Aot erkeklerinin ağlamana tepkisi
Armin Arlert
Armin'in kollarına düştüğünüzde, yüzünüzden yaşlar süzülürken, bu onun kalbini kırdı. Kendi gözyaşları seninkilere katıldı, seni böyle görmeye dayanamadı. Bunu düzeltebilmeyi, tüm acıyı ve korkuyu unutturabilmeyi diledi ama yapamayacağını biliyordu. Seni kollarında sıkıca tuttu, güven verici sözler fısıldamaya çalışırken senin yanında yumuşak bir şekilde ağladı. Senin tekrar gülümsediğini görmek için elinden gelen her şeyi yapardı.
Eren Yeager
Bir kelime alışverişinden sonra ağlamaya başlayınca Eren şaşırmıştı. Hatırladığı kadarıyla kırıcı bir şey söylememişti. Gözlerinden daha fazla yaş düşerken, yapabileceğin tek şey bakmaktı. Ağlamayalı ne kadar olmuştu? Senin ne hissettiğini anlama konusundaki yetersizliği karşısında şok oldu. Elini uzatarak adını seslendi. Eliniz onunkine katıldığında, parmak boğumlarınızı sevgiyle okşadı. Senin için dünyayı ve kendini yok ederdi ama o an bunu ifade edecek tek bir kelime bulamamıştı.
Jean Kirstein
Jean'in kalbi içeri girer girmez hızla atmaya başladı ve senin hıçkırıklarını duyunca olabildiğince hızlı bir şekilde senin yanına geldi. Seni bir battaniyeye sarılmış, onunla paylaştığın yatakta ağlarken bulunca bir an donup kaldı. Her şeyi batıracağından, gitmene neden olacak bir şey söyleyeceğinden korkuyordu. Ne olduysa oldu, karar verdi, ona ihtiyacın vardı. Jean arkana yaslandı ve seni kollarının arasına aldı. "Şşşt, ben buradayım. Ben hep burada olacağım."
Connie Springer
Seni kaldırımda ağlarken gördüğünde Connie'nin aklına gelen ilk şey birinin seni incittiğiydi ve bu düşünce onu derinden korkudan sarstı. Yanınıza geldi ve zarar görmediğinizden emin olduktan sonra yanınıza oturdu. Kolunu sana doladı ve seni kendine çekti. "Buna kim sebep olduysa, hayatlarını perişan edeceğim." Kızgın olmasına rağmen, başını seninkine yasladı, birkaç kez seni dürttükten sonra sonunda ufak bir kahkaha atıp ona durmasını söyledin.
Levi Ackerman
Levi teselli etme konusunda pek iyi değildi ama senin ağladığını görünce denemesi gerektiğini biliyordu. Cebinden bir mendil çıkardı ve sana uzattı, verdiğinde elini hızlıca okşadı. "Ağlamak sana yakışmıyor velet."
Erwin Smith
Erwin, onun arkasında yürümeyi bıraktığınızı anında fark etti. Ona yorgun olduğunu ve sonu gelmeyen kavgalardan bıktıgınızı gözlerinizden düşen yaşları silerken söylediniz. Seni hiç böyle görmemişti ve seni bu kadar kırılmış görmek onu çok üzdü. Önünde durana kadar yaklaştı, elini başının üzerine koydu ve saçlarını karıştırdı. “Bunu tek başına yapmak zorunda değilsin. Burada olduğumu unutma.”
Reiner Braun
Reiner, kötü bir kabustan sonra onun göğsünde hıçkıra hıçkıra ağlarken nasıl hissettiğini biliyordu. Sırtını okşadı, sana bunun sadece bir rüya olduğunu ve senin güvende olduğunu fısıldadı. Bu dünyanın seni bağışlamış olmasını diledi ama kimse bir iki yara izinden kaçamaz. Yapabileceği tek şey sana bugünü, sana olan sevgisini hatırlatmak ve bunun dünün şeytanlarını boğacağını ummaktı.
Porco Galliard
Porco seni yurtta ağlarken görünce şok oldu. Her zaman çok güçlüydün, seni tanıdığı süre boyunca en ufak bir üzüntü bile göstermedin. Ama şimdi seni yalnız sandığın bir anda yakalamış, senin onu sadece sakladığını anlamıştı. Gözyaşlarını hızla silmeye çalışırken o yanıma geldi. Ellerini avuçlarının arasına alarak senin gözyaşlarıyla ıslanmış yüzüne sert bir bakış attı. "Kendi kendine ağlamayı kes, aptal." Dedi ve seni kucağına aldı.
Zeke Yeager
Zeke bir toplantıdan sonra gözlerinizin dolduğunu görünce hemen sizi kenara çekti. Neyin yanlış olduğunu sorarken seni omuzlarından sarstı. Ona son zamanlarda kendin gibi hissetmediğini ve şu anda bunun kaldırılamayacak kadar çok olduğunu söylediğinde, içini bir endişe kapladı. Hayır, seni kaybedemezdi, kaybetmeyecekti. Zeke, yüzünü ellerinin arasına aldı ve başparmaklarıyla gözyaşlarını sildi. "Böyle hissettiğinde bana söyle, seni kendine geri götüreyim." Dedi ve alnına bir öpücük kondurdu.
Colt Grice
Gözlerinden düşen her yaş, Colt'un kalbine bir hançer gibi saplandı. Sen bu acıyı haketmedin. Seni kucağına aldı, yatağına taşıdı. Size katılmadan önce battaniyeyi ikinizin üzerine çekerek sizi nazikçe yere yatırdı. Alnını seninkine dayadı, battaniyenin örtüsü ışığı kıstı. "Burada sadece sen ve ben varız, kimse bize zarar veremez."
