4

22 8 7
                                    

— • —

Adam, Jungwoo ile arasını büyük adımlarla kapatmaya başladı. Jungwoo, bıçağı tuttuğu eliyle anahtarı çevirip kulpu indirdi. Kapıyı açıp var gücüyle koştu, düşünecek zamanı yoktu. Evinden ve o adamdan biraz uzaklaştığında etrafına ancak gözatma şansı bulabilmişti.

Evinden çıktığından beri ağaçların arasında koşuyordu, koştukça önünde uçsuz bucaksız ağaçlık uzanmaya devam ediyordu. Koşarken terliklerinden biri ayağından fırlamıştı, nerede olduğunu arayamayacak kadar canının derdindeydi. Ayağına batan dal parçalarına, kolundaki iki bıçağa ve nefes nefese kalmasına rağmen durmaksızın koşmaya devam etti. Gece bastıran rüzgar, kolundan parmak uçlarına süzülen kanı kurutmuştu. Canının acısı, uyuşuklukla harmanlanmış bir şekilde devam ediyordu.

Bunun yanındaki tek sorun; Jungwoo, şehir merkezinde yaşıyordu... ağaçlık alanda değil de binaların arasında koşuyor olması gerekirdi.

Yanan genzine derince çektiği soğuk hava biraz daha yanmasını güçlendirirken, artık iradesi dahilinde hareket ettirdiği bacakları bile işlevlerini yitirmeye başlıyordu. Kendisini son kez ileri ittirdiğinde elleri ve dizleri üzerine düştü. Fazlasıyla yorulmuştu, koşamayacaktı. Dizleri üzerine oturup gökyüzüne baktı, son olduğunu biliyordu; işte pes etmişti.

Şehir ışıklarını barındırmayan orman, yıldızları daha belirgin şekilde gözler önüne seriyordu. O sırada küçük bir yıldız kaydı. Klişe, diye düşündü Jungwoo. Gördüğü ilk ve son kayan yıldız olacağını biliyordu.

"Bu kayan yıldız benim, ben de dünyadan kaymak üzereyim." Jungwoo kendi kendine mırıldandığını sanıyordu, taa ki mırıltılarına başka bir fısıltı daha eklenene kadar.

"Kafayı... kopar..." Belkide anlaşılması için tane tane söylemişti. Ayrıca, Jungwoo'nun duyduğu, adamın ağzından çıkan tek şey bu kelimelerdi.

Hemen ardından, Jungwoo kafasına aldığı keskin darbeyle nefesini tuttu; birkaç saniye sürecekti belki de. Saçlarının diplerinin yavaşça ıslanmaya başladığını biliyordu, aynı şekilde gözleri de ıslanmıştı. Canı yandığı için değil de hayal kırıklığına uğradığındandı yaşaran gözleri. Hep uzun bir ömür süreceğini düşünürdü. Nereden bilsin; en azından elli, hadi kırk, bilemedin otuzunu göreceğini sanırdı.

Jungwoo'nun ölü bedeni yana düşerken, kafasını yere çarpmasıyla gözlerini yatağında açması bir oldu.

Faltaşı gibi açılmış, kaskatı kesilmiş vücudunun kendine gelmesi yaklaşık yarım saatini alırken nefesini düzenli tutmaya çalıştı. Titreyen elini, başucundaki komodine koyduğu telefonuna uzattı.

31 Aralık 2022

Tarih, dünle aynıydı; yani bugünle. Bugünle ama aynı zamanda da dünle. Bugünü ikinci kez yaşıyordu, ikinci kez otuz bir aralık gününe uyanıyordu.

— • —

paradox • luwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin