Lux, arkasını döndü ve pencereden annesi'nin ona öpücük attığını gördü. O da aynı şekilde öpücük attı ve el salladı. Sonra şoför koltuğunun yanındaki yolcu koltuğuna geçti. Her şeyin hazır olduğunu gören Ametis, arabayı sürdü ve malikaneden uzaklaştılar.
"Nereye gidiyoruz?"
10 dakikadır sürüş halindeydi, dümdüz ilerliyordu ve Lux ona nereye gideceğini bile söylememişti.
"Kuzeye." Dedi, yüzünde heyecan dolu bir gülümseme vardı.
"Kuzeye mi? Neden? Orada sadece Abyss dağları var."
Ametis şaşırmıştı ama sonra Yvonne ve Lux'un konuşması aklına gelmişti. Lux'un eğitim yapmak istediğini hatırladığı zaman neden oraya gittiklerini anlamıştı.
"Orada avlanmak mı istiyorsun?!"
Lux küçük bir kahkaha attı. "Haha, zeki kız."
Lux'un iltifatı yüzünden kızarmış olsa da, şu an başka bir şey hakkında düşünüyordu.
"Lux! Abyss dağlarındaki canavarların hepsi Şeytan kral, Büyük Şeytan Kral ve hatta aziz seviyesinde! Oraya gidemeyiz! Eğer bir aziz seviyesi canavar ile karşılaşırsak ben bile seni koruyamam!"
Ametis buna karşı gelmişti ve sebepleri oldukça mantıklıydı ama Lux mantık denen kavramın kendisi için bükülüp kırılabilen bir kelime olduğunu düşünüyordu. Bu narsistlik değildi, kendine güvendi.
Ametist arabanın yönünü değiştirecekti lakin Lux onun elini tutunca aniden durdu. Kalbi olağandışı bir hızla atarken kızarmış yüzüyle ona baktı. Maskesi olmasaydı şu an utançtan kafasını eğmiş ve hatta kaçacak delik arıyor olurdu.
"Ametis, bana güven."
Nedense sesi çok yumuşak ve güvenilir gelmişti. Ametis karşı çıkmak istedi ama Lux'a karşı kazanamıyordu. Onun önünde kendini zayıf bir kedi gibi hissediyordu. Derin bir iç çekti ve Abyss dağlarına doğru sürdü.
"Ama şunu bil; güçlü bir canavarla karşılaştığımız zaman hemen geri çekileceğiz! Dağın çekirdek kısmına girmek te yasak!"
Lux sadece başını salladı, Ametis onun ciddiye almadığını fark ettiği için kaşlarını çattı ve ciddi bir şekilde sordu.
"Anlaşıldı mı?"
Lux buruk bir şekilde gülümsedi ve "E-evet.." dedi.
Abyss dağları, bir uçurumun dibindeki dağlardan oluşan ormanlık bir alandı. Uçurumun dibindeki ormanı yüzlerce dağ çevrelemiş ve ortaya garip ama hoş bir manzara çıkarmıştı.
Ne yazık ki dağ o kadar hoş bir yer değildi. Bu dağın tamamı canavarlar için bir yaşam alanıydı. Her türden canavar burada ikamet ediyordu ve güçleri hiç te hafife alınacak türden değildi.
Dağ 3 kısma ayrılmıştı; Dış kısmı, iç kısmı ve çekirdek kısmı. Dış kısımda Acemi Şeytan ve Yüksek Şeytan asamasinds canavarlar varken, İç kısımda Şeytan Kral ve Büyük Şeytan Kral aşamasında canavarlar vardı. Çekirdek kısmında ise Şeytani Aziz ve hatta Şeytani İmparator aşamasında canavarlar vardı!
Ayrıca, acemi şeytan aşamasında olan bir canavar ile aynı aşamada olan bir insan arasında ki savaşta canavar daha avantajlıydı. Bir Yüksek Şeytan aşamasında ki birisi aynı aşamada olan bir canavarı avlamaya tek başına çıkamazdı, bu intihardan farksızdı! Bu yüzden grup halinde avlanmak herkesin uyduğu ve kabullendiği bir kuraldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rise of the God of Disharmony
Fantasía4 yıldır yatalak olan genç iblis sonunda uyandı! O artık çok farklı hissettiriyor... Daha güçlü ve daha güzel! Ulaşılmaz ve dayanılmaz hissettiriyor! Genç bir iblis olan Lux Asmodeus'un bir tanrı olma yolundaki yolculuğuna bakın! Sıradan bir tanrı...