Bir elimde dondurma,bir elimde onun eli. Ayaklarımın altında kum. O an,benden daha huzurlusu olduğunu düşünmüyorum. Arada bir güzel fotoğraflar çekmeyi de ihmal etmiyoruz. Sessiz bir şekilde dondurmalarımızı yerken Lalisa,
"Burada bir ormanlık alan biliyorum. Teyzemle gelirdim. Seninle de oraya gitmek istiyorum. Olur mu?" Dedi.
Ormanları çok sevdiğim için tabii ki hayır demedim.
Yaklaşık 15 dakika yürüdükten sonra ormana vardık. Burası gerçekten çok güzeldi. Güzel şeyler yaşayacağımızı sanıyordum. Deniz manzarası,yemyeşil bitkiler, o kadar uyumluydu ki birbirine. Lalisa bir ağacın yanına doğru ilerledi. Ve ağaçta "Lalisa ve Tzuyu" yazdığını gördüm. Gülümsedim.
"Eski günler ne kadar da güzeldi. Teyzem yarı zamanlı işinden çıktığında buraya geliyorduk.O kadar güzel oluyordu ki."
Dedi özlemle.
"Teyzen şu an nerede?"
Gözlerinin dolduğunu gördüm. Titreyen sesiyle
"Sonsuz bir uykuda."
Yutkunamadım. Gözlerim doldu, içimi acı kapladı ve kalbime bir acı girdi. Hiçbir şey söylemeden bana sarıldı. Ağlıyordu. Kalbinin nasıl attığını hissediyordum. Onu "ağlama" diye teselli edemezdim,çünkü acılar yaşanılmadığı müddetçe anlanılamazdı.
~~~
El ele tutuştuk ve Lalisa'nın eskiden teyzesiyle oturduğu,taştan yapılmış oturağa oturduk. Deniz manzarası eşliğinde konuşuyorduk. Her şey çok normaldi. Tam o sırada gelen silah sesiyle kaşlarım çatıldı.
"Ah!"
LALİSA.
Kanlar içinde yanımda yatan Lalisa'ya bakıyordum. Ve ne yapacağımı bilmiyordum. Çığlık çığlığa ağlamaya başladım. Kurşun tamda kalbine saplanmıştı. Ağlayarak yardım istiyordum. Buraya ambulans gelir miydi? Ağlayarak aramaya başladım. Nerede olduğumu tarif edince beni anladılar ve 5 dakikaya burada olacaklarını söylediler...
Çığlıklarım,acıyla karışık olanlar.. Ağlıyordum ve elimden bir şey gelmiyordu.
4 dakika sonra ambulans geldi. Hızlı bir şekilde Lalisa'yı aldılar. Perişan olmuş,sesim kaçmış bir şekilde onlara
"Bende gelebilir miyim? Lütfen. O benim her şeyim." Dedim ağlayarak. Hıçkırarak,tükenerek.
Çaresizliğimizi anlayan kadın başını salladı. Ambulansta hâlâ hıçkırarak ağlıyordum. Onun elini sımsıkı tutmuş, 'Sen ölmeyeceksin.' diyerek kendimi avutuyordum. Nefes almıyordu! Benim Lalisa'm nefes almıyordu! Doktorlara bağırıyordum. Bir şey yapın diyordum. LALİSA'NIN KALBİ ATMIYORDU.
Hastaneye vardık. Bitmiş,tükenmiş bir halde sedyede yüzündeki kanlarla yatan Lalisa'ma bakıyordum. Saçları dağılmıştı. Kahverengi gözleri bana gülerek bakmıyordu. Lalisa diyordum,konuş benimle diyordum. Ama o... Cevap veremiyordu. Hızlıca onu yoğun bakıma aldılar. Çok sürmedi. 15 dakika sonra doktor hüzünle geldi yanıma.
"Lalisa'yı kaybettik dedi."
Lalisa'yı kaybettik.
Lalisa'yı kaybettik.
Lalisa'yı kaybettik.
Yankılandı kulaklarımda. Bittim o an bittim. Bittim ben. Öldüm yeniden dirildim. Kalbim çıktı yerinden. Kalbim çıktı. Hastanenin uzun koridorunda attığım o çığlığı,hayatım boyunca atmamıştım. Ağlıyordum. Hemşireler ne kadar sakinleştirmeye çalışsa da ben sakinleşemedim.
"Lalisa neden gittin. Neden yalnız bıraktın beni. Lalisa neden yaptın Lalisa!"
15 Ağustos 2018 benim ölüm günümdü, Lalisa'nın değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil - Chaelisa
Misterio / SuspensoYağmurlu bir gece de tanışan Park Chaeyoung ve Lalisa Monabal'ın uzun süre kavuşamaması kavuştuktan günler sonra da artık hiçbir zaman bir arada olamayacakları.