Bacağıma bıçağı saplayıp zevk alıyormuşcasına gülerek çevirdi. O kadar fazla kan akıyordu ki bayılmak üzereydim. Gerizekalı Ege nerede kalmıştı? Tam ikinci kez bıçağı bana sapliyacaklarken eski püskü kapı tek tekmeyle birden parçalara ayrıldı. Bu tekmenin sahibinin kim olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Bu Ege'ydi. Ve yanında 10 dan fazla ajanla birlikte içeriye girdiler. Ajanlar suçluları yakalarken Ege yanıma koştu. Çok kan kaybettiğimi gördüğünde bana bunları yapan kişiye cebinden silah çıkartıp vurdu. Sonra tekrar bana bakıp "Çok özür dilerim. Daha erken gelmeliydim. Ama şimdi her şey geçti ve bitti. Seni kurtarmaya geldim Sedef." Dedi. Ve beni kucağına alıp ekibe burada işimiz bitti!" Dedi.
Tamam hadi burada durduralım. İlk önce tanışalım sonra da her şeyi başa alalım.
Ben Sedef Rencide. Tamam soyadım tuhaf gelebilir. Ama anlamı hayatıma tam olarak uygun. Rencide incinmiş demektir. Yani Sedef İncinmiş. Ailem, ailelerinden gizli ilişkiye girmişti. Annem hamile kalmak istememişti. Ama olan olmuştu. Tanınmış biri olan ailem halk arasında dedikodu çıkmasın diye beni aldırmamıştı bu sayede biraz büyüttükten sonra öldü diyip beni yetimhaneye bırakabilirlerdi. Beni daha 6 aylıkken yetimhaneye bırakmışlardı ve buna ne annem ne babam karşı çıkmıştı. 2 yaşıma girdiğimde beni bir çift sahiplenmiş. Bu çift yani eski üvey anne ve babam ben 7 yaşına gelene kadar her gün bana şiddet uygulamış. Bunu ifadelerinde söylüyorlar. Çocuk sahibi olmak istemişler ama bu mümkün olamamış. Bu yüzden onlarda çocuk sahiplenmek istemiş. Ama onlar kahverengi saçlı, siyah gözlüyken; benim sarı saçlı, yeşil gözlü olmam öz çocukları olmadığımı fazlasıyla belli ediyormuş. Halk arasında bu yüzden onlarla çok dalga geçmişler. Onlarda sinirini benden çıkarmış. Bir gün buna artık dayanamayıp beni sokağa atmışlar. O gün kapılarına dayanıp saatlerce yalvarmıştım. Nolur beni de içeri alın, diye. Almamışlardı. Sokağımzda sarhoş olup insanlara saldıran çok fazla insan dolaşıyordu. En büyük korkum onlardan biriyle karşılaşmaktı. Ama bu hayat benden nefret ediyor olmalı ki en büyük korkum gerçekleşmişti. Adam demeye dilimin varmadığı kişi bana dokunmaya çalışmıştı. Hareket edemiyordum. Hayatın gerçekleriyle karşılaşmak bedenime ağır geliyordu. Ağlıyor, çırpınıyor ve kaçmaya çalışıyordum. İnsanlar bana bakıyor ama yardım etmiyorlardı. Sonuçta kendi çocukları güvendeydi. Son anda yoldan geçen bir polis bana yardım etmişti.Korkuyordum. Beni her şeyin başladığı o yetimhaneye geri götürdüler. Ama yetimhanenin müdüresi değişmişti. Daha sinirli, nefret dolu biri vardı. En ufak hatamızda bize vururdu ara sırada yemeklerimize -özellikle benimkine- zehir katardı. Bu şiddeti 8 yıl devam etti. 15 yaşıma geldiğimde yetimhaneye bir kaç takım elbiseli kişi geldi. Her çocuğun öz geçmişine baktı. Benimkisini okurken her dakika bana bakıyor ve bu çocuk nasıl hala yaşıyor diye birbirlerine soru soruyorlardı. Okumayı bitirdiklerinde bana eşyalarımı toplamamı söylediler. Sonra Müdüreyle konuştular ve ona yüklü miktarda para verdiler... Sizce çok uymamış mı? Bu soyadı bana. Sorarım size...Benim suçum, günahım neydi ki? İnsanoğlu asla kendini suçlamaz. Çünkü onlar çok iyidir dimi? Beni doğuran kadını ve bana sahip çıkmayan babamı suçlayamam sonuçta onlar beni doğurmak istemedi. Beni evlatlık alan aileyi suçlayamam sonuçta böyle doğmak benim suçum. Beni taciz etmeye çalışan adamı suçlayamam sonuçta aklı yerinde değildi. Beni defalarca dövüp zehirlerle öldürmeye çalışan kadını suçlayamam çünkü ölmemem benim hatamdı dimi? Tabi ki benim hatamdı. Sonuçta kimse böyle olmasını istemezdi değil mi? Bu dünya bende kusma hissi uyandırıyordu...