapadım. Sabahlardan nefret ederdim. Gözlerimi avuşturdum. Bu gün yoğun bir gündü. Manejerimi yanımda istemezdim ben. Genelde ona bana. Gün için yapıcaklarımı liste olarak bana atmasını derdim bir şey eklenirsede şirkette değilsem beni arar haber verirdi.
O yüzden hazırlanmak için yataktan çıktım. Hala Namjoon uyuyordu. O bu gün boştu. Gidip güzel bir duş aldıktan sonra saçlarımı kurutup giyindim. Altıma siyah kotumu giyip üstüme kırmızı saten bir gömlek giydim gömleğimin uçlarınıda pantolonumun içine sıkıştırdım.
Kahvaltı etmek üzere aşağı adımladım sofra her zamanki gibi hazırdı. Hemen gidip tabağıma bir şeyler koyup atıştırdım ve sonra evden çıktım. Arabama adımlarken güvenliklere selam veriyordum. Adının Jungkook olduğunu öğrendiğim korumam arabanın kapısının önünde beni bekliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lonely | taekook
FanfictionKim Taehyung kocası Kim Namjoon ile mutluydu... Yada öyle sanıyorlardı. Taekook