"Aferin, bana her şeyi anlattığın için teşekkür ederim. İnan kimseyi öldürmediğin için kısa süre kalacaksın. Adam bana her şeyi anlatmıştı. Adreside vermişti.
"Hayır.Jungkook beni yaşatmaz". "Öyle bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim. Sana bir şey olmayacak. Güven bana". Adamın yanından ayrılıp komiserin yanına gidiyordum. Komiser birden önüme çıktı.
" Baş komiserim zanlı Jungkook'un bu gün ne planladığını itiraf etdi. Onu suç üstü yakalaya biliriz. Bu çok iyi bir fırsat. Bence bunu değer-".
"Mia halamı?. Ben sana Jungkook'un peşini bırakmanı söyledim. Yakalaman gereken bir sürü suçlu var. Neden onla uğraşıp duruyorsun. Mia bu gidişle işinden ola bilirsin. Sadece sen değil ben de işimden ola bilirim. Başımıza bela açma".
" Ama babam..."
" Babanın dosyası kapanalı 1 sene oldu. Artık hiç bir şey yapamazssın. Başına bela alma çekemem tamammı?".
Başımı onaylarcasına salladım. Ama hayır, bu işin peşini bırakmayacağım. Zalnının söylediği yere gerekirse tek başıma gidiceğim. Silahımı alıp belime taktım ve merkezden çıktım.
Kısa süre sonra adamın dediği adrese gelmiştim. Geldiğim yer eski yıkık dökük bir depoydu. Seri adımlarla depoya girdim. İçeride sadece bir masa ve üzerinde dosyalarla bilgisayar vardı. Masanın yanına gidip üstünde duran dosyayı alıp açtım.
Ama bunlar Jungkook'un şuçlarını not aldığım dosyalardı. Hepsinde Jungkook vardı. Derken bir ses duydum." Vay canına Mia, uzun zaman oldu". " Jungkook?".
Jungkook sırıtarak yanıma yaklaşmaya başladı. " Her geçen zaman daha da güzel oluyorsun Mia".
" Kes sesini seni pislik!".
" Ama sende değişmeyen tek şey saçma cesaretin be güzelim".
" Boş yapmayı bırak Jungkook". Jungkook bana oturmam için sandelyeyi gösterip " otursana" dedi. Sonra kendi de karşı sandelye de yerini aldı. Dosyaları önüme koydu.
Ne yapıyordu bu böyle diye içimden geçirdim. Jungkook ise pür dikkat beni izliyordu. " Ne yapıyorsun Jungkook?".
" Hep yapmak istediğin şeyi yapman için sana yardımcı oluyorum güzelim". Ben ona anlamaz bakışlar atarken, o gülümseyip göz kırptı. Gözlerimi devirip tekrar ona döndüm.
" Ne saçmalıyorsun Jeon. Neymiş benim hep istediğim şey?".
" Beni sorguya çekmek. Senin için bunca hazırlık yaptım. Sırf buraya gelmen için adamımı tutuklattım".
Böyle diyince gözlerimi aça bildiğim kadar açtım. Ne yani beni kandırmışmıydı? Ben ona şaşkınca bakarken Jungkook sırıtıp konuşmaya başladı.
" Cidden ne sandın? Beni ifşa edeceklerini mi? Güldürme beni, çok safsın be güzelim. Onlar öleceklerini bilseler bile bana ihanet etmezler".
Ben hala ona bakarken o rahat bi tavırla arkasına yaslanıp kollarını göğüsünde bağladı. " Yani sen bana oyun oynadın!"
" Aynen öyle oldu küçük hanım". Jungkook masadan kalkıp yanıma geldi ve arkamdan elini masaya koyup beni masayla arasına aldı. Sonra yavaş yavaş yaklaşmaya başladı.
Sıcak nefesini boynumda hiss edince irkildim. Kokumu içine çekerken, burnunu kulağımın arkasına sürtüp
" çok güzel kokuyorsun" diye fısıldadı. O anın verdiği heyecanla gözlerimi kapattım. Zar zor nefes alıyordum. Ne oluyordu bana böyle. Sonra kulağımın arkasına öpücük kondurup yavaş ve bi o kadar etkileyici ses tonuyla konuşmaya başladı.
