Bir anda omzumun sarsılmasıyla uyandım. Gözümü açtım, Luhan bana bakıyordu. Ağlamış galiba.
"Güçlü olmalısın.Myungsoo'nun sana ihtiyacı var. Gidiyorum meleğim hoşçakal."
Ne diyor bu çocuk saçmaladı yine gecenin bir vakti. İnanmamıştım neden inanayım ki... Tekrar yatıp uyudum, kalktığımda bir saat geçmişti. Ama Luhan odada yoktu. Banyoya gittim, her yere baktım ama yoktu. Aklıma sadece Myungsoo'nun yanına gitmek geldi. Kapıyı çalmadan odaya girdim zaten uyumuyordu.
"Ne var?" öküz gerçekten.
"Gitmiş Myungsoo. Bu sefer gerçekten gitmiş!" bağırmıştım. Neden bende bilmiyordum. Ağlamaya başladım, sakin olmam gerekirdi ama olmuyordu. "Saçmalama ya gitmemiştir.Hatırlasana geçen sefer mektup bile bırakmıştı." ama inanmadım. Bakışlarındaki endişeyi fark edebiliyordum. "Bütün yaptıklarımızdan sonra o bizi bırakmaz. Bir yere gitmiştir. Ağlama artık odana git uyu. Gelince ben seni uyandırırım." İstemiyordum. Uyuyamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keşke Ben Uyurken Gitseydin...
FanfictionBu mezar sadece onun değil hepimizin umutlarının mezarıydı...