24

1.9K 194 153
                                    

Felix arkadaşları ile buluşacağını söylediği için okul kapısında vedalaştık. Eve gidince boynunda uyumazsam yorgunluğumu almazdım.

"Akşam annem tanışmak için gelecek unutmaaaa!!"

"Geç kalmam hyun."

Ona el salladım ve minho'yu beklemeye başladım. Elimde Felix'in civciv desenli çantası kalmıştı telefonu çıkarıp onu arayacakken birden  arkamdan birisi bileğimi çekerek duvara yasladı beni.

"Senin burada ne işin var?"

Ona sorgular bakışlar atarken kendisi sigara kokan pis gülüşü ile yüzüme yaklaşıyordu.

"Çok güzel şeyler olacak oğlum." İğrenç nefesiyle yüzümün dibindeyken onu ittim.

"Ne diyorsun be sen?"
Omuzuna vurarak geriye sendelemesini sağladım.

"Bak beni dinle. Sana anlattığım o kumarhanedeki adam... Seni istedi! Çok para var işin içinde. Sen kabul etsen de etmesen de o adamla tanışman lazım!"

"Bana bak, Kimsenin jigolosu olmaya niyetim yok. Bu yüzden ya kuyruğunu bacağına kıstırıp kaçarsın ya da seni şuracıkta darmadağın ederim!"

Yüzünü elleri arasına alıp sabır diler gibi birşeyler gevelemişti ağzında.

"Defol git seninle uğraşacak havamda değilim."

Ona omuz atıp gidecekken kolumu tuttu ve sert bir şekilde iterek duvara sıkıştırdı beni.

Ellerini boynuma geçirip yavaşça sıkmaya başladı.

"Sana ne dediysem onu yapacaksın! O adam bu gece seni bulacak. Ve sen kabul edeceksin... Hwang Hyunjin soy adımızı kirlettiğin gibi temizleyeceksin! Madem ibnelik para ediyor bunu yapacaksın!"

Zorla yutkunurken nefes almam zorlaşıyordu ancak birden babam olacak herif yere serilen kadar.

Arkadan minho şaşkın bakışları ile bakarken Felix nefes nefese babama bakıyordu.

"Yuh amına koyayım enişte nasıl tekmeydi o!?"

Felix ilk önce minho'ya güldü ardından hemen bana sarıldı.

"İyi misin?"

Şoktan ne diyeceğimi bilemiyordum. Az önce sevgilim, babama resmen uçan tekme çaktı amına koyayım!  Hanımcılık kazanacak beyler...

"İyiyim, sen..."

"Çantamı unutmuşum." Elimdeki çantayı işaret etti ve elimdeki çantayı titreyen elimle ona uzattım.

Minho koşarak yanımıza gelirken onun nerede kaldığını sorguluyordum.

"Anasını satayım hyunjin! Manitan babanı devirdi. Ne yapacaksın bu öküzü." Yerde yatan babamı incelerken konuştu. Açıkçası orada bırakmayı düşünüyorum.
çevrede az insan olmasından kaynaklı bu piçin kendine gelmesi biraz sürer sanırım.

"Hadi gidelim buradan."

Felix'in elini kavrayıp minho'yu önden gönderdim.

"Sen iyi misin? Nasıl yaptın bunu?"

"Küçüklüğümden beri tekvando dersi alıyorum."

Tanrım! Çok yükseldim şuracıkta yapışacağım dudaklarına.

"Bugüne kadar bana denk gelmemesi şaşırtıcı." Gönderme yaparak konuşmam onu da güldürmüştü.

"Zorunda kalmadığım sürece kimseye zarar vermem. Senin yaptıklarına gelirsek senden ufacık, azıcık, minicik hoşlandığım içindi."

"Azıcık mı?" Ona yandan bir sırıtış sunarken onun yüzünde oluşan gülümsemeyi görünce dayanamayıp gülümsemesinden öptüm.

Felix daha çok Gülerken birden durdu

"Baban ne istiyordu."

"...önemsiz. Her zaman böyle saçmalıklara gelir zaten. Kafana takma."

Beni de durdurup omuzumdan tuttu.
"Hyunjin bana doğruyu söyle. Neden gelmiş?"

"Kumarhanede zengin bir adam bulmuş."

"Yani?"

"Beni ona satma gibi niyeti vardı."

"Ne?"

"NE!?"

"ya minho bir dur!"

"Tamam."
Minho tekrar geri çekilirken Felix'e döndüm.

"Merak etmeni gerektirecek hiçbir şey yok. Önemsiz bir konu, ben kabul etmeyince bitecek."

"Emin misin? Güvenli görünmüyor anlattıkların."

"Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm sonunda sen olmayınca."

(Keko damarım tuttu bunu hep söylemek istemişimdir.)

Felix kafama darbe aldığımı düşünerek kısaca kontrol etmişti ve olumsuz ifade ile yoluna devam etmişti.

"Sen arkadaşlarınla gitmeyecek miydin?"

"Seni tek bırakmak istemiyorum."

"Hah! Sanki uke olan benim."

"Hey! Semeysen semeliğini bil ve dayak yeme."

Suratım asılmıştı ve ağlayan kediler gibi kendimi minho'nun kollarına attım.

"Ukemden laf yedim minho."

"... anlıyorum. Bazen jisung mu seme ben mi çözemiyorum. En azından sen ondan dayak yemedin."

Ona tiksinir bakışlar atarak omuzundan çekildim ve koşarak önden yürüyen kocamın yanına gittim.

Minho'yu yolda evine bırakıp Felix ile evimize gelmiştik.

Ben hala vatozlar gibi Felix'in omuzuna yapışmış peşinden yürürken yüzünü bana dönerek üzerindeki ceketi çıkarıp askıya astı.

"Ayakkabılarını da sen çıkar. Hizmetçi değilim sonuçta sevgilinim."

Oha! Maid dres! Neyse neyse çık aklımdan.

"Felix~ çok yoruldum duş alalım mı?!"
Heyecanla sorduğum şeye yandan bir gülümseme sunarken yüz ifadesi ile cevapladığını belli ediyordu."

"Neden olmasın."

Felix'in cevabı ile ben dudaklarımı ısırırken heyecanla onun elinden tutup banyoya çektim.

Yüzünü ellerim arasına alıp kalp dudaklarından öpmeye başlamıştım ki kapı çaldı.

Sinirle tıslarken Felix kapıyı açmaya yeltendi ancak onun elini tuttum.

"Boşver, çalar çalar gider."

"Annemler gelecekti hyun..."

Dudaklarım büzülürken bebeğimin dudaklarını öpmenin bile beni zirveye çıkarmış olmasına şaşıramıyordum. NE VARDI BİZ SEVİŞTİKTEN SONRA ÇALSAYDI KAPI!?

Telefonum bozuldu sonra yaptırdım tam bölüm atacağım dedim grip oldum tam yazarım dedim farklı şeyler çıktı... Yani öyle böyle bölüm gecikti

Kendinize dikkat edin ve yazım hataları varsa kusura bakmayın

.
.
.
.
.

hyunlix✓ne Kadar?¿✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin